Tarihi dokusu, kültürel zenginliği ve mistik atmosferiyle Mardin, ziyaretçilerine adeta zamanın durduğu bir şehir deneyimi sunuyor. Taş evleri, dar sokakları ve farklı inançların bir arada yaşadığı yapısıyla dikkat çeken Mardin’de bir gün geçirdik.

Anadolu’nun güneydoğusunda yer alan ve Mezopotamya Ovası’na bakan kadim şehir Mardin, sabahın erken saatlerinde başlayan yolculuğumuzla büyüleyici keşiflerle devam etti. Taş işçiliğinin zarafetle buluştuğu mimari yapılar ve misafirperver insanlarla dolu bir şehir karşıladı bizi.

GÜNE SABAH EZANIYLA UYANIYOR MARDİN

Güne Artuklu ilçesinde başladık. Geceden kalan serinlik, güneşin altın ışıklarıyla birlikte taş sokaklara yayılırken, sabah ezanı ve kilise çanları aynı anda yankılandı. Yüzyıllardır farklı inançların bir arada yaşadığı bu şehirde, kültürel uyumun izleri hemen fark ediliyor.

Whatsapp Görsel 2025 03 29 Saat 18.34.21 0609A82D

MARDİN KALESİ’NDEN MEZOPOTAMYA’YA BAKMAK BİR TARİH DERSİ GİBİ

Mardin Kalesi’ne çıktığımızda, altımızda uzanan Mezopotamya Ovası’nı izlemek neredeyse bir tarih dersi gibiydi. Uçsuz bucaksız manzara, bu toprakların ne kadar kadim ve anlam yüklü olduğunu bir kez daha hatırlatıyor. Yerel halkın “Kartal Yuvası” dediği kale, şehre hâkim konumuyla tüm Mardin’i ayaklar altına seriyor.

MOR BEHNAM KİLİSESİ VE ULU CAMİ: İNANÇLARIN BULUŞTUĞU ŞEHİR

Mardin’in en dikkat çeken özelliklerinden biri, farklı inançların yüzyıllardır bir arada yaşadığı yapısı. Ulu Cami’nin yanı başında bulunan Mor Behnam Kilisesi, bu hoşgörünün sembolü gibi. Gün içinde hem Müslüman hem Süryani vatandaşlarla sohbet etme fırsatı bulduk. Hepsi, bu topraklarda barış içinde yaşamaktan gurur duyduklarını belirtti.

MARDİN MUTFAĞI: BİR TABAĞIN İÇİNDE YÜZYILLAR VAR

Öğle yemeğinde tattığımız soğan kebabı, sembusek ve ikbebet gibi yöresel lezzetler, sadece damakları değil, hafızayı da doyuruyor. Birçok yemeğin Arap, Kürt ve Süryani kültürlerinden izler taşıdığı Mardin mutfağı, zengin kültürel dokunun sofradaki yansıması adeta.

DAR SOKAKLAR, GÜNEŞİ KISKANDIRAN TAŞLARLA DOLU

Günün kalan kısmını Eski Mardin sokaklarında geçirdik. Altın sarısı taşlarla örülü evler, gölgeli geçitler ve yüksek taş duvarlar arasında yürümek, geçmişle bugünü aynı anda yaşamak gibiydi. Yerel esnaflar, çay ikram edip şehirlerini anlatmaktan büyük mutluluk duyuyor.

MARDİN SADECE BİR ŞEHİR DEĞİL, BİR YAŞAM TARZI

Güneşi Mezopotamya’nın ufkunda batırırken, Mardin’in yalnızca taş yapılardan ve tarihi eserlerden ibaret olmadığını fark ediyoruz. Bu şehir, bir arada yaşamanın, saygının, sessizce fısıldayan tarihin ta kendisi.

Muhabir: Gizem Çoban