Mardin’in Artuklu ilçesinde yer alan Deyrulzafaran Manastırı, Süryani Ortodoks topluluğunun en önemli dini yapılarından biri olarak dikkat çekiyor. Kent merkezine yaklaşık 4 kilometre uzaklıkta bulunan manastır, köklü tarihi ve mimari yapısıyla yerli ve yabancı turistlerin uğrak noktalarından biri haline geldi.

Manastır, milattan önce Güneş Tapınağı olarak kullanıldığı tahmin edilen bir yapının üzerine inşa edildi. 5. yüzyılda Süryani Ortodoks Kilisesi tarafından manastıra dönüştürülen yapı, uzun yıllar Süryani patriklerinin ikametgahı olarak kullanıldı.

SÜRYANİ MİMARİSİNİN ÖRNEKLERİNİ BARINDIRIYOR

Deyrulzafaran Manastırı, adını çevresinde yetişen safran bitkisinden alıyor. Ana yapılar arasında Mor Hananyo Kilisesi, Azizler Evi, Patrikhane ve keşiş hücreleri bulunuyor. Taş işçiliğiyle öne çıkan yapı, yüksek duvarları, kemerli geçişleri ve kubbeli yapısıyla klasik Süryani mimarisinin örneklerini barındırıyor.

Manastır günümüzde hem ibadete açık dini bir yapı hem de kültürel bir ziyaret alanı olarak işlev görüyor. Deyrulzafaran Manastırı, yıl boyunca özellikle dini bayramlar ve turizm sezonlarında yoğun ziyaretçi alıyor. Kültürel miras açısından taşıdığı değerle, bölgedeki çok katmanlı tarih anlayışının önemli sembollerinden biri olarak kabul ediliyor.

BAHÇESİNDEKİ ZEYTİNLERDEN ZEYTİNYAĞI YAPILIYOR

Manastır belirli saatlerde yarım saat kadar ibadet için ziyaretçilere kapatılıyor. Manastırın üst kısmında gönüllü ya da ücretli çalışan manastır işçileri kalıyor. Manastırın önünde bulunan büyük bir bahçede zeytin ağaçları var ve bu zeytinlerle zeytinyağı yapılıyor. Yapılan zeytinyağları da Deyrulzafaran zeytinyağı olarak satılıyor. Ürettikleri Deyrulzafaran çayını da burada satıyorlar. Elde ettikleri gelirin de manastıra ait olduğu söyleniyor.

"MARDİN'DE EN ÇOK ETKİLENDİĞİM YER"

Ankara'dan Mardin'e ziyarete gelen Nur Derindere, özellikle mimari yapısı ve atmosferinden en çok etkilendiği yerin Deyrulzafaran Manastırı olduğunu şu sözlerle ifade etti:

"Gezdiğimiz her yer müze konseptinde ama burada hayat vardı. Burada beni en çok etkileyen şey yaşayan bir manastır olmasıydı. Aktif dini törenlerin düzenlendiği, manastır çalışanlarının bile kendi inançlarına sahip çıkma biçimleri, kendilerine ait ticari bir sirkülasyonlarının oluşu, bakımlı zeytin bahçeleri... Hepsi gerçekten etkileyiciydi."

Muhabir: Sıla Öcal