“Uçuyoruz, uçtuk, dünya bizi kıskanıyor” filan derken bir bakmışız ekonomi dip yapmış. “Hadi canım” filan demeyin. Dolar ve euro karşısında mum gibi eriyen paramızın değeri ortada işte.
Özellikle ülke genelinde büyük rahatsızlık yaratan Ekrem İmamoğlu ile bazı belediye başkanları ve üst düzey görevlilere yönelik yönelik tutuklamaların ardından hazinenin çok büyük kayıplara uğradığı iddiaları var. Hazine ve Maliye’den sorumlu Bakan Mehmet Şimşek yine gitmiş bir yerlere harıl harıl para arıyor. Allah korusun, kanser edecekler adamı.
Ömür boyu çırpınmış ve çırpınmakta olan emeklileri, öğretmenleri, okulları bile ülke ekonomisine yük görecek kadar garip açıklamalarda bulanan tuzu kuruları bile gördü bu ülke. Millet sanki hipnotize edilmiş gibi seyrederken Cumhuriyet döneminde büyük emeklerle yapılmış, ülkenin en fazla kâr eden en değerli fabrikaları birer birer satıldı. Say say bitmez. O fabrikalarda ürettiklerimizi birileri ithal edip milyarlarına milyar kattı. Sonra yeraltına, denizlere inildi. Madenler gitti, limanlar gitti. Daha neler gider diye defterler karıştırıldı.
Nereden para gelir? “Yok canım o kadar da değil” dediğimiz şu Kanal İstanbul projesi ortaya çıktı. Yok yok, bu konuda o kadar detaya girmeyeceğim.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi kaybedilmiş de... Kanal İstanbul projesinin içinde kalan, proje üzerindeki kanal manzaralı araziler, konutlar özellikle çok çok zengin Araplara satılmış da... Hatta paraları bile alınmış da... Bir önemli engel yüzünden projeye başlanamıyormuş filan. Adı İmamoğlu olan o engeli bir şekilde engellemek için son yaşanan olaylar yapılmış da... Ekrem İmamoğlu tutuklandıktan sonra çok ilginç, Arap televizyonlarında Kanal İstanbul çevresindeki arazilerle ilgili acayip tanıtım filmleri dönüyormuş. Söylenti işte. Neme lazım, karışmayayım ben.
Bu projenin stratejik, ekolojik ve ekonomik dengeyi bozmaya kadar çeşitli sakıncalar yaratacağı hatta ülke güvenliği konusunda da sıkıntı yaratabileceği iddia ediledursun. Ben Kanal İstanbul’dan önce tam 7 padişahın denediği ancak her seferinde çeşitli nedenlerle yarım kalmış, herkesi “Aaaaaa” diyerek şaşkınlığa uğratacak bir başka kanal projesini anlatacağım. Daha önce de benzer hatırlatmayı bazı internet gazetelerinde yazmıştım, yeniden hatırlatmak istedim.
Şimdi çok gerilere, Osmanlı dönemine gidelim. Bakın, Karadeniz’i ikinci bir boğaz veya kanalla Marmara’ya bağlama düşüncesi Kanuni Sultan Süleyman dönemine kadar uzanıyor. Ancak o zamanki tartışmalar, bugünkü teknolojik imkânlar olmadığından şimdiki Kanal İstanbul projesinin yeri İstanbul’un Avrupa Yakası’nda değil, Sakarya Nehri ve Sapanca Gölü kullanılarak yapılması tasarlanıyordu. İnanmakta zorlanacaksınız ama o dönemlerde sorun, boğazdaki yoğun gemi trafiği değil. Osmanlı Donanması’nın gemi yapımında kullanılan kaliteli kereste ihtiyacıydı. Romanya, Moldova, Bolu, Eskişehir, Kocaeli Kartepe Ormanları’ndan kesilecek kerestelerin daha kolay İstanbul tersanelerine taşınmasını kolaylaştırmaktı.
Bu konuyla ilgili daha önce yapılan yayınlara ve krokilere göre, Sakarya’nın Karasu İlçesi’nde Karadeniz ile buluşan Sakarya Nehri kullanılarak belirli geçiş noktalarında havuzlama sistemi yapılıp gemiler Sapanca Gölü’ne gelecek. Ayrıca Sapanca Gölü ile İzmit Körfezi arasında yapılacak kanal ile gemiler körfeze ve dolayısıyla Marmara Denizi’ne kolayca ulaşacaktı.
Yine eski kaynaklara göre Osmanlı’nın gemi inşaatı, özellikle gemi direkleri ile diğer işlerde kullanılan kerestelerin birinci kaynağı, eski adları Eflak ve Boğdan olan bugünkü Romanya ve Moldova, tekne gövdesi ve güverte kerestelerinin kaynağı da Eskişehir, Bolu ve İzmit Kartepe Ormanları’ndaki ağaçlardı. Yine tarihi kayıtlara göre, İstanbul’un o dönemki en önemli yakıt kaynağı olan odun da Kocaeli’nden gidiyordu.
7 PADİŞAH DENEMİŞ
Fazla uzatmayayım. Kısaca “Karadeniz-Marmara Kanal Projesi” olarak adlandırılan bu proje, Kanuni’den başlayıp tam 7 padişah tarafından gerçekleştirilmek istenmiş ancak bir türlü başarıya ulaştırılamamış.
Kanal İstanbul projesi gündeme gelmeden önce de bu proje 20 yıl kadar önce Sakarya Valiliği ve Sakarya Üniversitesi, ayrıca Kocaeli Sanayi Odası’nda da gündeme getirilmişti. O toplantıları ben de gazeteci olarak izlemiştim. Bakın o proje hangi padişahlar döneminde tartışılmış ve neden gerçekleştirilememiş:
KANUNİ DÖNEMİ
Bu önemli projeyi il gündeme getiren Osmanlı döneminin en güçlü padişahlarından Kanuni Sultan Süleyman olmuş. Projeler hazırlanmış, tartışılmış hatta Mimar Sinan’a da görev verilmiş. Ne var ki savaşlar nedeniyle ertelenmiş.
3. MURAT DÖNEMİ
Bu kez 3. Murat döneminde yeniden Osmanlı’nın gündemi olmuş. Kayıtlara göre 1591 yılında yeni güzergâh tespitleri yapılmış. Projede 30 bin işçi çalışması öngörülmüş. Takip işi Sokulluzade Hasan Paşa’ya verilmiş. Diğer tüm görevlendirmeler de yapılmış. Fakat zaman…
4. MEHMET DÖNEMİ
1654’de bu kez 4. Mehmet bu projeyi inceletmiş. İstanbul’dan gönderilen mühendisler keşif ve incelemeler yapmış. Ancak bu kanalın hem çevreye hem içme suyu kaynağı Sapanca Gölü’ne büyük zarar vereceği belirtilince proje ertelenmiş.
3. MUSTAFA
Tarihi kayıtlardan, Karadeniz-Marmara Kanal Projesini gerçekleştirmek için 3. Mustafa’nın iki kez çalışma yaptığı anlaşılıyor. 1759’daki girişimde maliyet yüksek çıkmış. Bu kez 1761’de sadece Sapanca Gölü ile İzmit Körfezi’ni birleştirme projesi yapılmış. Hatta kazılar da başlatılmış. O yıl çok şiddetli kış yaşanınca duran proje bir daha ele alınmamış.
2. MAHMUT
1813’de bu kez Kocaeli ve Bursa sancakları mutasarrıfı Vezir Hacı Ahmet Aziz Paşa, 2. Mahmut Han’a kanal projesini sunmuş. O dönemin üst düzey devlet görevlilerinden ekipler oluşturulmuş. Sultan Mahmut, kanal açma görevi Hacı Ahmet Aziz Paşa’ya vermiş. Ancak Ahmet Aziz Paşa görevi üstlendikten 15-20 gün sonra ölünce proje yine durmuş.
SULTAN ABDÜLMECİD
Sultan Abdülmecid döneminde de Karadeniz-Marmara Kanal Projesi 1845 ve 1857 yılarında olmak üzere 2 kez gündeme gelmiş, yüksek maliyet nedeniyle hayata geçirilememiş.
SULTAN ABDÜLAZİZ
Bu kez 1863 yılında Sultan Abdülaziz, dönemin en önemli iki mühendisini görevlendirmiş. Osmanlı dönemindeki bu son kanal teşebbüsü de maliyet ve diğer etkenler nedeniyle gerçekleşmemiş.
KOCAELİ YARIMADA OLACAKTI
Aslına bakarsanız, eğer Osmanlı döneminde Sakarya Nehri, tasarlanan Kanal İstanbul projesi gibi bir kanala dönüştürülüp Sapanca Gölü de kullanılarak Karadeniz İzmit Körfezi’ne bağlınmış olsaydı, İstanbul’un Anadolu yakası ve Kocaeli coğrafi olarak “yarımada” konumuna gelmiş olacaktı.
Bir başka önemli yanı ise bu bölgenin içme su kaynağı olan, ayrıca dünyanın suyu içilebilir sayılı göllerinden biri olan Sapanca Gölü, proje gerçekleştirilmiş olsaydı muhtemelen suyu içilebilir özelliğini kaybedecekti.