Ekonomi yazarı Erdal Sağlam'ın haftalık ekonomi analizi:
Merkez Bankası yıl sonu için belirlediği yüzde 38’lik enflasyon hedefini değiştirmedi ama yanılma payının üst sınırı olan yüzde 42’ye inilirse bunu başarı olarak göreceğini ima etti. Merkez Bankası’nın belirlediği enflasyonda düşüş koridoruna göre ise önümüzdeki dönem ekonomide daralmanın iyice hızlanmasının gerekeceği ortaya çıktı.
Geçtiğimiz hafta başında açıklanan Temmuz ayı enflasyon rakamı, İTO enflasyon rakamının ve piyasadaki yüzde 3.5’luk beklentilerin de altında çıktı ama TÜİK'in açıkladığı rakam, bunun altında kaldı. Buna rağmen tahminlerinin üzerinde çıkan aylık enflasyon rakamı için Merkez Bankası, “Temmuz başında yapılan kamu zamları ile vergi artışlarının etkisiyle geçici olarak yüksek bir aylık rakam geldiğini” belirtti. Halbuki Ağustos ayı başında yapılan yüksek oranlı doğalgaz zammı da, Temmuz kadar olmasa da, Ağustos ayı enflasyonun da yüksek çıkmasına neden olacak. Buna rağmen Merkez Bankası bu rakamların geçici olacağını, yüzde 2, ardından yüzde 1.5’lik aylık enflasyon rakamlarına inileceğini savunuyor.
Merkez Bankası’nın yıl sonu enflasyon hedefini değiştirmemesi sürpriz oldu diyebiliriz, çünkü son aylık rakamların ardından nokta hedef olarak belirlenen yüzde 38’lik orana inilmesi artık çok zorlaştı, Yılın 3. Enflasyon Raporunu açıklayan Merkez Bankası’nın artı-eksi 4 puan, toplamda 8 puan olan hedef hata aralığını daraltması, yüzde 42 olan üst sınırı korusa bile, nokta hedefi yüzde 39 veya 40’e çıkarması bekleniyordu. Yıl sonuna yaklaşılırken bu kadar geniş hata koridorları hep daraltılırdı ama bu kez yapılmadı. Bunun, “nokta hedefi değiştirerek, enflasyonla mücadelede zaaf görüntüsü vermemek” kaygısıyla yapılmadığı tahmin ediliyor. 34-42 aralığına bakacak olursak, 34'e inmesi imkansız, mevcut koşullarda 38'e inmesi de imkansız. Bu, kredibilite açısından önemli. Ayrıca bu, Merkez Bankası'nın önemli hedeflerinin gerçekleşme imkanı olmamasına rağmen bu hedefi koruduğu izlenimi veriyor.
Enflasyon Raporu’nda Başkan Fatih Karahan’ın konuşması, sıkı para duruşu korumak için söylemi sert tutmaya devam ederken, yıl sonuna doğru başlayacak faiz indirimi için üslubu yumuşatmak istediği biçiminde yorumlandı. Faiz indirimi için somut bir şey söylemese de, “faiz inerken bile sıkı duruşun korunmaya devam edeceğini” belirterek, bu konuya da giriş yapmış oldu. Bu ayki Para Politikası Kurulu Toplantısı’nda önceki metinlerde yer alan “sıkı duruşu devam ettirmek için gerekirse ek sıkılaştırma yapılacaktır” sözünün çıkarılması ve iletişim olarak faiz indirimine hazırlıkların başlaması bekleniyor.
ŞİKAYETLER ARTACAK
Enflasyon Raporunda yer alan büyümeye ilişkin tahminler, bu yılın ikinci çeyreğinde başlayan ekonomik daralmanın, 3 ve 4 çeyreklerde de sürmesini öngörüyor. Bu yılki büyüme rakamının yüzde 3.1’e, 2025 yılı büyüme rakamının ise yüzde 1.3’e düşmesi öngörülüyor. Bu rakamlar enflasyon düşürülürken ekonomide fiili olarak küçülmenin yaşanacağını ortaya koyuyor.
Ekonomide başlayan daralma, işçi, memur gibi çalışan kesimler ile emeklilerin şikayetlerinin, bir süredir artmasına neden olmuştu. Son dönemde açıklanan tarımsal ürün fiyatlarındaki taban fiyatlar da, üretici açısından çok düşük bulunarak, önemli protestolara neden olmaya başladı.
Bu arada çıkan son sanayi üretim rakamları, kredi kartı ve toplam kredilere ilişkin veriler artık daralmanın iyice hissedilmeye başladığını gösterirken, yılın sonuna kadar bu daralmanın iyice keskinleşeceği tahmin ediliyor. İşte bu nedenle Anadolu’daki oda temsilcilerinin artık yüksek sesle şikayetlerini dile getirmeye başladıklarına şahit oluyoruz. Hükümete yakınlığı ile bilinen İstanbul Ticaret Odası yönetimi bile, özellikle KOBİ’ler açısından rahatlatıcı tedbirler alınmasını istiyor. Bu nedenle kredi artışları için bankalara getirilen aylık artış sınırlarının kaldırılmasını istiyorlar. Ancak Merkez Bankası, bu kredi sınırlamasını enflasyonla mücadele açısından önemli görüyor ve şimdiye kadar bu şikayetlere kulak tıkamayı başarabilmişti. Bundan sonra artan şikayetler üzerine bu konuda adım atılıp atılmayacağı merakla bekleniyor.
Özetle; dar gelirli çalışan ve emekli kesimin yükü epey zamandır ağırlaşmışken, bunlara önce çiftçiler daha sonra da esnaf ve KOBİ’lerin eklenmeye başladığını söyleyebiliriz. Büyük şirketler dışında tüm kesimlerin şikayetlerinin önümüzdeki dönem daha da artması kaçınılmaz görülüyor.
Halbuki ekonomik programın en azından 1-1,5 yıl daha tavizsiz sürdürülmesi gerektiği ortada. Yine gelip aynı noktada sorunun düğümlendiğini görüyoruz; acaba AKP ve Cumhurbaşkanı Erdoğan, uygulanan ekonomik programın sonuna kadar götürülmesi ve enflasyon tek haneye inene kadar programın arkasında durmaya devam edebilecek mi?
Programın yarım kalması halinde, çekilen bunca sıkıntının boşa gidecek olması unutulmamalı. Ayrıca bu programın popülist kaygılarla yarım bırakılması, yani mevcut politikalarda tekrar geri dönüş halinde, ekonominin çok ağır krizlerle karşı karşıya kalma tehlikesi bulunduğu da gözden uzak tutulmamalı.