Küresel çapta toplumlar cinsiyet eşitliğine doğru ilerlerken, uluslararası alandaki tartışmaların merkezinde yer almaya devam etmektedir.

Küresel çapta toplumlar cinsiyet eşitliğine doğru ilerlerken, kadın hakları ve eşitlik konusu uluslararası alandaki tartışmaların merkezinde yer almaya devam etmektedir. Önemli çabalar ve belirli ilerlemelere rağmen, hukuki korumalar, kadına yönelik şiddet, ekonomik haklar ve karar alma pozisyonlarındaki temsil gibi konularda ciddi zorluklar göze çarpmakta ve cinsiyet eşitliği için süregelen mücadeleyi vurgulamaktadır.

Kadınların liderlik rolleri ve siyasi pozisyonlardaki temsiliyeti yavaşça artsa da, cinsiyet eşitliğinin sağlanması için bu artış yetersiz kalmaktadır. 2023'ün başlarında kadınlar parlemento koltuklarının %27'sini, yerel hükümet pozisyonlarının %36'sını ve yönetim rollerinin %28'ini elinde tutmaktadır. Bununla birlikte, kadınların devletin en üst düzey pozisyonlarında, özellikle kadın devlet başkanları ve hükümet başkanlarının bulunduğu ülkelerdeki katılımı hafif iyileşme göstermiş olsa da, hala düşük seviyelerde seyretmektedir.

Ekonomik açıdan bakıldığında, yaklaşık 2.4 milyar kadın erkeklerle eşit ekonomik haklara sahip değildir ve 178 ülke, kadınların tam ekonomik katılımını engelleyen yasal engelleri sürdürmektedir. Cinsiyet ücret farkı belirgindir; kadınlar, erkeklerin kazandığı her bir dolar karşılığında yalnızca 51 cent kazanmaktadır. Kadınların iş gücüne katılım oranı, erkeklere kıyasla önemli derecede düşük olup, erkeklerin %80'ine karşı yalnızca %50 civarındadır ve bu fark son otuz yıl içinde pek azalmamıştır.

Kadına yönelik şiddet, küresel çapta devam eden yaygın bir sorundur. Her üç kadından biri, hayatının bir noktasında bir intim partneri veya partner dışı bir kişi tarafından fiziksel veya cinsel şiddete maruz kalmıştır. Bu oran, son on yılda büyük ölçüde sabit kalmıştır. COVID-19 pandemisi bu durumu daha da kötüleştirmiştir ve kadınların maruz kaldığı kötü niyetli partnerlerin sayısını arttırırken, hizmetlere erişimlerini kısıtlamıştır.

Domestik şiddet ve iş yerinde cinsel tacizle mücadele eden yasaların çıkarılmasında ilerleme kaydedilmiş olmakla birlikte, en az 162 ülke domestik şiddetle ilgili yasaları ve 147 ülke iş yerinde cinsel tacizle ilgili yasaları çıkarmış olsa da, bu yasaların her zaman uluslararası standartlar ve tavsiyelerle uyumlu olduğu veya etkin bir şekilde uygulandığı söylenemez. Ayrımcı yasalar ve sosyal normlar, cinsiyete dayalı şiddeti güçlendirir ve kadınların eğitim, gelir ve bağımsızlık fırsatlarını sınırlar. Bu zorlukların üstesinden gelmek için, hukuki korumaları güçlendirme, ekonomik fırsatları artırma ve cinsiyet eşitliğini destekleyen sosyal normları teşvik etme yönünde çok yönlü bir yaklaşıma ihtiyaç vardır. Politika müdahaleleri, ayrımcı sosyal normları ele alarak, cinsiyet eşitsizliklerini gidermeye ve kadına yönelik şiddet hakkındaki farkındalığı artırmaya odaklanmalıdır. Yenilikçi politika çabaları ve kültürel olarak duyarlı programlar, daha kapsayıcı ve eşit bir toplum yaratma hedefine ulaşmak için gerekli olan adımlardır.