CHP Kadın Kolları Genel Başkanı Asu Kaya, tüm siyasi partilerin kadın kollarını toplantı yapmaya çağırdı. Teknolojik olanaklar açısında gelişmiş bir dönemde olduğumuza dikkat çeken Kaya, “Teröristlerin ayakkabı numarasına kadar bildiğimiz bir iktidar döneminde, biz nasıl oluyor da çocuklarımızı koruyamıyoruz? Biz nasıl oluyor da o minicik bedeni, 120 haneli bir köyde ancak 19 günün sonunda bulabildik? CHP Kadın Kolları Genel Başkanı ve bir kadın olarak TBMM’deki tüm siyasi partilerin kadın kollarına, kadın çalışma gruplarına buradan bir çağrıda bulunuyorum: TBMM 1 Ekim tarihiyle açılacak. İşte tüm bunları konuşmak, tartışmak, siyaset üstü nasıl çözüm bulabiliriz konuşmak adına Meclis çatısı altında bir araya gelmeye davet ediyorum. Umuyorum ki bu çağrıma kadın olma içgüdüsüyle, anne olma içgüdüsüyle tüm siyasi saiklerden arınarak hep birlikte olabileceğiz” dedi.

 Asu Kaya, TBMM’de gazetecilerle biraraya geldi, sorunları yanıtladı. Kaya, okullardaki sorunlarla ilişkin şunları söyledi:

“Okullarımız açıldı. Okullardaki en büyük problem şu anda hijyen. Aslında bu çok öncesinden beri süregelen bir problem. Bunu, güvencesiz çalışma yöntemiyle, çoğu zaman hizmet alımıyla bu zamana kadar getirmeye çalıştılar. Fakat bu yıl kendilerine uygulamadıkları tasarruf tedbirlerini maalesef eğitim alanında, çocuklarımıza uygulamaya kalktılar. Ve okullarda hizmetli problemi var. Bunun nihayetinde de hijyen problemi var. Okullar açıldığından beri gerek velilerden, okullardaki salgın haberleriyle velilerden aldığımız tepkiler, geri dönüşler, bilgiler bilhassa kız çocuklarında idrar yolu problemleri, salgın hastalıklar bunların hepsinin sebebi okulların kendi kaderiyle Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) tarafından kendi kaderiyle baş başa terk edilmiş olduğunu görüyoruz.

"BİZİM BELEDİYEMİZİN OLMADIĞI YERLERDEKİ ÇOCUKLAR NE YAPACAK”

CHP’li belediyelerin olduğu yerlerde, başta Ankara Büyükşehir Belediye Başkanımız Mansur Yavaş, okullardan talep toplamaya başladı. ‘Nerede, hangi okulda bir eksiklik varsa biz orada olacağız. Yeter ki siz bize eksiklerinizi bildirin’ dedi. Ve yine Sayın Genel Başkanımız önce bu talimatı verdi. Sayın Özgür Özel dedi ki ‘Nerede, hangi okulumuzda ihtiyaç varsa CHP’li belediyelerin olduğu her yerde bizler çocuklarımızın sorumluluğunu, okulların sorumluluğunu üstümüze vazife ediniyoruz’ dedi. Evet, bizim belediye olarak olduğumuz yerler var ama olmadığımız yerler de var. Oradaki çocuklar ne yapacak? Mesela kentim Osmaniye'de, sadece bir ilçemizde belediyemiz var. Ankara'nın yanı başındaki ilçelerde, hijyen problemlerinin had safhada olduğunu duyuyoruz. Sadece hijyen problemi değil.

"KANTİNLERDE VERESİYE DEFTERLERİNİN OLDUĞUNU DUYUYORUZ”

Artık okullarda veresiye defterlerinin olduğunu duyuyoruz. Önceden sadece mahalle bakkallarında veresiye defterleri olurdu. Şimdi artık okullarda çocukların bir suyu dahi, bir çikolatayı dahi veresiye defterlerine yazdırdığını duyuyoruz. Bunu neyle izah edeceksiniz? MEB, tamamıyla kendi sorumluluk alanından çekilmiş vaziyette. Milli Eğitim çökmüş durumda. Çocuğunun temel beslenmesini sağlayamamış durumda. Biz en başından beri çocukların, yani nesillerimizin, geleceğimizin en azından bir öğün dengeli beslenmenin devlet tarafından, kamu tarafından, MEB tarafından sağlanmasının şart olduğunu söylüyoruz. Her şeyi vadettikleri gibi, bunu da vadettiler. Sonrasında dediler ki ‘Fiziksel imkanlarımız yeterli değil. Sadece ana sınıflarına vereceğiz.’ Sonra bir baktık, o da yok. Peki o zaman ne yapacaksınız? Çocuklar artık bir çikolatayı veresiye defterine yazdırır hale gelmiş. Bu Ankara'da, Türkiye'nin başkentinde var. Yani bırakın Anadolu'nun, Trakya'nın kırsalını.

"MEB’İ GÖREVE DAVET EDİYORUM. ÇOCUKLARIN DENGELİ BESLENMESİNİ SAĞLAMAK DURUMUNDASINIZ”

Anadolu'nun, Trakya'nın kırsalından haberiniz var mı sizin? Taşımalı eğitim mesela. 50 kilometreden 30 kilometreye düşürüldü. Bu da ayrı bir sorun. Mesela benim kentimde, kız çocuklarının geçtiğimiz yıl taşımalı eğitime, ‘İllaki yurtta kalacaksınız’ diyerek alınmaması söz konusuydu. Bunu ben dile getirdim. Ne yapacaksınız? MEB’i buradan göreve davet ediyorum ben. Çocukların dengeli beslenmesini sağlamak durumundasınız. Diğer taraftan kalabalık sınıflar mevzusu. Size kalırsa kalabalık sınıflar yok, her şey çok güzel. Cumhurbaşkanına teşekkür ediyorsunuz. Ama bu milletin gerçekliği öyle değil. Kalabalık sınıflarda çocuklar öğrenim görmeye çalışıyorlar. Çocuklar okula aç gidiyor. Beş çocuktan dördü et yemiyor. Sekiz çocuktan altısı günlük proteine ulaşamıyor. Süt içemiyor, peynir yiyemiyor, yoğurt yiyemiyor. Bunu nereye koyacaksınız? Tüm bunlara acilen MEB’den çözüm bekliyoruz.

"CHP’NİN 81 İLDEKİ KADIN KOLLARI OKULLARI TAKİP EDECEK”

Tarikatlarla sözleşmeler, anlaşmalar, iş birlikleri yapıyorsunuz. Ama çocukların temel ihtiyaçlarını gözden kaçırıyorsunuz, görmek istemiyorsunuz. Biz CHP Kadın Kolları olarak, anneler olarak çocukları bu okullarda eğitim gören kadınlar, CHP’nin 81 ilindeki kadınlar artık okulları takip edecekler. Okullardaki çocuklarımızı takip edeceğiz. Ve bunların hepsini Türkiye'nin gerçek gündemine taşımaya devam edeceğiz.”

"SİZ, 3 LİRANIN NESİNİ DESTEK DİYE AÇIKLIYORSUNUZ. BUNU AÇIKLAMAYA İNSAN UTANIR”

CHP’li Kaya, “Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının eğitim yardımı açıklandı. İlkokul çocuklarına üç lira, ortaokulda kız erkek öğrenci ayrımı yapmışlar; erkeklere günlük dört lira, kızlara da beş lira günlük destek veriyorlar. Bakanlığın bu desteğini nasıl değerlendiriyorsunuz” sorusunu şöyle yanıtladı:

“O üç liralık destekle çocuğumuz bir su, bir çikolata dahi alamıyor. Bunun nesini siz destek derseniz? Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı önce kız çocuklarımızın hayatını korusun. Önce sokaktaki çocuklarımızın can güvenliğini korusun. Ondan sonra üç TL yardıma baksın. Bunu açıklamaya insan utanır. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının zaten bu ilk de değil. Kadının, çocuğun hayatını koruyamazken ancak gerçeklikle bağdaşmayan üç liralık yardım, gençlere yine kredi desteği açıklıyorsunuz. Tek yaptıkları şey gerçeklikten uzak yardımlar, destekler açıklamak. Gençleri krediye, borçlanmaya sevk etmek evlenmek için. 150 bin TL ile mesela -bir de o tarafından bakalım- nasıl evlenecek günümüz gençleri? Siz onlara istihdam alanı yaratamıyorsunuz ki onlara kalkıyorsunuz bir de ‘Bankaya borçlanın, evlenin’ diyorsunuz. Her yaptıkları gerçeklikten uzak olduğu gibi bu da gerçeklikten uzak.”

"BU İKTİDAR ÇOCUKLARDANSA TARİKATLARI TERCİH EDİYOR”

 “Bütçe döneminde en yüksek bütçe MEB’e verilir. Sizce MEB’in okullarda bir öğün ücretsiz yemek verecek ve temizlik görevlisi istihdam edecek bütçesi mi yok” sorusu üzerine Kaya, şunları söyledi:

“İktidarın tek önceliği, alanda sıkça duyuyoruz bunu, ‘Diyanet'e ayırdığı bütçeyi neden MEB’e ayırmıyor’ diyorlar. Biz de soruyoruz: Neden Diyanet’e, tarikatlara, ÇEDES’lerle tarikatlara aktardıklarınızı neden MEB’e aktarmıyorsunuz? Çocuklarımıza bir öğün ücretsiz yemek vermek, neyinize çok geliyor sizin? Bu aslında bir tercihtir. Bu iktidar çocuklardansa tarikatları tercih ediyor. Tek önceliği kendi siyasal iktidarını sağlamlaştırmak. Başka hiçbir önceliği yok. Hiçbir şekilde çocuklarımızı, nesillerimizi düşünmek gibi bir gerçekliği yok. Buradan çağrıda bulunuyorum onlara: Türkiye'nin geleceğini düşünüyorsanız, gerçekten söylediğiniz gibi milli bekamızı düşünüyorsanız eğer bütçenin kahir ekseriyetinin -ki takibinde olacağız bunun- MEB’e ayırırsınız. Türkiye'nin geleceği, bekası bu çocuklara bağlıdır. Ama siz bunu bile isteye tercih etmiyorsunuz.

"AKP İKTİDARI, YOKSULLUĞU TAMAMIYLA KADININ ÜSTÜNE YÜKLEMİŞ DURUMDA”

AKP iktidarı, yoksulluğu tamamıyla kadının üstüne yüklemiş durumda. Kadın her şeyi düşünmek zorunda. Okul aç giden çocuğunu düşünmek zorunda. Çünkü okula çocuğu gönderen, onun beslenme çantasını hazırlamak zorunda olan kadın ve çaresizliği yaşayan da kadın. İşte tüm bu çaresizliklerin neticesinde, İçişleri Bakanlığının açıkladığı bir rakam vardı. Kadın cinayetlerinin arkasında yatan yüzde 40’a varan bir oran açıkladı, ‘Sebebi geçimsizlik’ dedi. Okul beslenme çantasını düşününüz ki sadece bir dilim ekmek koyuyor, bazen bir dilim peynir koyabiliyor. Ki dün Pursaklar'da pazardaki yurttaş dedi ki ‘Bir kilo peynir dedi, 300-500 TL. Bir gün yiyebiliyorsak, bir dilim peyniri, belki bir hafta yiyemiyoruz.’ İşte bütün bu yoksulluk, yoksunluk, çaresizliğin hepsi kadının üstünde. Buradan hareketle siz nasıl diyebilirsiniz ki ‘Her şey çok mükellef. Her şey çok güzel.’ Milli Eğitim Bakanı, Cumhurbaşkanı'na teşekkür ediyor. Neye teşekkür ediyorsunuz? Çocuklar yatağa aç girdiği için mi? Çocuklar okula aç gittiği ve aç geldiği için mi? Bir diğerinin çantasına çocukların gözü düştüğü için mi? Siz daha okulların hijyen problemini çözebilmiş değilsiniz. Onu çözmek üzere attığınız o adımlar da yine başka bir acayip bir durum. Güvencesiz çalışma yöntemiyle taşeron firmaların üzerinden belirli, sınırlı günlerde hizmet alımıyla onu dahi ucuza getirme peşindesiniz siz. Sizin iktidarınız tasarruf tedbirlerini kendine uygulamayan ama çocukların üzerinde uygulayan, eğitim üzerinde uygulamaya çalışan bir anlayışla karşı karşıyayız. Ve bunu kabul etmiyoruz. Kadınlar bunu kabul etmeyecek. Biz çocuklarımıza okullarda bir öğün ücretsiz yemek istiyoruz. Bu, iktidarın görevidir, sorumluluğudur. Seçimler öncesinde de bir numaralı taahhüdüdür. Bir an evvel bu iktidarı bu taahhüdünü yerine getirmeye davet ediyoruz.”

"BİR GÜNDE DÖRT KADININ ÖLDÜRÜLDÜĞÜNÜ GÖRDÜK. BAKANLIK SADECE STANDART TWEET ATTI”

Kaya, 8 yaşında Diyarbakır'da katledilen Narin Güran için ise şu değerlendirmeyi yaptı:

“Kadın cinayetleri adeta bir katliama dönüştü. Bu iktidar bir kalemde hukuksuzca bir gecede, tek bir imzayla bu sözleşmeden ayrıldı. Halbuki TBMM’de tam mutabakatla, oy birliğiyle geçmişti bu sözleşme. O sözleşmenin imzalandığı yıl 101 kadın cinayeti vardı. Ama bugün sayamıyoruz bile o kaybettiğimiz canları. Hunharca, canice katledilen o kadınlar sayılardan da ibaret değil. Bunların hepsini düşündüğünüzde ve geldiğimiz bu noktada, kadınların canını koruyamayan bir iktidar, kadınlar her gün katledilirken bir değil, iki değil, üç değil, bir günde dört kadının canice katledildiğini biz gördük. Hatta birini, biz kadınlar omzumuzda taşıdık ve biz gömdük, toprağa verdik. Baktığınızda iktidarın sadece bakanlığının standart tweetlerini attığını görüyoruz. Hayır. Artık bu konu siyaset üstü bir konudur. Mutlaka üzerinde ortaklaşılması gereken bir konudur. Kadın cinayetleri, çocuk cinayetleri... Çocuklarımızı koruyamıyoruz.

"O MİNİCİK BEDENİ 120 HANELİ BİR KÖYDE ANCAK 19 GÜNÜN SONUNDA BULABİLDİK”

Bu kadar teknik anlamda üst düzeyde olduğumuz bir zamanda, teröristlerin ayakkabı numarasına kadar bildiğimiz bir zamanda, bir iktidar döneminde biz nasıl oluyor da çocuklarımızı koruyamıyoruz? Biz nasıl oluyor da o minicik bedeni, 120 haneli bir köyde ancak 19 günün sonunda bulabildik? Nasıl oluyor da bir ayı geçti halen bu soruşturma magazinselleştirilmeye çalışılıyor? Bir şekliyle farklı medya sitelerine birtakım resmi evraklar sızdırılmak suretiyle veya birtakım programlarda magazinel bir şekilde tartıştırılmaya başlanarak bu konunun adeta gündemden silikleştirilerek düşürülmeye çalışıldığını görüyoruz. Ama bu küçük kızımız ve Sıla bebeğimiz özelinde, tüm çocuklarımız için mücadele etmemiz gerekiyor. Buna bir kadın gözüyle bakmamız gerekiyor. Sadece siyasi partilerin siyasi saikleriyle bakamayız artık.

Ben buradan bir çağrıda bulunmak istiyorum, CHP Kadın Kolları Genel Başkanı ve bir kadın olarak, bir kadın milletvekili olarak TBMM’deki tüm siyasi partilerin kadın kollarına, kadın çalışma gruplarına buradan bir çağrıda bulunuyorum: TBMM, 1 Ekim tarihiyle açılacak. İşte tüm bunları konuşmak, tartışmak, siyaset üstü nasıl çözüm bulabiliriz konuşmak adına Meclis çatısı altında bir araya gelmeye davet ediyorum sizlerin aracılığıyla. Umuyorum ki bu çağrıma kadın olma içgüdüsüyle, anne olma içgüdüsüyle tüm siyasi saiklerden arınarak hep birlikte olabileceğiz.''

Kaynak: anka