Sanatın en kadim dallarından biri olan heykeltıraşlık, hem el emeği hem de duygusal bir yoğunluk gerektiriyor. Bu alanda yıllardır üretim yapan ve birçok özgün esere imza atan heykeltıraş Salih Demirsoy, mesleğine ve heykel sanatına dair önemli açıklamalarda bulundu. Demirsoy’a göre heykel, sadece bir taş ya da metal yığını değil; duyguların ve düşüncelerin üç boyutlu ifadesi.
“HEYKEL, GÖZLE DEĞİL RUHLA ANLAŞILIR”
Heykeltıraşlığın yalnızca fiziksel bir üretim süreci olmadığını vurgulayan Salih Demirsoy, sanatın özünde bir anlatı gücü taşıdığını belirtti:
“Bir figürü ortaya çıkarmak kadar, o figürün izleyiciyle kurduğu duygusal bağ da önemlidir. Heykel, bakıldığı anda hissedilmelidir.”
MALZEME SEÇİMİ, ANLATILMAK İSTENENE GÖRE ŞEKİLLENİR
Taş, bronz, kil ya da ahşap… Hangi malzemeyle çalışılacağı, sanatçının anlatmak istediği mesaja göre değişiyor. Demirsoy, bu süreci şöyle anlatıyor:
“Bazen bir duygu için en sert taşı seçersiniz, bazen kırılganlığı göstermek için kil daha uygundur. Malzeme, heykelin kimliğini belirler.”
ZANAAT VE SANAT BİR ARADA
Heykeltıraşlıkta teknik becerinin en az estetik bakış kadar önemli olduğunu belirten Demirsoy, genç sanatçılara şu tavsiyede bulunuyor:
“Bu sanat dalı, sabır ve ustalık gerektirir. Sadece hayal gücü yetmez; eli de eğitmek gerekir. Saatlerce bir detay için çalışmak, bu işin doğasında var.”
KAMU ALANLARINDA SANATA DAHA ÇOK YER AÇILMALI
Sanatın toplumla daha fazla buluşması gerektiğini söyleyen Demirsoy, kamusal alanlarda heykel sanatının görünürlüğünün artmasının önemini vurguladı:
“Sanatı galerilere hapsetmemeliyiz. Parklarda, meydanlarda, sokaklarda insanların sanatla temas kurabileceği alanlar yaratılmalı.”