“Kadınlar saçını kaybettiğinde sadece telleri değil, özgüvenini de kaybediyor” diyen Kuş, yaşadığı dönüşümle adeta hayata yeniden başlamış.
“SAÇ DÖKÜLÜRKEN İNSANIN İÇİ DE DÖKÜLÜYOR”
Her şey, duşta avuç avuç dökülen saçlarla başlamış. “Başta stres dedim, mevsim geçişi dedim ama her sabah yastıkta saçlarımı görünce bir şeylerin ters gittiğini anladım,” diyor Melek Hanım.
Sonra aynalara küsüş... Saçları toplayarak gizleme çabası, dip kapatıcılar, türlü türlü taktikler… Ama hiçbir şey o hissi geri getirmemiş: “Ben kendimi artık ‘ben’ gibi görmüyordum. Saçım gittikçe sanki ben de eksiliyordum.”
“BİR KADIN SAÇINDAN VAZGEÇMEZ!”
Ve sonra bir gün cesaretle kararını vermiş: Saç ektirecekti.
“Kadınlar saç ektirmez sanıyorlar. Neden ektirmesin? Ben burnumu da yaptırdım, dişimi de yaptırdım. Saç niye eksik? Kendim için, aynadaki kadın için bu adımı attım.”
“EKİM GÜNÜ HEYECANDAN UYUYAMADIM”
İlk muayenede doktorun “Bu iş olur!” demesiyle içinin umutla dolduğunu anlatıyor Kuş. “Operasyon günü kalbim küt küt atıyordu. Ameliyat değil, sanki hayallerime kavuşacağım gün gibiydi.”
Ekimi takip eden süreçteki sabır testine de değiniyor: “İlk birkaç hafta sabır işi... Kaşıntılar, kabuklanmalar… Ama o ilk minik saç telleri çıkmaya başladığında, resmen sevinçten ağladım. Çünkü o sadece saç değil, umuttu.”
“YENİ SAÇ, YENİ ENERJİ”
Melek Naz Kuş şimdi aynaya gülerek bakıyor. “Saçlarım dalga dalga uzarken, ruhum da sanki yeniden büyüyor. Artık fotoğraf çektirirken başımı eğmiyorum, rüzgâr esse ‘dağılır’ diye korkmuyorum.”
Ve mesajı net:
“Saç ekimi sadece estetik değil, psikolojik bir iyileşme süreci. Kadın ya da erkek fark etmez… Eğer aynada kendinizi özlediyseniz, bir adım atmak hayatınızı değiştirebilir.”