Her geçen gün doğa biraz daha sessizleşiyor. Yani doğa yok olurken, biz kulaklarımızı tıkıyoruz.

Kuşların şarkıları azalıyor, nehirler kirleniyor, ormanlar küçülüyor. Peki, biz bu sessiz çığlığı duyabiliyor muyuz? Belki de en büyük sorun bu: Doğa yok olurken, biz kulaklarımızı tıkıyoruz.

DOĞAYI KAYBEDERKEN NEYİ KAYBEDİYORUZ?

Doğa, sadece ağaçlardan, hayvanlardan ya da gökyüzünden ibaret değil. O, aynı zamanda insanın ruhsal dengesidir. Beton yığınları arasında kaybolmuş şehir insanı, huzursuz ve stresli hissediyor ama nedenini tam olarak bilmiyor.

Aslında doğadan uzaklaşmak, kendimizden uzaklaşmaktır. Sabahları kuş cıvıltıları yerine kornalarla uyanmak, yıldızları görmek yerine neon ışıklarının altında yaşamak, ruhumuzun farkında olmadan kaybettiği şeylerdir.

DOĞAYA VERDİĞİMİZ ZARAR BİZE DÖNÜYOR

Sanayileşme ve teknolojik gelişmeler hayatımızı kolaylaştırdı, ama doğaya verdiğimiz zarar gün geçtikçe büyüyor. İklim değişikliği, kuraklık, hava kirliliği ve yok olan ekosistemler artık göz ardı edilemeyecek boyutta.

Ağaçları kestiğimizde sadece yeşilliği değil, temiz havayı da kaybediyoruz. Plastik atıklarla okyanusları kirlettiğimizde sadece suyu değil, geleceğimizi de zehirliyoruz. Doğanın dengesi bozuldukça, bu bozulma bize daha sert şekilde geri dönüyor.

ÇÖZÜM: KÜÇÜK ADIMLARLA BÜYÜK DEĞİŞİM

Doğayı korumak sadece büyük kuruluşların ya da devletlerin sorumluluğu değil. Her birey küçük adımlarla büyük bir fark yaratabilir:
    •    Gereksiz tüketimden kaçının: Ne kadar az tüketirsek, doğaya o kadar az zarar veririz.
    •    Plastik kullanımını azaltın: Tek kullanımlık plastiklerden kaçınarak çevreyi koruyabilirsiniz.
    •    Daha fazla ağaç dikin: Her dikilen ağaç, geleceğe bırakılan bir nefes demektir.
    •    Doğaya çıkın ve farkındalığınızı artırın: Doğayı sevdikçe, onu koruma isteğiniz de artacaktır.

GEÇ OLMADAN HAREKETE GEÇMELİYİZ

Doğa, bize milyonlarca yıl boyunca cömert davrandı. Ama artık o da yorulmaya başladı. Eğer onu korumak için bugün bir şeyler yapmazsak, yarın çok geç olabilir.

Şimdi durup düşünelim: Çocuklarımız nasıl bir dünya görecek? Eğer doğanın sessiz çığlığını duyarsak ve ona kulak verirsek, belki de hala bir şansımız var. Ama en önemlisi, bu sessiz çığlığın tamamen susmasına izin vermemek…