Haydi, bugün sizi biraz gerilere götüreyim.
Gazetecilik mesleğinde 50 yılı aşıp, yarım asırdır hep sahada, olayların içinde olunca tarihin de en önemli tanıklarından birisi oluyorsunuz.
Aslında unutuldu gitti. Seversiniz, sevmezsiniz. Kulakları çınlasın, Cem Uzan’ın spora, medyaya ve kollarını sıvayıp siyasete göz kırptığı dönem.
Bu ülkede nedense, rakipler ceketi çıkarıp o beyaz gömleğin kollarını sıvayınca iktidar koltuğunda oturanlar pinekleyiveriyor.
Cem Uzan iş dünyasından sonra medyada da büyümeye ve dönemin en büyüğü Aydın Doğan’ın sahibi olduğu Doğan yani Hürriyet Grubuna kafa tutmaya, ardından kolları sıvayıp siyasette de AK Parti’ye gözdağı vermede etkili olmaya başladı.
Sonra olayları biliyorsunuz. O beyaz gömleğinin kollarını sıvayıp, karizmatik görünüşünü de kullanarak girdiği siyasetin renkli siması oluverdi. 2007 seçimlerinde de yüzde 4 oy aldı.
O yıllar Aydın Doğan patronluğundaki Hürriyet’in Kocaeli Bölge Temsilcisi olarak bazı çevre illerle birlikte Sakarya da bana bağlı.
Bir anda öyle şeyler oldu ki, Uzanlara art arda baskınlar, operasyonlar. Aileye ait Pamukova’daki çiftlik olayı. Orada ele geçirildiği iddia edilen birçok video, sim kart ve delil olduğu iddia edilen bulgular. Mecbur, her olayı takip ediyorsun.
Her gün yeni bir haber.
İlerleyen günlerde tanıdığım ve beni de çok iyi tanıdığım eski ve ünlü bir istihbaratçıyla bir dost meclisinde karşılaştım. Kulağıma eğilip aynen şunları söyledi:
“Bak şimdi sana önemli bir şey söyleyeyim. Sizin grup neden bu haberleri her gün manşete taşıyor biliyor musun? Ak Parti siyasi olarak Cem Uzun’ı geleceğin en büyük rakibi olarak görüyor. Doğan Grubu da medyada kendilerine rakip olarak büyümesini istemiyor. Onun için el ele verdiler birlikte yok ediyorlar. Fakat ülkede mevcut iktidar medyayı da tamamen kontrole almak istediğinden sıra Aydın Doğan’a da gelecek.”
O günlerde sık sık Hürriyet’in merkezine gidip geldiğimden, uzun yıllardır tanıdığım dönemin Yazı İşleri Müdürü Tufan Türenç’in odasındayım. Olan bitenleri konuşurken, bir anda o ünlü emekli istihbaratçının sözleri aklıma geldi. Ondan hiç söz etmeden, “Korkarım yakında sıra Aydın Doğan’a da gelecek, baskı yapacaklar. Çünkü kendilerinden güçlü medya istemiyorlar” deyiverdim.
Allah rahmet eylesin, Tufan Türenç “Ne diyorsun yahu” der gibisinden yüzüme bakıp güldü. O anda Ertuğrul Özkök de yakınımızdaydı. Sanırım o da duydu ama hiç önemsemedi.
Nitekim birkaç yıl sonra Doğan Grubu’na baskılar başlayınca, Tufan Türenç’in aklına o konuşmamız gelmiş. Aynı yaşta olduğumuz için bana genelde daha samimi bulduğundan “Mıstık” diye hitap ederdi. Beni cep telefonundan aradığında yine “Mıstıııkk” diye hitap ettikten sonra, o an yanındakilerle benimle yaptığım o günkü konuşmayı anlatmış. Sonra da “Yahu sen bugünleri nasıl tahmin ettin?” diye sormuştu. Sadece tahmin olduğunu söyledim, ayrıntıya girmedim.
Ekrem İmamoğlu, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimlerinde yaşattığı yenilgilerden sonra, o gün Cumhurbaşkanlığı aday adaylığı startı verip beyaz gömleğinin kollarını sıvayınca bunlar aklıma gelmedi değil.
Onun için başlıkta “Ah o beyaz gömleğin kollarının sıvanması yok mu” dedim.
Evet evet.
Ah o beyaz gömleğin kollarının sıvanması yok mu? Herkesin hoşuna gider, karizmatik gelir ama birilerini de ürkütür.