Türk Devletleri Teşkilatı’nın (TDT) 17. Aksakallar Konseyi Toplantısı’nı 1-2 Mayıs 2025 tarihlerinde Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde (KKTC) gerçekleştirme kararı, siyasal iletişim uzmanları tarafından tarihi bir adım olarak değerlendirildi. Bu kapsamda değerlendirmede bulunan iletişim bilimci Doç. Dr. Bülent Öztürk, “TDT’nin bu kararı, yalnızca bir toplantı yeri tercihi değil; aynı zamanda stratejik bir siyasal iletişim hamlesidir. Türk dünyası, KKTC üzerinden tüm dünyaya birlik ve kararlılık mesajı vermektedir” dedi.
"BÖYLE BİR ORGANİZASYON MEKAN TERCİHİYLE BİRLİKTE ÇOK BOYUTLU BİR İLETİŞİM STRATEJİSİNİN PARÇASIDIR"
Doç. Dr. Öztürk, bu hamlenin kamu diplomasisi açısından da güçlü semboller içerdiğine dikkat çekerek, “KKTC’nin uluslararası platformlarda hak ettiği konuma ulaşması yolunda bu toplantı büyük bir görünürlük kazandıracaktır. Bu, Kıbrıs Türk halkına verilen kardeşlik mesajıdır. Siyasal iletişim bağlamında bakıldığında, böyle bir organizasyon mekân tercihiyle birlikte çok boyutlu bir iletişim stratejisinin parçasıdır” değerlendirmesinde bulundu.
"BU TOPLANTI, KKTC’NİN YALNIZ OLMADIĞINI TÜM DÜNYAYA İLAN ETMEKTİR"
Öztürk’e göre, bazı Türk cumhuriyetlerinin Güney Kıbrıs Rum Yönetimi ile diplomatik ilişkiler kurmaya başlamasının ardından gelen bu karar, Türkiye’nin ve TDT’nin politik duruşunun da yeniden çerçevelendiğini gösteriyor. “Sessiz diplomasi ile yürütülen stratejilerin kamuoyuna açık simgelerle desteklenmesi, algı yönetiminde etkin bir yöntemdir. Bu toplantı, KKTC’nin yalnız olmadığını tüm dünyaya ilan etmektir,” diyen Öztürk, TDT’nin kararlılığını olumlu bir iletişim başarısı olarak nitelendirdi.
Bu gelişmenin, Türk dünyasının dayanışmasını pekiştirmesi, TDT’nin kurumsal meşruiyetini güçlendirmesi ve KKTC’nin diplomatik görünürlüğüne katkı sağlaması bekleniyor. Siyasal iletişim literatürü açısından değerlendirildiğinde, bu toplantı hem sembolik hem de stratejik bir kazanım olarak öne çıkıyor.