Sosyal medya, hayatımızın her alanında büyük bir yer kaplıyor. Ancak bu dijital dünyada gençler, doğru bilgiyle donanmış olmanın yanı sıra birçok tehlike ile de karşı karşıya kalıyor. Peki, sosyal medyanın gençler üzerindeki olumsuz etkileri neler ve ebeveynler bu konuda nasıl önlem alabilir?

Günümüzde sosyal medya, ekran sürelerimizin büyük bir kısmını kaplıyor. Dijitalleşen dünyada bu kullanımın birçok olumlu yönü var: gündemi anında takip edebilmek, toplumsal farkındalık yaratmak ve bilgiye hızlıca ulaşmak... Ancak madalyonun diğer yüzüne bakınca, sosyal medyanın pek de masum olmadığını görüyoruz. Anthony Giddens moderniteyi bir “cehennem kamyonu” olarak tanımlar. İşte, bu kamyonun bir parçası olan sosyal medya, bana kalırsa kıyamet alametlerinden biri gibi. Bugün özellikle gençler üzerindeki etkisine odaklanalım.

Sosyal medya, bilinçli kullanıldığında gençler için bir bilgi kaynağı olabilir. Fakat kaynaksız bilgi paylaşımı ve her köşe başında ortaya çıkan "uzmanlar" gençlerin aklını bulandırabiliyor. Yanlış bilgilerin doğruluğu sorgulanmadan hayatlarına entegre edilmesi, büyük tehlikelere yol açıyor. Örneğin, kanıtlanmamış bir diyet programı, birçok gencin hastanelik olmasına neden olabilir. Bana kalırsa, bir gönderi “gönder” tuşuna basılmadan önce bir onay mekanizmasından geçse, çok daha güvenli olurdu.

Bir diğer mesele de sosyal medyanın gençler için sosyalleşme platformu olması, ancak gizlilik politikaları nedeniyle ciddi bir güvenlik tehdidi oluşturması. Sahte profiller, patavatsız yorumlar ve linç kültürü... Bunlar gençler üzerinde büyük bir baskı yaratıyor. Ebeveynler bu noktada devreye girmeli ve çocuklarını bu tehlikelere karşı bilgilendirmeli.

Her hafta yeni bir trend ortaya çıkıyor, her hafta viral olan bir başka çılgınlıkla karşı karşıyayız. Moda, güzellik ve beden algısının bu hızlı değişimi, gençleri sürekli bir değişim çabasına itiyor. Kardashian ve Jenner kardeşlerin beden algısını kolayca değiştirebilmesi, gençleri tehlikeli yeme bozukluklarına sürükleyebiliyor. Anoreksiya, bulimia gibi psikolojik rahatsızlıklar fiziksel sağlık sorunlarına dönüşebiliyor.

Peki ebeveynler ne yapabilir? Sosyal medyanın önüne geçmek zor, evet, ama bazı küçük önlemlerle çocuklarımızı koruyabiliriz. Ekran süresi sınırlamaları, güvenli içerik platformlarına yönlendirme gibi adımlar atılabilir. Ancak en önemlisi, çocuğumuzla etkili bir iletişim kurabilmektir. Sosyal medya zorbalığına uğradığında, beden algısıyla ilgili kaygıları olduğunda ya da bir tehdit hissettiğinde, çocuğumuz gelip bizimle konuşabilmeli. Ama bunun için biz ebeveynlerin sosyal medyanın dinamiklerini anlaması ve olası tehlikeleri bilmesi gerekiyor.

Sonuç olarak, sosyal medya gençler için hem fırsat hem de risk taşıyor. Biz ebeveynler olarak bu riskleri en aza indirmeye çalışmalı, çocuklarımızla sürekli iletişimde kalmalıyız.