Bu konuda uzun yıllardır çalışmalar yürüten çevre aktivisti ve su politikaları uzmanı Ceren Atalar, yaklaşan tehlikeye karşı kamuoyunu uyarıyor: “Eğer bugünden önlem almazsak, su savaşları artık sadece distopik bir senaryo olmayacak.”
KAYNAKLAR HIZLA TÜKENİYOR
Ceren Atalar, özellikle tarımda suyun verimsiz kullanılması, yanlış şehir planlamaları ve kontrolsüz sanayi tüketiminin, mevcut su rezervlerini tehdit ettiğini belirtiyor. “Barajlar dolu sanıyoruz ama yer altı suları kuruyor. Özellikle Konya Ovası, Iğdır ve Büyük Menderes Havzası ciddi risk altında. Kuraklık haritaları, su kıtlığının artık sadece Güneydoğu’ya özgü olmadığını gösteriyor” diyor.
BİREYSEL TEDBİRLER HAYATİ ÖNEMDE
Su tasarrufunun yalnızca devlet politikalarıyla değil, bireylerin bilinçli davranışlarıyla da mümkün olduğunu vurgulayan Atalar, “Diş fırçalarken musluğu kapatmak, yağmur suyu toplamak ya da çamaşır makinesini tam dolmadan çalıştırmamak gibi basit adımlar bile büyük fark yaratır” ifadelerini kullanıyor.
SUYUN HAKKINI KORUMAK GELECEĞİ KURTARMAKTIR
Ceren Atalar’a göre su yalnızca bir kaynak değil, bir yaşam hakkı. Bu nedenle su politikalarının adaletli ve sürdürülebilir olması gerektiğini vurgulayan Atalar, “Su, stratejik değil yaşamsal bir unsurdur. Sadece bugünün değil, çocuklarımızın da geleceği için ona sahip çıkmalıyız” diyor.
YERELDEN GLOBALE MÜCADELE
Türkiye’de yürüttüğü farkındalık kampanyalarıyla binlerce kişiye ulaşan Atalar, aynı zamanda uluslararası su forumlarında da Türkiye’yi temsil ediyor. Suya dair sürdürülebilir politikaların ancak bilim, çevre etiği ve halk katılımıyla mümkün olduğunu söyleyen Atalar, “Küresel krize karşı yerelden başlayarak mücadele etmeliyiz” diyerek sözlerini noktalıyor.