Oyun, 1872 yılında Londra’da geçiyor. Eksantrik ve dakikliğe takıntılı İngiliz centilmeni Phileas Fogg, dünyanın etrafını yalnızca 80 günde dolaşabileceğine dair bir bahse girer. Her şeyini ortaya koyduğu bu iddialı yolculukta ona sadık hizmetkârı Passepartout eşlik eder. İkilinin serüveni; trenlerden gemilere, ormanlardan Vahşi Batı’ya, hatta fillerin sırtına kadar uzanır.

MACERA, HEYECAN VE AŞK BİR ARADA

Bu tempolu yolculuk yalnızca coğrafi sınırları değil, karakterlerin içsel dönüşümünü de kapsar. Bay Fogg, bu seyahatte sadece zamanla yarışmaz; aşk, sadakat ve özgürlükle de yüzleşir. Ancak onları durdurmaya çalışan bir başka isim de vardır: Fogg’un bir suçlu olduğunu sanan dedektif Fix. Bu takip, oyuna gerilim ve komedi öğeleri katarken, izleyiciyi de olayların bir parçası hâline getiriyor.

SADECE BEŞ OYUNCU, DÜZİNELERCE KARAKTER

“80 Günde Devr-i Alem”in dikkat çeken yönlerinden biri de sahnedeki performans çokluğu. Sadece beş oyuncunun onlarca karaktere hayat verdiği oyunda, hızlı geçişler, yaratıcı kostüm kullanımı ve sahne tasarımı izleyenleri büyülüyor. Dinamik sahne geçişleri ve yüksek tempolu mizansenler, izleyiciyi bir an bile oyundan koparmıyor.

GÖRSEL VE ANLATISAL ZENGİNLİK

Yönetmen Gökhan Kocaoğlu'nun rejisiyle sahnelenen oyun, güçlü metni ve yaratıcı sahne tasarımıyla dikkat çekiyor. Ritimli anlatım dili, mizah unsurları ve karakterlerin iç dünyalarına yapılan vurgu, Verne’in klasik anlatısını sahnede modern ve eğlenceli bir yorumla buluşturuyor.

Muhabir: Sıla Öcal