Hayatın büyük olaylarla güzelleştiğini düşünürüz. Büyük başarılar, büyük değişimler, büyük kutlamalar…
Hayatın büyük olaylarla güzelleştiğini düşünürüz. Büyük başarılar, büyük değişimler, büyük kutlamalar… Oysa bazen en unutulmaz anlar, farkında olmadan yaşadığımız küçük mutluluklarda saklıdır.
Sabah kahvenin kokusuyla uyanmak, yolda hiç beklemediğin bir anda sevdiğin bir şarkıyı duymak, uzun zamandır görmediğin bir dostundan gelen mesaj… Bunlar büyük şeyler değildir ama insanın içini ısıtır. Çünkü mutluluk her zaman büyük zaferlerde gizli değildir, bazen bir sokak kedisinin başını okşamakta, bazen bir çocuğun gülümsemesinde, bazen de pencereden süzülen güneş ışığında saklıdır.
MUTLU OLMAK İÇİN BEKLEMEK GEREKİR Mİ?
Çoğu insan mutlu olmak için hep bir şeylerin değişmesini bekler. "Şu işi halledeyim, sonra rahatlarım." "Şu evi alırsam mutlu olurum." "Yaz gelsin, tatilde her şey güzel olacak." Ama hayat sürekli bir şeyleri bekleyerek geçiyor. Peki, mutluluk gerçekten bir hedef mi, yoksa yolun kendisi mi?
Belki de bizi asıl yoran şey, mutluluğu hep gelecekte bir yerde aramak. Oysa anın içinde fark edilen küçük güzellikler, uzun vadede bize en çok huzur veren şeyler oluyor.
BİR ANI DURDURMAK VE FARKINA VARMAK
Hayat koşturmacasında bazen durup nefes almak gerekiyor. Sürekli ileriye bakmak yerine, bazen etrafımıza dönüp şu an ne kadar güzel şeylerin içinde olduğumuzu fark etmeliyiz. Belki de mutluluk, çok büyük hayallerin gerçekleşmesini beklemekten değil, elimizdekilerin kıymetini bilmekten geçiyor.
Bugün güne başlarken, seni mutlu eden küçük bir şeye odaklan. Bir çiçeğin açışı, kahvenin sıcaklığı, bir dostun sesi… Çünkü hayat, aslında bu küçük anlardan ibaret.