Göstergebilim, yapısalcılık yaklaşımının içinde bulunan bir kavramlardan biridir. Yapısalcılığın bakış açısında bireylerin davranışlarını toplumun belirlediği vardır.

Göstergebilim, yapısalcılık yaklaşımının içinde bulunan bir kavramlardan biridir. Yapısalcılığın bakış açısında bireylerin davranışlarını toplumun belirlediği vardır. Bunun sebebi her toplumun kendine has yapısı ve sistemi olmasıdır. Bu düşüncenin önemli isimleri, Saussure, Levi-Strauss Pierce ve Barthes’tir. 

Yapısalcı dilbilimin kurucusu Ferdinand de Saussure olarak bilinir. Saussure, anlamı oluşturan kavramlar olduğunu söyler. Bunlar; gösterge, gösteren ve gösterilendir. Göstergenin varlığı gösterilen ve gösterenden ibarettir. Gösteren, kelime ya da bir ses imgesidir ve harflerin yan yana geldiğinde göstereni oluşturur. Gösterilen ise imgenin nesne şeklindeki ilk çağrışımdır. Bir göstergenin anlamı bir başka göstergenin varlığı ile mümkümdür. Saussure’nün dil ve söz üzerine yaptığı anlamsal çalışmalar göstergebilimi şekillendirmiştir. 

Levi-Strauss anlamı Saussure'den farklı olarak kültürlerin temelinde yatan mitlere göre açıklıyor. Anlamı kültür üretirken kültürü de simgesel yapılar üretir der Levi-Strauss. Mitler açıkça görülür ancak kültür daha gizlidir. Levi-Strauss da anlamın zıttıyla var olduğunu söyler. İyinin yerini bulması için kötüyle karşılasılması gerektiği gibi.

Pierce, diğerlerinden farklı olarak gösterge kavramını ek olarak yorumlayıcı kavramıyla açıklamıştır. Bir nesnenin yorumlanması bireyin kendi deneyimleriyle olur. Deneyimler farklı olduğu için yorumlamalar da farklılık gösterir.  Pierce göstergeleri üçe ayırır; İkon, indeks ve simge. İkon, işaret edilen nesne ile benzerlik taşır. İndeks'te neden-sonuç ilişkisi vardır. Simge ise evrensel anlamdaki ifadelerdir.

Barthes'ın ise göstergebilimsel alanı çağdaş mitlerdir. Mitleri açıklarken kullandığı kavramlar yan anlam, düz anlam ve de ideolojidir. Bu kavramlara göre göstergebilim kültürleri ve ideolojileri anlamak adına göstergeler arasındaki ilişkiye bakmalıdır. Barthes, Saussure’nün yaptığı söz ve dil ayrımına ters yönden açıklar. Yani dil sözü değil, söz dili geliştirir. Görülen nesnenin aslında görülmeyen anlamları vardır ve bu anlalar yan anlamı oluşturur. Görülen her nesnenin bir düz anlamı vardır. Bu anlam herkesin gördüğü ve kabul ettiği anlamdır. Yan anlam ise, görülen nesnenin altında yatan anlamdır. Bu anlamı sadece görülen nesne hakkında bilgi sayibiysek çıkarabiliriz.