Film tercihlerimiz türe, oyuncuya ya da yönetmene göre belirlenirken bazen filmleri tercih etmek için tek bir isim yeterli oluyor: Mustafa Kemal Atatürk.

Bir Cumhuriyet Şarkısı filmi 25 Ekim’de vizyona girdi. Cumhuriyetin 101. yılında filmin beyaz perdeyle buluşması manidarken bazı değerleri izleyiciye hatırlatması bu sayede mümkün oluyor.

Gerçek bir hikayeden alınan filmdeki olaylar, 1930’lu yılların Ankara’sında geçiyor. Atatürk’ün ricası üzerine çok kısa bir sürede opera eseri ortaya çıkarmak için Ahmet Adnan Saygun’un seçilmesi ile birlikte başlayan serüveni azim, kararlılık, vazgeçmeme ve irade duyguları etrafında izliyoruz. Yokların sayılması ile hiçbir şeyin var olmayacağını ısrarla vurgulayan film, kurtuluş mücadelesi hissini sanat ve müzik ile opera sahnesine taşıyarak tekrar tekrar vazgeçmeme duygusunu izleyiciye aktarıyor. İzleyici olarak filmin sonunda başarıyla karşılaşacağımızı bilsek de yapılan kurguyla filmin dinamiğini elden bırakmaması seyir keyfini üst noktaya taşıyor. Bu dinamiğe kurgunun yanında oyuncuların muazzam performansını da eklemek gerekir. Salih Bademci, Ertan Saban, Ahmet Rıfat Şungar, Şifanur Gül, Okan Yalabık, Birce Akalay, Melis Sezen, Mehmet Özgür gibi isimlerin şahane performanslarıyla müzikler, sahneler, kostümler de eklenince geriye arkaya yaslanıp sadece izlemek kalıyor. Operayı, kültür devriminin başlangıcı olarak sayıp sanatın değerini yüceltmeyi karakterlerle sunan film, her yaştan kişiyi etkileyecek güçte.

Bir Cumhuriyet Şarkısı’nı, içeriğinde Mustafa Kemal Atatürk’ü anlatan diğer filmlerden ayıran en önemli unsur Mustafa Kemal Atatürk’ün sanata verdiği kıymetin ana tema olarak işlenmesidir diyebiliriz. Çünkü film, çoğunlukla Ahmet Adnan Saygun etrafında dönüyor. Atatürk’ün imkansızlık kelimesini önemsemediğini, yoklarla ilgilenmediğini, sanata ve sanatçıya verdiği değerini izleyeciye sunsa da biz Ahmet Adnan Saygun ve onun çaresiz kaldığı anlar etrafından kurtuluş mücadelesi vurgusu ile sanatın işlendiğini görüyoruz. 

Başkentte yaşayan ya da Ulus ve Sıhhiye arasından bir kez geçmiş olanlar için şaşırtıcı sahneler içeriyor film. Mekanların o zamana ait haliyle gösterilmesi şaşırtıcı derecede başarılıydı. Ankara’da yaşayan her kişinin en az 1 kez önünden geçtiği bazı mekanların filmde kullanılması ilgiyi artırdı. Bilmeyenler için de o mekanların günümüzde birer müze olduğunu belirtmekte fayda var. Film esasen daha hareketli konular içeren ya da belki savaş sahnesi gibi yerlerin olacağını düşündürebilir ancak izleyenlere buram buram sanat kokan bir yapım sunuyor. Müziğe, şiire ve estetiğe doyulacak sakin ama dinamik bu film izlemeye değer.