Şevket Usta sabah erkenden dükkânı açıyor. “Her sabah buraya geldiğimde kendime geliyorum. Evde kafam bozuksa bile buranın havası iyi geliyor bana,” diyor. Bu işin sırrını sorunca ise kısa bir cevap veriyor. “Bu işi sevmeyen, iki günde bırakır.”
“Bu işi sevmeyen, iki günde bırakır.”
“YAĞ KOKUSUYLA BÜYÜDÜK BİZ”
Elini pantolonuna silip bir sigara yakıyor. “Biz çocukken misket yerine bujiydi elimizde. Babam da ustaydı. Benim bisiklet zincir atardı ben başlardım tamire.”
O günden beri de motorun sesi, egzozun kokusu eksik olmamış hayatından.
“HER GELEN MÜŞTERİ DEĞİL, KOMŞU GİBİ BİZİM İÇİN”
“İnsanlar arabasını bırakıp kahveye gidiyor, ‘Usta sen halledersin’ diyor. Bu güven kolay kazanılmıyor. Lafla değil, yaptığın işle olur bu işler. Bazen arabayı değil, sahibini dinliyoruz biz aslında. ‘Bir ses geliyor’ diyor ama asıl sorun bazen başka yerde.”
“ŞİMDİKİ GENÇLER ELİNİ YAĞA SÜRMEK İSTEMİYOR”
Çırak sorunca iç geçiriyor biraz. “Eskiden 12 yaşında çocuklar gelirdi sanayiye. Şimdi herkes YouTuber, herkes ünlü olmak çabasında. Ama kimse demiyor ‘Usta ben bu işi öğrenmek istiyorum.’ O yüzden yetişmiyor yeni usta. Bizim gibi olan da yavaş yavaş azalıyor.”
“BU DÜKKÂN BENİ HAYATA TUTTURDU”
Şevket Usta’ya göre sanayi sadece araba tamir edilen bir yer değil; dertleşilen, kahkaha atılan, bazen iç dökülen bir mekân.
“İnsan buraya bir geliyor, içi rahatlıyor. İsterse arabası arızalı olmasın. Gelip ‘Ustam bi çay ver’ diyor. Oturup iki laf ediyoruz. İşte biz o yüzden sadece tamirci değiliz, biraz da insan psikoloğuyuz.”
Yolu sanayiye düşen herkesin “Selam usta” diyeceği biri Şevket Yıldız. Araba tamir ederken insan biriktirmiş, yağlı elleriyle tertemiz dostluklar kurmuş. Ve o son cümlesi her şeyi özetliyor. “Motor susana kadar biz buradayız.”