Suni deri, gerçek deriye benzer dokular oluşturmak üzere belirli kimyasal bileşenlerin, dikkatle reçetelendirilmesiyle hazırlanıyor. Aleyna Görür, suni deri üretimindeki süreci “PVC (polivinil klorür), çeşitli toz ve sıvı (esneklik, yumuşaklık, doku, yanmazlık ve polimer plastifiyanları) katkılar bir araya getirilerek belirli sıcaklıklarda pişirilir. Bu süreçte her malzeme, oranına sadık kalınarak karıştırılmalıdır. Reçetedeki en küçük sapma doku, esneklik ve dayanıklılığı doğrudan etkileyebilir” sözleriyle açıklıyor

KALİTEYİ BELİRLEYEN FAKTÖRLER

Suni derinin kalitesi, yalnızca görüntüsünden değil, teknik testlerden geçme başarısından da anlaşılır. “Ürünler; kopma, yırtılma, esneme, leke tutmazlık ve yanmazlık gibi testlere tabi tutulur. Özellikle kullanılan PVC’nin türü ve katkı tozlarının kalitesi, nihai ürünün dayanıklılığında belirleyici olur” diyen Görür, aynı zamanda doğru reçete ve kimyasal uyumun ürünün doğal görünüme kavuşmasında da büyük rol oynadığını vurguladı.

MOBİLYADAN OTOMOTİVE, HAYATIN HER ALANINDA

Görür, teknik kaplamalı kumaşlar ve suni derilerin gündelik yaşamda oldukça yaygınlaştığını söyledi: “Evlerimizdeki su geçirmez koltuklardan, otomotiv sektöründeki iç kaplamalara; hastane yüzeylerinden medikal alanlarda kullanılan malzemelere kadar birçok alanda bu ürünler karşımıza çıkıyor.”

ÇEVRESEL RİSKLER VE ATIK YÖNETİMİ

Suni deri üretiminin çevreye olan etkilerine de dikkat çeken Görür, üretim esnasında ortaya çıkan sanayi dumanlarının hava kirliliğine ve işçilerde solunum yolu rahatsızlıklarına neden olabileceğini belirtti. “Üretim sonucu oluşan kimyasal atıklar kesinlikle uygun şekilde ayrıştırılmalı, ambalajlanmalı ve çevreye sızması engellenmelidir. Bu atıkların toprağa ya da suya karışması hem doğaya hem canlılara ciddi zararlar verebilir. Ayrıca bu maddelerin doğada çözünürlüğü oldukça düşüktür” uyarısında bulundu.

Muhabir: Filiz Şan