Yusuf Tokdemir, arıcılığı bir meslekten çok bir yaşam biçimi olarak görüyor. "Arı, doğanın en sadık işçisi. Ona hoyrat davranamazsın, emir veremezsin. Ancak anlayışla, sabırla yaklaşırsan sana en saf nimetlerini sunar," diyor ve ekliyor: "Arıyla dost olacaksın. Yoksa sadece iğnesini değil, sırtına da yükünü yüklersin."

Malatya'nın yüksek rakımlı yaylalarında, yaz aylarında konakladığı alanlarda bin bir çeşit çiçekten toplanan nektarla üretilen ballar, Tokdemir'in deyimiyle “bir çiçeğin bir damla ömrü”.

İKLİM DEĞİŞTİ, BALIN RENGİ DE TADI DA DEĞİŞTİ

Tokdemir, son yıllarda iklim değişikliğinin etkilerini doğrudan gözlemleyenlerden. "Eskiden Mayıs sonunda çiçekler coşardı, şimdi Haziran ortasını buluyor. Arıların çalışma süresi kısaldı. Sıcak dalgaları kovanlardaki düzeni alt üst ediyor," diyerek ciddi bir uyarı da bulunuyor. 

GENÇLERE ÇAĞRI

Gençlerin köyden uzaklaştığını, tarım ve hayvancılığın "eski iş" olarak görüldüğünü üzülerek anlatıyor Tokdemir. "Halbuki bizde bal sadece sofraya değil, gönle de şifa olur. Gençler kovana eğilse, sadece para değil, doğayla barış da kazanırlar," diyor.

Bu sözleri söylerken gözleri bir kovanın girişinde sabırla bekleyen arılara takılıyor. Belki de orada, sabırla kurulan bu dünya düzeniyle insanların kaybettiği dengeyi simgeliyorlar.

Muhabir: Filiz Şan