Geçtiğimiz günlerde Türkiye’ye resmi ziyarette bulunan Endonezya Cumhurbaşkanı Prabowo Subianto’nun TBMM’de yaptığı konuşmayı hatırlıyorsunuz değil mi.

Mustafa BAĞDİKEN
   Hani Türkiye Cumhuriyeti’nin Kurucusu, Dünya’daki ezilen, esaret altındaki tüm mazlum milletlere umut olan, ışık olan, örnek olan Mustafa Kemal Atatürk ile ilgili söyledikleri.
  Onun heyecanla yaptığı konuşmasından kısacık bölümler aktarayım.    
  "Türkiye tarihinin bir hayranıyım, öğreniyorum çalışıyorum. Sizin tarihiniz bana ilham veriyor. Gençken bir ikonum vardı, hayranlık duyduğum biri vardı. Benim kahramanım benim ikonum Mustafa Kemal Atatürk'tü. Fatih Sultan Mehmet de idol ve kahramanlarımdan biriydi.”
  “Jakarta'da benim makamıma, evime gelecek olursanız, göreceksiniz ki evimde ve ofisimde Atatürk'ün heykeli var”
    “Sadece Endonezya'da değil. Ben küresel güneyden bahsediyorum. Özellikle gelişmekte olan ülkelerden bahsediyorum. Tüm bu ülkelerde Mustafa Kemal bir idoldür ve bir örnektir. Cesaretin bir temsilidir. Bir lider örneğidir. Bir vatansever örneğidir. Bir vazgeçmeme örneğidir. Azim örneğidir.”
    Adam canlı yayında Atatürk ile ilgili tüm duygularını dile getirirken, ilginçtir bizim devletin televizyonu konuşmasını yarıda kesiveriyor.
    Bakın sonra gündeme ne geliyor:
    Dünya’nın dört bir yanından insanların akın ettiği Kanada’daki Alberta eyaletinin Edmonton kentinde bir lisede sosyal bilgiler ödevinde öğrencilere sorulan soruda, Mustafa Kemal Atatürk’ün ne yazık ki Saddam, Mussolini ve Miloseviç gibi kanlı diktatörlerle bir tutulup, “Aralarından bir diktatör seç” gibi bir soru sorulduğu ortaya çıkıyor.
    Geçtiğimiz günlerde  bu ortaya çıkınca, Atatürk düşmanları vakit geçirmeden hemen konuya balıklama atlayıverdi.  
    Belirttiğim gibi, aslında bu Dünyanın dört bir yanından, Türkiye ve Atatürk düşmanlarının da akın ettiği Kanada’da eğitim dahil belirli yerlere gelenlerin bir nevi kinlerini kusma yönteminden başka bir şey değil.  
   Sonraki tartışmalara fazla girmeyeceğim. Kanada yetkilileri, bu soruyla Atatürk’ün diktatör yerine konulmadığını kıvırarak anlatmaya çalışsalar da, bizdeki Atatürk düşmanları bu konuyu hemen ağızlarına sakız ediverdi.
     Sık sık belirttiğim gibi meslek yaşamımda 50 yılı aştım.
     Bu arada 2 dönem Kocaeli Gazeteciler Cemiyeti Başkanlığı görevini üstlendim.
     Kocaeli Gazeteciler Cemiyeti, Mustafa Kemal Atatürk’ün, Cumhuriyetin ilanından yaklaşık 9 ay önce 16 Ocak 1923’de İzmit’te o dönemin gazeteci, aydın ve yazarlarıyla yaptığı ilk ve tek basın toplantısını “Basın Onur Günü” olarak kabul etmişti.
    Her yıl 16 Ocak’ta anma törenleri gerçekleştirilir.
    Mustafa Kemal Atatürk’ün o toplantıda yaptığı konuşmaları TBMM’deki tozlu arşivlerden çıkarttırıp tek tek incelendi.
    Atatürk, bugün müze olarak kullanılan Kasr-ı Hümayun olarak de bilinen o binada sabah saatlerine kadar süren toplantıda, dönemin en ünlü gazeteci ve aydınlarından çeşitli görüşler alıyor.
   Sonra da yeni kurulacak devlet modelinin nasıl olması ve nasıl yönetilmesi gerektiğini soruyor.
    Kimsenin aklında Cumhuriyet fikri yok. Ağız birliği etmişçesine, “Tabi ki hilafet, siz de halife olacaksınız” diyorlar.
    Çünkü o tarihte hilafet de henüz kaldırılmamıştı.
     İşte Dünyanın hayran kaldığı o Mustafa Kemal Atatürk, bir anda ayağa kalkarak o güne kadar dile getirmediği Cumhuriyet fikrini ilk kez şu sözlerle açıklıyor:
     “Efendiler.. Bilemediniz.. Yeni devlet modeli, halkın kendi kendisini idare edeceği Cumhuriyet olacak..”
       Mustafa Kemal, bir bakıma kendisine altın tepsi içinde sunulan, o dönem herkesin de kabulleneceğinden şüphe duyulmayan, günümüzde bazılarının heveslendiği halifeliği elinin tersiyle itiyor ve 9 ay sonra, 29 Ekim’de Cumhuriyeti ilan ediyor.
     Bilmem anlatabildim mi  Mustafa Kemal Atatürk’e Dünya ve ülkemize yaptığı resmi ziyarette Onunla ilgili duygularını dile getiren Endonezya Cumhurbaşkanı neden hayran..
     Ve neden bazıları da hala kin duyuyor..