Uzun süredir mahalle dayanışması üzerine çalışan Çınarlıer, kapı komşuluğunun yerini “göz göze gelmemeye” bıraktığı günümüzde, herkesin biraz daha anlayışlı ve açık olmaya ihtiyacı olduğunu vurguluyor.
KAPI KAPI DEĞİL, KALP KALBE KOMŞULUK
Ayşe Nur Çınarlıer’e göre, mültecilerle aynı sokakta yaşamak ilk başta birçok insan için belirsizlik taşıyor. Ancak zamanla tanıdıkça ve hikâyeleri duydukça bu mesafenin azaldığını söylüyor. “Benim mahallemde Suriyeli bir komşum var. İlk başlarda selamlaşmak bile zor oluyordu ama şimdi birlikte çay içiyoruz. Dil farklı, kültür farklı ama insanlık aynı,” diyor.
"MÜLTECİLERLE İLGİ ÖNYARGILAR VAR"
Çınarlıer, özellikle sosyal medyada dolaşan bilgi kirliliğinin ve bazı haberlerin toplumda önyargı oluşturduğunu düşünüyor. “Mültecilerle ilgili tek yönlü ve genelleyici bir dil kullanıldığında, insanlar korkuya kapılıyor. Oysa mahallede birlikte yaşadığınız kişilerle kurduğunuz doğrudan ilişki çok farklı. Gerçek yüzü ancak o zaman görüyorsunuz.”
MAHALLEDE BARIŞ MÜMKÜN MÜ?
“Mahallede barış, biraz merakla, biraz da sabırla mümkün” diyen Çınarlıer, belediyeler ve yerel inisiyatiflerin bu konuda daha aktif olması gerektiğini söylüyor. Komşuluk ilişkilerinin güçlenmesinin hem mültecilere hem yerli halka iyi geldiğini dile getiriyor: “Bir araya gelmek için illa büyük projeler gerekmiyor. Bir apartman toplantısı bile bazen çok şeyi değiştiriyor.”