Baskı ya da olanaksızlıklar karşısında bazen gitmek isteseniz de derinlerde öyle bir bağlılık var ki mesleğe, çekip gidemiyorsun.

24 Temmuz Gazeteciler ve Basın Bayramı, basın özgürlüğünün ve gazeteciliğin önemini hatırlatan özel gün.

1908 yılında II. Meşrutiyet’in ilan edilmesiyle birlikte Osmanlı Devleti’nde basında sansür kaldırıldı. Bu önemli adım, gazetecilerin özgürce yazabilmelerinin önünü açtı. Lakin, bu özgürlük öyle kolay elde edilmedi. Bu mesleğin ardında yatan zorluklar ve güzellikler çoğu zaman göz ardı edildi.

Gazeteciler tarih boyunca sansürle, baskıyla, susturulmakla, aba altından gösterilen sopalar, mahkemeler ve zorbalıkla mücadele etmek zorunda kaldı.

Bugün dahi, birçok gazeteci hala sansür ve baskı altında çalışmak zorunda kalıyor.

Her türlü tehdit, yıldırma, sindirilme, hatta canından edilme

Gazetecinin Düşmanı: Otosansür

Zaman zaman istemeden de olsa kalemine otosansür getirmeye mecbur bırakılan gazeteciler öyle bir noktaya getiriliyor ki, her şeyi bırakıp çekip gitmek istiyor. Ancak bu öyle bir meslek ki, yaptığınız haberle yolsuzlukları ortaya çıkartabiliyorsunuz. Bir haberinizle kamuoyu oluşturup bir kampanya başlatıp bir canın kurtarılmasına vesile oluyor, muhtaç durumdaki insanın ‘dört yapraklı yoncası’ olabiliyorsunuz.

Ya da kıyıda köşede kalmış, sadece tek dokunuşla parlatılması gereken takdire şayan nadide şahısları, olayları çıkartıp kamuoyuna sunuyorsunuz ve o kişi ya da olay öyle bir parlıyor, yüceliyor ki haberinizin karşısına geçip baktığınızda o an yaşadığınız mutluluğu, tatmini size hiçbir şey veremiyor. 

Aşk Gibi Bu 

Baskı ya da olanaksızlıklar karşısında bazen gitmek isteseniz de derinlerde öyle bir bağlılık var ki mesleğe, çekip gidemiyorsun. Emekli olunsa dahi kendinizi o haber havuzunun içinde buluyor, dost sohbetleri zaman zaman farkında olmaksızın birer röportaja dönüşüyor.
Gerçi şimdilerde modern dünyada gazetecilik, teknolojinin ve dijital medyanın etkisiyle büyük bir dönüşüm geçirdi. Ancak bu dönüşüm, beraberinde yeni zorlukları da getirdi. Gazeteciler, haberlerini doğrulamak için sürekli bir bilgi akışı içinde çalışmak zorundalar. Ayrıca, sosyal medyanın yaygınlaşmasıyla birlikte, yanlış bilgi ve dezenformasyonla mücadele etmek de büyük bir sorun haline geliyor.
Gazeteciler, sadece sansürle değil, aynı zamanda mobbing, zorbalık ve ekonomik zorluklarla da karşı karşıya kalıyorlar. Birçok gazeteci, düşük maaşlarla ve güvencesiz çalışma koşulları altında çalışmak zorunda kalıyor. Bu durum, mesleğin cazibesini azaltırken, gazetecilerin motivasyonunu da olumsuz etkiliyor.

Sorumluluk Ve Onur

Tüm bu zorluklara rağmen, gazetecilik mesleği birçok güzellik ve tatmin edici anı da beraberinde getiriyor. Bir gazeteci için, gerçeği ortaya çıkarmak ve toplumu bilgilendirmek çok büyük bir onur ve sorumluluk.

Bir haberin peşine düşmek, doğru bilgiye ulaşmak ve bunu kamuoyuyla paylaşmak, gazetecilere büyük bir haz duygusu yaşatırken, daha iyisini, daha fazlasını yapmak için itici güç oluyor.
Kısacası gazetecilik toplumsal değişimlerin öncüsü olma fırsatı sunan ender mesleklerden biridir. Bir gazeteci, özgürce yazdığı bir haberle haksızlıkları ortaya çıkarabilir, adaleti savunabilir ve toplumda farkındalık yaratabilir. Bu ise mesleğin en büyük ödüllerinden biridir.
Gazeteciler, her türlü zorluğa, iktidar ve patronaj baskısına rağmen, gerçeği ortaya çıkarmak ve toplumu bilgilendirmek için çalışmaya devam ediyor.
24 Temmuz Gazeteciler ve Basın Bayramı:
Zorluklar ve güzellikler arasında bir yolculuk...
Bu yolculukta kalemine sahip çıkan her gazeteciye başarı, direnç, sağlam bir sinir sistemi diliyorum. 

Mesleğini icra ettiği sırada canından edilen gazetecilere, Saygı ve Rahmetle...