Barış Harekatı’ndan kısa bir süre sonra çok genç yaşta kendimi Kıbrıs’ta bulmuştum. Bir yandan oradaki yerel gazetelerle çalışırken, bir yandan da İstanbul gazetelerine haber servisi yapıyordum.
Kıbrıs’ta çok önemli olaylara da tanıklık etmiş gazetecilerden biriyim. Hatta, şu anda oradaki gazetelerin bile elinde olmadığını sandığım ve yıllarca saklamış olduğum siyah beyaz filmlerden dijitale aktardığım tarihi fotoğraf arşivim de var.
(Turhan Feyzioğlu ve Mustafa Bağdiken (1976 başbakanlıkta))
Evet, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ve oradaki soydaşlarımız için çok büyük mücadeleler verdik. 1974’deki Barış Harekatı’nda ata yadigarı o toprakları da şehit kanlarıyla suladık.
Barış Harekatı’ndan bu yana 51 yıl, harekattan sonra iki toplum arasında ilki 1976’da yeşil hat üzerinde bulunan Ledra Palas’ta yapılan barış görüşmelerinin ardından da 49 yıl geçmiş..
Ne var ki, 49 yıldır Kıbrıs konusunda çözümle ilgili “bir arpa boyu bile ilerleme” kaydedilememiş.
1976’da bizzat tanık olduğum, genç bir gazeteci olarak fotoğraf çektiğim ilk barış görüşmelerinin ayrıntısına girmeden önce, Güney Kıbrıs Rum Kesimi’ni tanıyan ve orada büyükelçilik açan Türki Cumhuriyetler Kazakistan, Özbekistan ve Türkmenistan’ın davranışıyla birçok kişi gibi ben de adeta şok oldum.
Bizim, bağımsızlıklarını kazandıktan sonra “Ağabeylik” yaptığımız bilinen, Kazakistan, Özbekistan ve Türkmenistan, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni tanımayıp bir anda Güney Kıbrıs’ta Büyükelçilik açması hepimizi şaşkına çevirdi.
Aslında her şeyin başı para oldu demek gerekiyor galiba...
Söylenen o ki, Türkiye’yi bir türlü kapısından içeri almayan Avrupa Birliği (AB) Orta Asya’ya yönelik 12 milyar Euro (belki çok daha fazlası) tutarında yatırım ve yardım paketi sözü karşılığında, özellikle Fransa ve Yunanistan’ın pohpohlamasıyla Rum kesiminde Büyükelçilik açma olayı gerçekleşti..
Diyeceğim o ki, Dünya’nın tanıması için 49 yıldır çaba harcadığımız Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti konusunda yarım asırdır sadece “havanda su dövmüşüz..”
Gelelim o tarihi fotoğraflar ve Ledra Palas’taki görüşmelerin hikayesine.
Yıl 1976.. Glafkos Klerides Rum Lideri. Hatta o tarihte Klerides, Barış Harekatı ile kanla sulayıp Kıbrıs Türkü’nün güven içinde yaşaması için aldığımız toprakların “Yüzde 20’sini bize geri verin” diye ağlaştığı dönem.
1975’de Kıbrıs’taki ilk Türk Devleti olan Kıbrıs Türk Federe Devleti ilan edilerek tüm Dünyaya duyurulmuş.
Bülent Ecevit gibi ne yaptığını ve Kıbrıs’ın stratejik önemini bilen kararlı bir Başbakan, Turhan Feyzioğlu gibi uluslararası hukuku çok iyi bilen hukukçu bir Başbakan Yardımcısı ve Kıbrıs Türk Koordinasyon Kurulu Başkanı var..
Türkiye son derece kararlı.
Sonunda Rumlar barış görüşmelerini kabul etti.
İşte Yeşil Hat üzerindeki Ledra Palas’da yapılan o ilk görüşmede Türk tarafını Ümit Süleyman Onan, Rum tarafını ise ileriki yıllarda Rum kesimi Cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturan Tasos Papadopulos temsil etti..
Fotoğraflarda da görülüyor, bu görüşmeler Birleşmiş Milletler Genel Sekteteri’nin Kıbrıs Özel Temsilcisi Peres de Cuellar gözetiminde yapılmıştı. Hatırlanacağı gibi Cuellar, ileriki yıllarda BM Genel Sekreteri oldu. Kıbrıs sorununu çok iyi bildiği halde yine olumlu bir adım atılamadı.
Dediğim gibi, ilk barış ve çözüm görüşmesinin ardından 49 yıl geçmiş, hala bir çözüm yok. Üstüne üstlük Üç Türki Cumhuriyet Rum kesiminde Büyükelçilik açıyor..
Bizimkiler de kimbilir, “Nerde hata yaptık” diye sorup seyrediyor.
Bu görüşmeleri o tarihte iyi ki bol bol fotoğraflayıp, filmlerini de geçen yıllara teknoloji ilerleyince dijitale aktarıp arşivlemişim.
Tarihe belgeleriyle tanıklık etmenin ve arşivin ne kadar önemli olduğunu çok iyi anlıyor insan.
Kıbrıs’ta yazılarını yıllardır takip ettiğim birkaçını da o yıllarda tanıdığım deneyimli gazeteciler var.
Çoğunluğu, sadece Türki Cumhuriyetlerin Rum kesiminde Büyükelçilik açmasından değil, KKTC’nin son günlerde sık sık basına yansıyan Halil Falyalı cinayeti, onun ilişkileri ve bugüne kadarki yansımalarından, karmaşık ilişkilerinden dolayı çok rahatsız ve endişeliler..
Bugünlük bu kadar..
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ndeki tüm dostlara da selamlar, sevgiler..