Keman virtüözü Berfin Aksu, "Hans Zimmer’ın Dünyası: Yeni Bir Boyut" turnesinde yer alarak, uluslararası çapta bir orkestraya dahil olan en genç yeteneklerden biri oldu. Turneye dahil olma sürecini ve küçük yaşlarda başlayan keman çalma serüvenini ANKA Haber Ajansı’na anlatan Berfin Aksu, “13 ülke gezeceğiz beraber ve her arena, anladığım kadarıyla, 30 bin kişilik. Benim için de ilk kez bu kadar büyük bir salonda çalma deneyimi olacak. O yüzden bir Türk olarak ülkeyi temsil etme anlamında ve kendim için böyle bir yeni bir sürece girmek anlamında çok mutluyum ve onur duyuyorum” dedi.

Türkiye’nin en genç keman virtüözlerinden Berfin Aksu, “Hans Zimmer’ın Dünyası: Yeni Bir Boyut” turnesinde yer alarak büyük bir başarı gösterdi. 1998 doğumlu Aksu, doğumundan itibaren müziğe karşı yatkınlığı olduğunu ve ailesinin yönlendirmesiyle konservatuvara başladı. Aksu, piyano ile başlayan müzik kariyerine kemanla devam ettiğini belirtirken, nisan ayında dahil olduğu "Hans Zimmer’ın Dünyası: Yeni Bir Boyut" turnesi ve çocukluktan bu zamana kadar gelen keman virtüözü olma serüvenini ANKA Haber Ajansı’na anlattı. Aksu, şunları söyledi:

TAMAMEN SENFONİK

"Dünya Hans Zimmer turu, sanırım yaklaşık 2018’den beri yapılıyor. Hans Zimmer’ın kendi yarattığı bir tur, tamamen senfonik. Onun müziklerinin çalınması için. Önde benim gibi birkaç farklı enstrümanlar çalan soloistler olacak ve hepimiz farklı rollerde, o çok bilinen parçalar Karayip Korsanları, Interstellar, Gladyatör gibi filmlerin müziklerini çalacağız beraber."

Orkestraya dahil olması için nisan ayında Aleksey Igudesman aracılığıyla teklif aldığını söyleyen Aksu, "Aleksey Igudesman, 'Igudesman&Joo' diye bir komedi ikilinin parçası. Çok bilinen ve klasik müziği daha komedik bir hale getiren bir ikili. O beni önermiş. Benim gittiğim okulda, Yehudi Menuhin Okulu’nda, seneler önce yer almıştı. Öyle bir bağlantı oldu, bana ulaştılar, öyle bir süreçten geçtik beraber. Beni daha yakından tanımak istediler, çalışımı duymak istediler" dedi.

  "Hans Zimmer’ın Dünyası: Yeni Bir Boyut" turnesinin ekim ayında başlayacağını ve yaklaşık 10 Aralık’a kadar devam edeceğini söyleyen Aksu, "13 ülke gezeceğiz beraber ve her arena, anladığım kadarıyla, 30 bin kişilik. Benim için de ilk kez bu kadar büyük bir salonda çalma deneyimi olacak. O yüzden bir Türk olarak ülkeyi temsil etme anlamında ve kendim için böyle bir yeni bir sürece girmek anlamında çok mutluyum ve onur duyuyorum açıkçası" diye konuştu. 

Berfin Aksu, Hans Zimmer dünya turu orkestrasına dahil olma sürecine ilişkin "Benim için de bir bekleme süreciydi çünkü ben pandemi döneminden sonra ve son birkaç sene içinde çok farklı süreçlerden geçtim" dedi. 

"KEMANIN DOĞRU ENSTRÜMAN OLDUĞUNU HİSSETTİM"

Ailesinin müziğe olan yatkınlığını keşfederek kendisini yönlendirmesiyle, çok küçük yaşlarda müziğe başladığını söyleyen Berfin Aksu, "Ben yaklaşık 5 yaşında müziğe başladım. Ailemin çok büyük bir etkisi oldu, benim bu sürecim için. Onlar benim, kulağımın iyi olduğunu bebekliğimden beri fark etmişler. Ben şarkı söylüyordum küçüklüğümden beri" diye konuştu.

Müzik eğitimine önce piyanoyla başladığını söyleyen Aksu, piyanodan kemana geçiş sürecine ilişkin, "Konservatuvara geçince, orada bana kemana daha uygun olur ellerin dediler. O şekilde kemana geçiş sağlamış oldum... Fakat keman kadar derinine inmedim piyanonun. İçimde hep oradan da kendimi ifade etme isteği var açıkçası. Ama büyüdükçe kemanın doğru enstrüman olduğunu ben de hissettim açıkçası" dedi. 

ORKESTRADA 'KEMAN SOLİSTİ' OLAN İLK MÜZİSYEN 

İlerleyen süreçte orkestrada keman solisti olarak Türkiye’de ilk kez yer alan müzisyen unvanını aldığını söyleyen Aksu, "Ondan sonraki süreçte de bayağı bir konserlerde yer aldım küçüklüğümden beri. Yani sahnede olmaya alışkınım. Fakat aynı zamanda benim için çok normal gelen durumdu. Büyüdükçe de sanki 'sahnedeyim evet', insanlarla bu şekilde bağlanıyorum gibi bir his verdi bana. O zamandan bu zamana çok farklı insanlara dokunma şansım oldu müziğimle" dedi. 

8 yaşındayken ilk kez bir orkestrayla çalan Aksu, "O zamanki süreci ben o kadar derinden hatırlamıyorum. Fakat ailemin yanımda olduğunu çok hissettim. Etrafımdaki o beni seven ve destekleyen insanlarla, o süreç benim için de çok daha rahat geçiyormuş gibi geldi" ifadelerini kullandı.

Okul yıllarında aslında kariyer adımlarının şekillendiğini belirten Aksu, "14 yaşında Yehudi Menuhin Okulu’na başladım. Bu yatılı çok özel bir okul. Orada, Türkiye’den sonra eğitim anlamında çok derine indim.  Hem enstrümanım hem de müzik ve teori anlamında bütün farklı müzik öğrenimleri hakkında. Oradan sonraki süreçte, sanırım benim istediğim biraz daha sakinleşmekti" diye konuştu. 

"ÜNİVERSİTEDE FARKLI MÜZİKLERE YATKINLIĞIM OLDU"

Müzik eğitimi konusunda konuşan Aksu, şunları söyledi: 

"Eğitim ve konser hakkında sonraki süreçte, üniversitede Londra da  Royal Academy of Music ile devam ettim. Orada benim biraz daha farklı müziklere yatkın bir isteğim oluştu. Hem kendimi ifade etme anlamında hem şarkı söyleme anlamında sesimle beraber farklı enstrümana beraber oradaki süreçte biraz beni insan olarak da derinleştirdi."

Aksu, Fazıl Say ile aynı sahneyi paylaşmasına ilişkin soru üzerine "Hep ben çok zevk aldım sahneden olmaktan. Onunla deli yanlarımız çok eşleşti beraber yani sahnede olunca sanki orada bir kasırga başlıyormuş gibi... Öfke farklı hisler hem daha sade hem de daha hararetli hisler... Bu şekilde ifade ederken bana çok eş gelen bir müzisyen oldu kendisi, o yüzden benim için çok zevkliydi onunla sahnede olmak" dedi.

"BANA SUNA KAN DERLERDİ"

Suna Kan’ın kendisine kendi kemanını hediye etmesinin adeta "devir teslim" olarak nitelendirilmesi üzerine Aksu şunları söyledi: 

"Küçüklüğümden beri bana ikinci Suna Kan derlerdi. Hatta hakkımda çıkan ilk haber yanılmıyorsam ikinci Suna Kan geliyor diye bir haberdi Küçüğümden beri ben hep onunla sanki bağlı büyümüşüm gibi zaten onu ziyaret ettiğim çok zamanlar oldu. Benim için çok büyük bir onur. Kendisi yakın zamanda vefat etti. Zaten keman çalarken hem his olarak hem de kemanın kendi içinde yaşandığı o his olarak onu hep yanımda taşıyormuşum gibi geliyor bana."

Hem dünyadaki hem Türkiye’deki rol modeli olarak kendisine Michael Jacobs, Suna Akan ve Ayla Erduran olduğunu belirten Aksu, babası ve annesinin de rol modelleri arasında olduğunu, "Onun hayata duruşu ben küçüklüğümden beri ondan çok şey öğrendim. Bir de annem yanımda değil, ben 8-9 yaşlarındayken vefat etti. Onun hep hayata bakışını içimde taşıyorum, hem müzisyen olarak insan olarak" dedi. 

Berfin Aksu, müziğe yatkınlığı olan ve gönül vermiş çocuklara, olabildiğince özgün olmalarını, eğitim hayatlarınca öğrendiklerinin yanı sıra kendi duruşlarını da kaybetmemelerini tavsiye etti. 

Kaynak: anka