Müslüman aleminin mübarek Ramazan Bayramı başlıyor...

  Birçok Müslüman ülkede Ramazan Bayramı üç gün. Bizde ise, yukardan son anda gelen lütufla 9 gün olacak. Herkese değil tabi bu lütuf. Kamu çalışanları Salı günü bitecek olan bayramı takip eden günlerde de idari izinli sayılacak.
  Peki 86 milyon nüfuslu ülkede, hem de bu gergin ortamda herkes tatil yapabilecek mi?
  Tabi ki hayır.
  Paramızın değerinin sürekli düşmesi, alım gücünün azalması nedeniyle “Çalışan Fakirler Ülkesi” olduk. İşçi de öyle, memur da öyle.
  Asgari ücretlisi de, hatta asgari ücretin iki katını alan da, hayat şartları karşısında fakir sayılıyor.
  Hadi yıllarca çalıştıktan sonra rahat bir hayat sürmesi gereken emeklilerimizi de listeye dahil edelim. Emekliler artık torunlarına harçlık bile veremez durumda..
  Kimse “Hadi ordan” filan demesin.
  Ülkeyi resmen “Çalışan Fakirler Ülkesi”ne dönüştürdüler.
  Ekrem İmamoğlu’nun gözaltına alınıp tutuklanmasıyla gelişen olaylar ve protestoların bir anda dev dalgaya dönüşmesinin altında, ülke insanının fakirleştirilmesinin de etkisi var.
  Gelir adaletsizliği de tavan yapmış durumda.
  Şimdi, “Bu da sorulur mu?” diyeceksiniz.
   Sordum gitti:
  “Türkiye’de gelir adaletsizliği var mı?”
 Hem de nasıl var.. Evet, var ve bu durum uzun süredir hem rakamlarla hem de günlük hayatın gerçekleriyle ortada.  
  Gini katsayısı gibi ölçütlere bakılırsa, Türkiye OECD ülkeleri arasında gelir dağılımı eşitsizliğinde en üst sıralarda. 2023 verilerine göre Gini katsayısı 0,41 civarında seyrediyor. Bu, 0’a yaklaştıkça eşitlik artarken, 1’e yaklaştıkça eşitsizlik büyüyor demek. Yani, Türkiye tam anlamıyla “eşit” bir tablo sunmuyor.
   Yapılan hesaplara göre, Türkiye’de en zengin yüzde 10’luk kesim, toplam gelirin yaklaşık yüzde 40’ını alırken, en yoksul  yüzde 10’luk kesim yüzde 2-3’le yetiniyor.
  Asgari ücretle geçinen milyonlar, artan enflasyonla eriyen alım gücüne karşı çırpınıyor.
  Bir yanda lüks arabalar, villalar ve “parayı nereye harcasam?” derdi yaşayan bir azınlık var. Bölgesel farklar da cabası. İstanbul’da bir kahve 100 liraya satılırken, Ankara’dan ötedeki illerde insanlar günlük 50 liraya iş bulsa seviniyor.
  Ama bu sadece sayılar değil, sokakta da hissediliyor. Eğitim, sağlık, iş fırsatları gibi alanlardaki uçurumlar, gelir adaletsizliğini daha da derinleştiriyor. “Adalet” kelimesi güzel de, kasiyerin, işçinin, memurun hayatı ile holding patronunun hayatı yan yana konduğunda, insan “adalet nerde” diyor.
   İçiniz yaşanan olaylar nedeniyle zaten iyice kararmış, ben daha da karartmayayım.
    Haaa, unutmadan söyleyeyim. Ben de mesleğe 50 yılını vermiş emekli gazeteciyim ve 20 bin TL dolayında emekli maaşım var.
   Emekli öğretmen kayınvalideme misafirliğe geldik. Allah uzun ömürler versin, Kendisi 90 yaşını aşmış ama bayramları asla unutmaz. Bana da 200 TL harçlık verdi.
   “Uçtuk, uçuyoruz, uzaya gittik, aya gidiyoruz” diyen ülkeyi yönetenler ise, emeklinin bin TL’lik bayram ikramiyesi zam farkını bile gönderemedi.
  Hadi yapabilene de yapamayana da iyi bayramlar olsun..