301 madencinin hayatını kaybettiği Soma maden faciasına ilişkin 28 kamu görevlisinin tutuksuz yargılandığı davanın ikinci duruşması yapıldı. Duruşma sonrası konuşan madenci eşi Gülfidan Köse, "Suçlular ellerini kollarını sallayarak geziyor. 10 yıldır hukuk mücadelesi veriyoruz avukatlarımızla. Yılmadık ama 10 yıldan beri istediğimiz adaleti bulamadık. Onlar dışarıda geziyor, biz burada her gün acı çekiyoruz. Vicdan olarak eşim rahat uyusun diye yine de bırakmıyorum. Bir gün acaba adaleti bulur muyum, eşime gider mezarında 'senin adaletini buldum' diyebilir miyim" ifadelerini kullandı.

Soma maden faciasında 28 kamu görevlisinin yargılandığı davanın ikinci duruşması Soma Adliyesi'nde görüldü. Sanık avukatları yeni bilirkişi raporu hazırlanması talebinde bulundu. Sanıkların katılmadığı duruşmada savunmalar tamamlanmadı. Madenci aileleri, faciadan sorumlu kamu görevlilerinin mahkemeye getirilmesini talep etti. Mahkeme talebi reddetti.

Duruşma sonrası İzmir Barosu Başkanı Sefa Yılmaz, Manisa Barosu Başkan Yardımcısı Ayşe Hasar ve Ankara Barosu avukatlarından Murat Cemal Gündüz ve Mürsel Ünder ile hayatını kaybeden madencilerin yakınları açıklama yaptı. 

“YARGI, SOMA DAVASIYLA BERABER SERMAYENİN APARATI HALİNE DÖNÜŞMÜŞTÜR”

Avukat Mürsel Ünder, şunları söyledi:

"Soma davası Türkiye'de yargının, devletin işçiye, emekçiye, yoksula nasıl baktığının çok çarpıcı örneklerinden birisidir. Biz Soma davasına baktığımızda yargı pratiğindeki tüm aşamalarda yargının aldığı tutum işçiye, emekçiye, yoksula karşı alınan tutumdur. Yargı, her zaman için sermayenin hizmetinde iken son olarak Soma davasıyla beraber sermayenin aparatı haline dönüşmüştür. Dolayısıyla biz bugün patronların ceza almaması için, onlara hizmet eden kişilerin cezalandırılmaması için gerekn tüm çaba çok sefil bir şekilde 10 yıl boyunca defalarca gösterildi. Ana Soma davasında patrondan diğerlerine kadar çok düşük cezalara mahkum oldular. Hala yargı içerisinde hukuk namusuna sahip birkaç yargıç olduğu için arada bir olumlu kararlar çıkmıştı fakat totalde sermayenin mutlak egemenliği sürüyor."

Ölen madencilerin yakınlarından Naciye Kaya, "Biz 10 yıldır adalet arıyoruz ama ben maalesef emindim bulamayacağımıza. Parayı veren düdüğü çalıyor. Parası olmayan garibanlar da yerin altında ölüp gidiyor. Biz de onlarla beraber yerin üstünde ölüyoruz. Adalet yerin dibine batsın. Umudum tamamen bitti artık. Adalet gelsin diye o kadar çaba gösterdik ama maalesef gelmedi, gelmeyecek" dedi. 

“ONLAR DIŞARIDA GEZİYOR BİZ BURADA HER GÜN BİR ACI, HER GÜN İÇİMİZDE BİR YARA”

Madenci eşi Gülfidan Köse, "Biz eşlerimizi kaybettik. Suçlular ellerini kollarını sallayarak geziyor. 10 yıldır hukuk mücadelesi veriyoruz avukatlarımızla. Yılmadık ama 10 yıldan beri istediğimiz adaleti bulamadık. Onlar dışarıda geziyor biz burada her gün bir acı, her gün içimizde bir yara... Tekrar tekrar 10 yıldır aynı acıyı yaşıyoruz. Madem adalet yoksa bu ülkede hiç yapmasınlar bunları. Vicdan olarak eşim rahat uyusun diye yine de bırakmıyorum. Bir gün acaba adaleti bulur muyum, eşime gider mezarında 'senin adaletini buldum' diyebilir miyim" ifadelerini kullandı.

Madenci annesi, "Bugün yine çocuklarımızın yer altında kaldığını gördük. 'Enerji' diye Dilan Polat kadar bizim çocuklarımızın değeri yok. Parasına göre mi işliyor bu adalet? Ne zaman işçiye, ezilenlere bu adalet işleyecek" diyerek gözyaşlarına halim olamadı. 

Davanın bir sonraki duruşması 25 Aralık'ta yapılacak.

Kaynak: anka