TV Nota'ya konuşan Psikolog ve içerik üreticisi Arda Türk, sosyal medyada yaratılan "mükemmel hayat" algısının, bireylerde anksiyete ve özgüven problemlerine yol açtığını vurguluyor.
"GÖRDÜKLERİMİZİN ÇOĞU KURGULANMIŞ GERÇEKLİK"
Arda Türk’e göre, sosyal medya platformlarında paylaşılan içerikler, genellikle gerçeğin yalnızca en parlak yönlerini yansıtıyor. İnsanlar, en mutlu anlarını ve en iyi göründükleri kareleri paylaşarak, gerçekte sahip olmadıkları bir hayatın izlenimini yaratıyor. Bu durum, izleyicilerde yetersizlik duygusunu tetikleyerek, sürekli bir kıyaslama hali yaratıyor.
"MÜKEMMELLİK ALGISI DEPRESYONU TETİKLEYEBİLİR"
Türk, özellikle gençler arasında artan kaygı bozukluklarının ve depresyonun sosyal medya ile doğrudan bağlantılı olduğunu belirtiyor. Kullanıcılar, "Ben neden böyle değilim?" düşüncesine kapıldığında, hayatlarındaki gerçek mutlulukları gözden kaçırabiliyor.
"GERÇEK HAYAT SOSYAL MEDYADAN DAHA DEĞERLİ"
Sosyal medyanın oluşturduğu bu baskıyı aşmak için bireylerin bilinçli bir dijital tüketici olmaları gerektiğini söyleyen Türk, "Gördüğümüz içeriklerin tamamının gerçeği yansıtmadığını unutmamalıyız. Hayatlarımızı sosyal medyadaki mükemmel karelerle kıyaslamaktan vazgeçmeliyiz" diyor.
Özellikle gençler için sosyal medya kullanımı konusunda denge sağlanmasının önemine dikkat çeken Türk, "Gerçek hayatın içinde olmak, deneyimler yaşamak ve anıların tadını çıkarmak çok daha kıymetli. Dijital dünyaya bağımlı olmadan yaşamayı öğrenmeliyiz" diyerek sosyal medya baskısına karşı farkındalığın artırılması gerektiğini vurguluyor.
Bu nedenle uzmanlar, sosyal medyanın sunduğu "mükemmel dünya" illüzyonuna kapılmak yerine, gerçek hayatın değerini bilmenin psikolojik iyi oluş için kritik olduğunu belirtiyor.