Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi mezunu bir hekim olarak İstanbul’da kalp ve damar cerrahisi alanında çalışan Doktor Serkan Aygün, TV Nota okurları için koroner arter baypas greft ameliyatı, bu uygulamaya ihtiyaç duyulmasına neden olan faktörler ve işlemin önemi gibi konularda açıklamalar yaptı.
BAYPASI GEREKEKLİ KILAN SEBEPLER
“Kalp cerrahisinde en çok uygulanan işlemlerin başında koroner arter baypas greft (KABG) ya da halk dilinde kısaca bilinen adıyla ‘baypas ameliyatı’ gelmektedir” diyen Aygün, bu uygulamanın; uzun süreli kötü ve dengesiz beslenme, şeker hastalığı, tansiyon yüksekliği, kolesterol yüksekliği, sigara kullanımı, genetik sebepler gibi faktörlere bağlı olarak kalbi besleyen koroner damarlarda zaman içinde oluşan plaklara ve onların damar içinde yarattığı darlığa bağlı gelişen koroner arter hastalığı neticesinde yapılan bir ameliyat olduğunu belirtti.
Aygün, konuya yönelik açıklamalarına şöyle devam etti: “Bu hastalık, hastalarda özellikle efor sarfetmekle birlikte oluşan göğüs ağrılarına sebebiyet vermektedir. İlerlemiş hastalık durumlarında dinlenir vaziyetteyken dahi göğüs ağrıları olabilmektedir. Damar tıkanıklığının üzerine ani heyecan, tansiyon yükselmesi gibi faktörlerle bu plakların yırtılması ve üzerine oturan pıhtıların damarı tamamen tıkaması nedeniyle hastaların kalp krizi geçirmesi de olasıdır. Bu süreç, kalbin etkin kasılma kabiliyetinin kaybına, kalp yetmezliğine de ilerleyebilmektedir.”
NE İÇİN UYGULANIR?
Baypas ameliyatının damar tıkanıklığına bağlı kalpte meydana gelen kanlanma bozukluğunun tedavisi için yapılan bir ameliyat olduğunu anlatan Aygün; uygulanan işlemle tıkalı olan kalp damarlarında tıkanık olan yerin aşağısına kan taşınmasını sağlayan bir köprü, yeni bir yol kurulmasının gerçekleştirildiğini dile getirdi.
Dr. Aygün, “Bu işlem için hastanın kendi vücudundaki atar damar veya toplar damarları rezerv olarak kullanılır. Sıklıkla göğüs duvarında seyreden bir atar damar, koldan alınan bir atar damar, bacaklardan alınan toplar damarlar aracılığıyla bu köprüleme işlemi sağlanmaktadır” dedi.
Koroner arter hastalığı olan hastaların damarlarında mevcut olan tıkanıklıkların, hastaların; göğüs ağrıları yaşamasına, kalp krizi geçirmesine, mevcut hastalığın kalp yetmezliğine ilerlemesine sebebiyet verebileceğini; bu ameliyatın ise risklerin azaltılması ve sağ kalımın uzatılması için yapıldığını vurgulayan Aygün, “Özellikle atar damar greftlerinin kullanımında yapılan baypas damarlarının uzun açık kalımı daha iyi olmaktadır. Atar damar greftlerinin hangilerinin ne ölçüde kullanılacağı kararı; hastanın genel durumu, yaşı gibi faktörlere göre belirlenmekte, uygun olan hastalarda olabildiğince atar damar greftlerinin kullanılması sağlanmaktadır” şeklinde konuştu.
AMELİYAT NASIL GERÇEKLEŞTİRİLİR?
Açık kalp ameliyatının nasıl yapıldığına dair kısaca bilgi aktarımında bulunan Aygün, “İşlemin icrasında iman tahtası kesilerek kalbe ulaşılmaktadır. Ardından vücuttan yukarıda bahsettiğimiz atar damar ve toplar damarların elde edilmesi, sonrasında kalp üzerinde damar ve boşluklara takılan tüpler vasıtasıyla kanın kalp akciğer makinesi olarak bilinen bir makineye transferi yapılır. Bu cihaz, işlemlerin gerçekleştirilmesi sürecinde cerraha kolaylık tanır. Ardından kalbe verilen ilaçlarla kalp durdurulur. Kalp durduğu esnada kalp akciğer makinesi vücuda kan dağıtımı yapıp vücuttan kanı toplar ve bu kanın oksijenlendirilmesini, temizlenmesini sağlar. Böylelikle kalp ve akciğerin işlevlerini yerine getirmiş olur” diye kaydetti.
Dr. Aygün, ifadelerini şu şekilde sürdürdü: “Kalp durmuş vaziyetteyken hazırlanan damarların kalpteki tıkalı damarların aşağısına kan götürecek şekilde dikilmesi işlemleri gerçekleştirilir. Ardından kalbe verilen durdurucu ilaçların kesilmesiyle kalp -kendiliğinden kasılma potansiyeline sahip bir organ olduğundan- tekrar atmaya başlar. Ardından kalp akciğer makinesinden ayırma gerçekleştirilir. İman tahtası birleştirilir. Cilt katlarının kapatılması sonrası işlem sonlandırılır. Takiben hasta yoğun bakım ünitesinde yakın takibe alınır.”
ALTERNATİFLERİ MEVCUT MUDUR?
“Hastaların ilaç tedavisiyle takip edilmesi veya kardiyoloji hekimleri tarafından gerçekleştirilen anjiografik girişimlerle balonlama veya stent takılması da mümkündür” diyen Serkan Aygün, “Tabii bunun kararında; hastanın yaşı, ek hastalıkları, genel durumu, damarların genel durumu, balon veya stent uygulamaya uygunluğu, tıkalı olan yerlerin sayısı önemlidir. Bu karar genellikle kardiyoloji ve kalp damar cerrahisi hekimlerinin ortak kararıyla verilmekte, uygulanacak tedavi hastanın isteği doğrultusunda planlanmaktadır” değerlendirmesinde bulundu.
AÇIK AMELİYAT HARİCİ SEÇENEKLER VAR MIDIR?
Aygün, açık ameliyat yöntemi haricinde bu işlemin göğüs duvarı üzerinden yapılan daha küçük kesilerle de uygulanabildiğini belirtti, ayrıca bunun kararında hasta ve hekim arasında yapılacak görüşmenin çok önemli olduğunun altını çizerek “Her hastada kapalı yöntemin (iman tahtası açılmadan) uygulanması mümkün olamayabilir” dedi.
KALBİN DURDURULMASI ZORUNLU MUDUR?
Dr. Aygün, “Ameliyatın kalbi durdurmadan ve kalp akciğer makinesine bağlamadan, çalışan kalpte yapılabilmesi de mümkündür. Bunun kararına da yine hastanın durumuna, ek hastalıklarına ve işlem riskine göre karar verilmektedir. Bu konularda detaylı bilgi almak isteyenlerin hekimiyle görüşmesi önemlidir” açıklamasını yaptı.
BU İŞLEM SONRASI OLUŞABİLECEK RİSKLER
Kalbin şüphesiz vücudun en önemli organlarından biri olduğunu, dolayısıyla bu organa yönelik bir işlemin de risksiz olmasının pek olasılık dâhilinde olmadığını vurgulayan Serkan Aygün, “Oluşabilecek her türlü risk için ameliyat öncesi bir hazırlık süreci mevcuttur. Hastanın ek hastalıkları, kullandığı ilaçları, geçirdiği ameliyatları göz önünde bulundurularak çeşitli tetkikler yapılır ve ilgili branşlardan değerlendirmeler istenir. Ayrıca böylesine büyük bir işlem elbette genel anestezi altında uygulanır. Anesteziyoloji ve reanimasyon hekimlerince ameliyat öncesi bir değerlendirme yapılır. Tüm hazırlıklar tamamlandıktan sonra işlemin ertelenmesini, hastanın tedavi almasını gerektirecek bir durum saptanmaması halinde ameliyatın gerçekleştirilmesine karar verilir” İfadelerini kullandı.
Aygün, risklerle ilgili görüşlerini, şöyle tamamladı: “Bu ameliyat sonrası hastadan hastaya göre değişebilecek oranlarda bazı olumsuz durumların da yaşanması olasıdır. Bu olasılıklar arasında; hastanın ameliyathane masasında exitus olması, yoğun bakım sürecinde hastanın solunum cihazından ayrılmasında güçlük veya ayrılamama, işlem sonrası felç geçirilmesi, uyanamama veya geç uyanma, geçici veya kalıcı diyaliz ihtiyacı, organ fonksiyonlarında genel bozulma, enfeksiyon, iman tahtasında ayrışma, yara yerlerinde ayrışma, kanama nedeniyle tekrar ameliyata alınması, kalp destekleyici cihazların kullanımının gerekmesi ve hayat kaybı mevcuttur. Bu riskler belirtildiği üzere hastadan hastaya göre değişebilmektedir. Her şey yolunda gitmiş, ek riskler belirtilmemiş olsa bile bu ihtimallerden birinin başa gelme olasılığı yüzde 3-5 arasında değişebilmektedir.”