Biz de peşine düştük, o anlattı, biz dinledik, yaptık, yedik... Sonuç? Parmaklarımızı yedik!
ÖNCE NASIL HİSSETTİĞİNE BAKACAKSIN
Selim’e “Abi sen nasıl bu kadar güzel makarna yapıyorsun?” dedim. Gülümsedi, “Önce ruh haline bakacaksın. Çünkü makarna senin aynan” dedi. O gün biraz yorgundum ama içimde bir huzur vardı. “Tam kıvamında bir tabak çıkar o zaman” dedi, ve başladı bize püf noktaları anlatmaya.
MALZEME DEĞİL, ANI KOYMAK LAZIM
Evde ne varsa olur diyor Selim. Ama onun tarzı başka. Mesela kuru domates kullanacaksan, tatilde yediğin o efsane domatesleri düşün. Sarımsak kavururken annenin mutfağını hayal et. İşte o zaman o yemek sıradan bir makarna olmaktan çıkıyor.
Tarif mi? Hemen yazıyorum, ama ölçüler esnek; çünkü mesele oran değil, ocağın başındaki halin.
-
250 gram tagliatelle (ya da dolapta ne varsa)
-
3 diş sarımsak (bol sevenler arttırabilir)
-
5-6 kuru domates
-
Biraz zeytinyağı
-
Azıcık krema
-
Fesleğen (taze varsa tadından yenmez)
-
Tuz, karabiber
-
Üzeri için parmesan (varsa ne âlâ)
YAVAŞ YAVAŞ, ACELE YOK
Her şey yavaş yavaş oluyor. Sarımsaklar zeytinyağında tatlı tatlı dönerken, sen de mutfağı kokluyorsun. Kuru domatesler geliyor, biraz çeviriyorsun. Krema ekleniyor, makarna haşlanıp tencereye geçiyor. Fesleğen ve baharatlarla aşk başlıyor.
Ve sonra… Selim tabaklara koyarken şöyle dedi: “Bu bir tarif değil, bir tabak huzur.”
“KARNIN DOYAR, RUHUN ŞENLENİR”
Makarna bitti, tabaklar sıyrıldı. Ama Selim’in şu cümlesi aklımda kaldı:
“Tarifin yazanı çok ama yapanın niyeti fark yaratır. Sevgiyle yapılmayan hiçbir yemek güzel olmaz.”