Sadece bizde değil dünya genelinde garip şeyler oluyor. Bir gerginliktir gidiyor. Kimse mutlu değil. Hatta gücü ve parayı elinde bulunduranlar bile mutlu değil.

    Biraz genelleme yapalım. Sabahın körü denilebilecek saatte klavyenin başına geçip bir yandan da en son neler olup bittiğini taradım.

    Orta Doğu’da bitmeyen gerilim, dünyanın gözü önünde Gazze’deki bitmeyen soykırım... Suriye’de kimin ne olduğu belirsiz yönetim ile iç ve dış güvenlik sorunu… Bize de art arda “Oraya karışmayın, çıkın” mesajları ve gözdağları... 

   ABD ve İsrail’in sürekli olarak tehdit ve namlularını üzerinde sallandırdığı İran’daki gelişmeler ve sınır komşusu olarak bir ucunun da bize dayanması...

    “Bu kargaşada biz eksik kalmayalım” dercesine Sudan’daki iç savaş... Ukrayna-Rusya arasında bitmeyen didişme, ABD’nin Trump’ın dönüşüyle birlikte günü birlik değişen politikaları ve Çin’le ticaret savaşı ekonomik belirsizlikleri iyice körükledi.

     Tüm bunlar yetmiyormuş gibi, dünya genelinde aşırı hava olayları ve kaynak kıtlığı, enerji alanı savaşları, buralara şimdilik fazla yansımadığı sanılsa da gıdaya ulaşım zorluğu, insana “her an bir şey patlayacakmış” gibi hissettiriyor.

   Dünya genelini şöyle bir taradık da bizde durum farklı mı? Türkiye de bugünlerde çok şeylere gebe.

   Daha ilk günden  “unutulmaz bir tarih olarak” kayıtlara geçeceğini belirttiğim, Ekrem İmamoğlu’nun gözaltına alındığı gün olan “19 Mart Vakası” ile başlayan gelişmeler nerelere geldi.

    Olan bitenleri, protestoları, diğer gözaltı ve tutuklamaları, sürekli gündeme getirilen “heybedeki turplarla” yeni gözdağı vermeleri biliyorsunuz.

    Bu gümbürtüde şimdi de teröristbaşı Abdullah Öcalan’ın kısa sürede serbest bırakılabileceği konuşuluyor.  Anayasa ile ilgili değişiklik konusunda DEM Parti’nin tam desteği sözü karşılığında böyle bir salıverme olursa neler olur bilemiyorum.

    Bakın bir de Türk ekonomisi ortada.  Vatandaş artık yapılan açıklamalara inanmıyor. Türk Lirası sürekli değer kaybediyor. Fiyat artışları karşısında vatandaş çaresiz. Sanayici, orta ve küçük ölçekli işletmeler de borç batağında. İflaslar, konkordatolar birbirini izliyor.

    İşin kötü tarafı, birçoğu batma noktasına gelen sanayici korkudan sesini çıkaramıyor. Onların temsilcisi olan odalar da aynı durumda. Biraz seslerini çıkarsalar zılgıtı yiyorlar.

    Bakın öyle duruma geldik ki sadece sanayide değil AK Partili belediyelerde bile art arda işçiler grev kararı alıyor.

    Bugünlerde malum nedenlerle insan her şeyi, endişelerini açık seçik yazamıyor. Yazacak güzel şey de bulamıyor. Onun için sadece dünya değil, Türkiye de bugünlerde çok şeylere gebe.

    Siz ne düşünüyorsunuz bilemem, ben de milyonlar gibi çok gerginim çoookk.