Siyasi tutukluların, gazetecilerin, yazarların ve düşünce insanlarının kaldığı cezaevi, geçmişin izlerini taşıyan yapısıyla ziyaretçilerini derin bir tarihe yolculuğa çıkarıyor.
TARİHİ DOKUSU KORUNDU
1925 yılında inşa edilen ve 2006 yılına kadar cezaevi olarak kullanılan Ulucanlar, restore edilerek 2011 yılında müze haline getirildi. Müzenin her bölümü, cezaevi yıllarındaki orijinal hali korunarak yeniden düzenlendi. Ziyaretçiler, koğuşlardan tecrit hücrelerine, görüş odalarından infaz alanına kadar cezaevi yaşamına dair pek çok ayrıntıyı birebir deneyimleyebiliyor.
ZİYARETÇİLERDEN YOĞUN İLGİ
Ulucanlar Cezaevi Müzesi, özellikle hafta sonları yerli ve yabancı turistlerin uğrak noktası haline geldi. Müze içerisinde yer alan balmumu heykeller, döneme ait objeler, tutukluların mektupları ve sesli anlatımlar sayesinde ziyaretçiler o dönemin ruhunu daha yakından hissedebiliyor. Rehberli turlar sayesinde müzenin her bölümü detaylı bir şekilde tanıtılıyor.
SİYASİ TARİHİN HAFIZA MEKÂNI
Ulucanlar, Türkiye siyasi tarihinde iz bırakmış pek çok isme ev sahipliği yaptı. Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan gibi isimlerin idam edildiği cezaevi; Bülent Ecevit, Nazım Hikmet, Yılmaz Güney gibi pek çok yazar, gazeteci ve siyasetçinin de bir dönem tutuklu bulunduğu yer olarak hafızalarda yer etti. Müze, bu yönüyle hem bir tarihi belge hem de bir yüzleşme mekânı olarak öne çıkıyor.
EĞİTİM VE SANAT ETKİNLİKLERİ DE DÜZENLENİYOR
Müze sadece geçmişe tanıklık eden bir alan değil, aynı zamanda kültürel faaliyetlere de ev sahipliği yapıyor. Zaman zaman tiyatro gösterileri, söyleşiler, kısa film gösterimleri ve fotoğraf sergileri gibi etkinliklerle ziyaretçilerin ilgisi canlı tutuluyor. Özellikle lise ve üniversite öğrencileri için düzenlenen eğitim gezileriyle toplumsal hafıza aktarımı hedefleniyor.