Siz değerli TV Nota okurları için hazırladığım bu yazımda; başkentteki sanatsal hizmet alanlarının şehri nasıl sadece bir yönetim merkezi olmanın ötesine taşıdığından bahsettim.

Bu durum şehre adeta bir kültür ve sanat başkenti kimliği kazandırıyor. Bazen yürürken, bazen de bir etkinlik sonrası gördüğüm, her biri kendi dünyasına açılan bu mekanlar, Ankara’yı anlamanın, hissetmenin ve en önemlisi de yaşamanın farklı yollarını sunuyor. Sanatın ve kültürün çeşitliliği, biz başkent sakinlerine bir yol haritası gibi sunuluyor. İster bir sergi gezintisi ister bir konser gecesi, isterse de tiyatro sahnesinde kaybolmuş bir akşam olsun, hepsi bir arada.

Bir yanda uluslararası alanda tanınmış müzeler ve galeriler, diğer yanda ise sokak sanatçılarının eserleriyle bezeli cadde ve meydanlar… Bu zenginlik, her bireye farklı bir dünyanın kapısını aralıyor sanki. Müze gezileri yapmak için haftalarca plan yapmaya gerek yok. Çağdaş sanat galerilerinin kapıları da hep açık, hepsi de şehre adeta hayat katıyor. Örneğin, Türkiye’nin en önemli sanat koleksiyonlarının sergilendiği Resim ve Heykel Müzesi sadece sanatseverlerin değil, aynı zamanda şehri yeni keşfetmeye çalışanların da uğrak noktası haline gelmiş durumda. Kıymetli okurlarımız, bu şehir her bir köşesinde farklı bir tarih, bir hikaye, bir duygu barındıran eserlerle, insanı derin bir düşünceye sürüklemeyi her zaman başarıyor.

Ankara’nın sanatla dolu sokakları, şehri resmen bir açık hava galerisine dönüştürüyor. Burada, her duvar, her köşe, her yapıt, bizlere farklı bir mesaj veriyor. Bu sokak sanatları, bazen yalnızca renklerin gücüyle sizi sarhoş ederken bazen de düşündürmeye ve sorgulatmaya davet ediyor. Herkesin kendi zevkine göre bir şeyler bulması, başkentteki sanatsal çeşitliliğin bir yansıması. Birbirinden farklı zevklere hitap eden konserler, tiyatro oyunları, gösteriler ve dans performansları da bir o kadar ilgi çekici. Bu kentin sahnelerinde hem yerel hem de uluslararası sanatçılar eşliğinde gerçekleşen etkinlikler, şehri bir kültür merkezine dönüştürüveriyor.

Bence bir başkentte sanatın bu denli derinlemesine bir yer tutması, bir insanın sadece bir seyirci olmaktan öte, bir parçası haline gelmesini sağlıyor. Zira sanat, şehri yalnızca fiziksel olarak değil, ruhsal olarak da inşa eder diye düşünüyorum. İster bir sergi açılışında ister bir konser salonunda olalım, sanatsal etkinlikler başkentteki yaşamın kalbine dokunan, ona anlam katan unsurlar. Ve en güzeli, sanatın bu geniş yelpazesi, başkentlilere her gün yeni bir keşif yapma imkânı tanıyor.

Ankara, şüphesiz sanatsal anlamda büyümeye devam eden ve her geçen gün daha da zenginleşen bir şehir. Bana sorarsanız, başkentli olmak; bu kültürel çeşitliliği hissetmek, izlemek, dinlemek ve duymak demek. Birçok farklı kaynaktan beslenen bu sanat dünyası, insanı her an kendine çekiyor, bir kez daha bu şehri sevdiriyor.