(TBMM) - AK Parti Grup Başkanvekili Leyla Şahin Usta, TBMM Genel Kurulu'nda Gezi davası hükümlüsü Can Atalay ile ilgili Anayasa Mahkemesi'nin milletvekilliğinin düşürülmesi işleminin yok hükmünde olduğuna dair hak ihlali kararının okunmasına ilişkin, "CHP’nin bugün yapmış olduğu, haftalardır gündeme taşıdıkları cuntacılığın en ala örneğidir. Bütün milletvekillerinin Anayasa’nın, İçtüzüğün, milletin vermiş olduğu iradenin sınırlarını, görevini aşarak, kötüye kullanarak kendi eylemlerini Divan’dan yapmaya çalışmışlardır. Hiçbir bağlayıcılığı yok. Hukuki camiada hükümsüz bir işlem yapmışlardır, yok hükmündedir" dedi.
TBMM Başkanvekili Gülizar Biçer Karaca, cezaevinde bulunan Gezi davası hükümlüsü Can Atalay ile ilgili Anayasa Mahkemesi'nin milletvekilliğinin düşürülmesi işleminin yok hükmünde olduğuna dair hak ihlali kararını bugün TBMM Genel Kurulu'nda okuttu. Kararın okunduğu sırada bazı AK Partili milletvekilleri, Genel Kurul'u terk ederken, bazıları "yaptığınız çok yanlış" diyerek tepki gösterdi.
AK Parti Grup Başkanvekili Leyla Şahin Usta da AK Parti Grup Başkanvekili Bahadır Yenişehirlioğlu ve AK Partili milletvekilleri ile birlikte TBMM'de düzenlediği basın toplantısında kararın Genel Kurul'da okunmasına tepki gösterdi.
Kararın okunmasını "korsan bildiri" olarak nitelendiren Leyla Şahin Usta'nın açıklamaları şöyle:
"Genel Kurul’un 77. birleşiminde Danışma Kurulu toplantısıyla Meclis Başkanvekili Sayın Sırrı Süreyya Önder’e geçmiş olsun dileklerimizi bildirecek konuşmalarımızı yapıp arkasından Meclis’in iki gün çalışmalara ara vermesi noktasında bir karar almıştık. TBMM, millet iradesinin tecelligahı, anayasal sınırlarla belirlenmiş, yasama yetkisini kullanan en yüksek organdır. Bugün Meclis Genel Kurulu’nda anayasal sınırlar ve İçtüzük açıkça ihlal edilmiştir. İçtüzüğün 55. maddesinin birinci fıkrasına göre, oturumun devamında Başkanlık makamı ve katip üyelikler boş kalamaz. Katip üye Sayın Havva Sibel Söylemez, yapılan korsan bir bildiri ve eylem üzerine Divan’ı terk etmiş ve Divan’da görevli olan Meclis Başkanvekili Gülizar Biçer Karaca hanımefendiye de Divan’ı terk ettiğini ve Divan’ın teşekkül etmediğini belirtmiştir. Buna rağmen İçtüzüğün 55. maddesine göre Sayın Gülizar Biçer, Divan’ı kapatmamıştır, ara vermemiştir, korsan bildiriyi okumaya devam etmiştir.
"Görünen o ki CHP grubu buna hazırlık yapıp gelmiştir"
İçtüzüğün 15. maddesine göre, başkanvekilleri birleşimleri TBMM Başkanı adına vekaleten yönetirler ve başkanvekillerinin hangi oturumları yöneteceğine TBMM Başkanı karar verir. Ayrıca gündemin Başkanlığın Genel Kurul’a sunuşları kısmında yer alacak gündeme dair içerikler yine TBMM Başkanı tarafından belirlenir. Meclis Başkanı tarafından gündeme alınmayan herhangi bir husus Genel Kurul’a sunulamaz. Bu konuda Meclis başkanvellerinin hiçbir takdir yetkisi de bulunmaz. Sayın Gülizar Biçer Karaca, Meclis Başkanı adına ve onun verdiği yetkiyle görev yaptığını çok iyi bilmektedir. Meclis Başkanı’nın onayı olmadan gündeme ekleme yapamayacağını çok iyi bilmektedir. Buna rağmen çok açıkça bir biçimde İçtüzüğü yine ihlal etmiştir.
Sayın Gülizar Biçer, açıkça Meclis Başkanvekilliği görevini kötüye kullanmış ve yetkisinin aşımı ile de hukuk aleminde hiçbir sonuç doğurmayan korsan bir eylem yapmıştır. Hem de bütün siyasi parti gruplarının Sayın Sırrı Süreyya Önder’e geçmiş olsun dileklerini bildirmek, arkasından da Meclis’in kapanması noktasındaki ortak iradesini hiçe sayarak en başta Sayın Önder’e Meclis Başkanvekili olarak aynı makamda olan meslektaşına bu saygısızlığı açıkça yapmıştır. Görünen o ki CHP grubu buna hazırlık yapıp gelmiştir. Meclis Genel Kurulu’nda daha önce görmediğimiz kadar bir kalabalıkla gelmişlerdi ve planlı bir şekilde bizim Divan Katip üyemizin kalkmasının ardından -tutanaklarda da sabittir, kendisinin uyarmasına rağmen ara vermemiş- aynı şekilde Divan’da görev yapan yasama uzmanlarının kendisini ikaz etmesine rağmen hiçbir ikazı dinlememiştir. Katip üyeninyerine belli bir süre boş kalan Divan Heyeti’ne kendi katip üyelerini oturtmuşlardır davet etmeden. Tamamıyla usulsüz, Meclis’in, milletin iradesine, Anayasa’ya ve İçtüzüğe aykırı bir eylem içerisine girmişlerdir.
"Haftalardır gündeme taşıdıkları cuntacılığın en ala örneği"
Biz, bugün Meclis’te ortak kararla Sayın Sırrı Süreyya Önder’e dayanışmamızı ve geçmiş olsun dileklerimizi bildirmek için bir aradaydık. Böyle bir günde böyle bir korsan eylemi yapacak kadar aciz duruma düşmüş olmalarını milletin takdirine sunuyoruz. Bunu yapacak kadar CHP’nin içindeki çekişme ve kavgalar yüzünden, yakın zamanda belirlenecek olan Meclis Başkanvekilliği görevinin ve makamın hevesine kapılarak CHP grubunun yapmış olduğu baskıya karşı Sayın Gülizar Biçer, Divan’da tarafsız oturmayı becerememiştir. Tamamıyla bir CHP grubu veya vekili gibi Divan’ı yönetmeye kalkmıştır. Bu açıdan kendisinin bütün görev ve yetkilerini ihlal ederek Meclis’in bu amir hükümlerine de aykırı geldiği için hem kınıyoruz hem de bunun sonuçlarının mutlaka olması gerektiğini belirtmek istiyorum. Artık tarafsız olarak Meclis Divan kürsüsünde oturup başkanvekilliği görevini yapamaz. Meclis’e, siyasi gruplarına olan güven sarsılmıştır.
CHP’nin bugün yapmış olduğu, haftalardır gündeme taşıdıkları cuntacılığın en ala örneğidir. Bütün milletvekillerinin Anayasa’nın, İçtüzüğün, milletin vermiş olduğu iradenin sınırlarını, görevini aşarak, kötüye kullanarak kendi eylemlerini Divan’dan yapmaya çalışmışlardır. Bundan daha ala cuntacılık örneği de olamaz. Bugün maalesef Meclis’te desteğimizi ve dayanışmamızı bildirerek Sırrı Süreyya Önder’e verdiğimiz dualarımızı, desteklerimizi gündemde tutmak isterken CHP’nin bu aymazlığını, fırsatçılığını ve saygısızlığı sizlerle paylaşmak durumunda kalıyoruz. Bu konuda Sayın Meclis Başkanı’nın yetkisini ve görevini kullanan Sayın Gülizar Biçer’e gerekli işlemi yapması için de çağrıda bulunuyoruz. Artık Meclis Başkanvekili olarak oturum yönetmesi kesinlikle mümkün değildir. Kendisine ısrarla bizim Katip üyemiz olan Sayın Havva Sibel Söylemez’in kalkmasından ve Divan’ın teşekkülünün bozulmasından sonra uyarmama ve Grup Başkanvekili olarak ‘Sayın Başkan, Divan teşekkülü bozulmuştur. Bu uygulamayı devam ettiremezsiniz, ara vermelisiniz’ dememize rağmen hiçbir uyarıyı dikkate almamış, kafasını dahi çevirip bakmamıştır. Arkasından söz istememize rağmen, okuttuğu bildiriden sonra Meclis’i hiçbir söz hakkı vermeden, kendi keyfiyetince söz haklarımıza da müsaade etmeden kapatıp gitmiştir. Bu konudan diğer siyasi parti gruplarının da haberinin olmadığını paylaşmak istiyorum. DEM Parti Grup Başkanvekili, onların da haberi olmadığını ve çok üzüldüklerini, böylesine bir günde böylesine bir tutumun sergilenmesinden çok üzgün olduklarını bana da bildirmişlerdir.
TBMM, bu ülkenin yasama görevinde en üst düzeyde olan bir yer. Eğer burayı siyasi parti gruplarının kafalarına göre, hukuka ve İçtüzüğe aykırı eylem alanına çevirme gibi çabaları varsa CHP’ye buna müsaade etmeyeceğimizi kararlılıkla bildiriyoruz. Kendi iç çekişmelerini ve kavgalarını artık gidip kendi partilerinde yapsınlar. Ne üniversitelerimizi ne öğrencilerimizi ne de Meclis Divan kürsüsünü kendi iç çıkar kavgaları için kullanmaya çalışmasınlar. Bu çok büyük bir ayıptır, saygısızlıktır. Yapılanların kabul edilemeyeceğini ve maalesef Genel Kurul’un bu tartışmayla kapatılmasından büyük üzüntü duyduğumuzu paylaşmak isterim. Hiçbir bağlayıcılığı yok. Hukuki camiada hükümsüz bir işlem yapmışlardır, yok hükmündedir. Kararın hiçbir hükmü yoktur, tamamen hukuksuzdur. Kendilerine Genel Kurul’da söylememize rağmen hiçbir dikkate almayıp okutmaya devam etmiştir."