Türkiye Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, 4 kişilik bir ailenin açlık sınırının 20 bin, yoksulluk sınırının ise 70 bin lirayı geçtiğini vurgulayarak "2025 yılı asgari ücreti için bugün hükümet yetkilileri tarafından dillendirilmeye başlayan yüzde 25'ler oranındaki bir artışı da kabul etmek söz konusu değil. TÜİK’in baskılanmış resmi enflasyon rakamlarının bile yüzde 50’lere dayandığı bir ülkede, asgari ücreti yüzde 25 oranında arttıracağım demek, en hafif deyimiyle insafsızlıktır” dedi.
DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, asgari ücrete yapılacak artışla ilgili ANKA Haber Ajansı'na açıklama yaptı. Hükümetin izlediği politikalar nedeniyle Türkiye'nin bir asgari ücret ülkesi haline geldiğini belirterek, bugün ülkede çalışanların yarısından fazlasının asgari ücret ve civarında bir ücretle hayatını sürdürdüğüne dikkat çekti. Çerkezoğlu, şunları söyledi:
"TÜRKİYE'DE BÜTÜN ÜCRETLER TOPLU PAZARLIKLA BELİRLENMELİDİR"
"DİSK olarak altını çizdiğimiz konu, Türkiye'nin bir asgari ücret ülkesi olmaktan kurtarılmasıdır. Türkiye’nin asgari ücretten kurtulmasının yolunun sendikalaşmadır, toplu sözleşmedir, toplu pazarlıktır. Yani ücretlerin Asgari Ücret Tespit Komisyonu masasında, hükümet ve işverenler tarafından belirlendiği bu düzen mutlaka değişmelidir. Türkiye’de bütün ücretler toplu pazarlıkla belirlenmelidir. Bir ülkede toplu iş sözleşmesi kapsamı ne kadar darsa, o ülkede asgari ücretle çalışanların oranı o kadar yükselir. O nedenle biz Türkiye’nin asgari ücret ülkesi olmaktan kurtarılması için sendikalaşmanın ve sendikal hakların kullanımının önündeki engellerin kaldırılması ve acilen de yasalarımızda, mevzuatımızda var olan teşmil benzeri mekanizmaların gündeme getirilerek, toplu iş sözleşmesi kapsamının genişletilmesi ve Türkiye’nin asgari ücrete mahkumiyetten kurtarılması gerektiğini söylüyoruz.
"ASGARİ ÜCRET VE BÜTÜN ÜCRETLER; BÜYÜMEDEN, MİLLİ GELİR ARTIŞINDAN MUTLAKA PAYINI ALMALIDIR"
Asgari ücrete baktığımızda ise yıllar içerisinde gerileyen, alım gücü olağanüstü derecede düşen bir ortalama ücret haline gelmiş olan asgari ücret var. Bugün Türkiye’de açlık sınırı ve yoksulluk sınırı rakamları ortada. Açlık sınırı 20 bin lirayı çoktan geçti. 4 kişilik bir ailenin sadece mutfak masrafı harcaması 20 bin lirayı çoktan geçti. Yoksulluk sınırı 70 bin lirayı geçti. Türkiye’de asgari ücret 17 bin 2 lira. Bu açıdan bakıldığında asgari ücretin mutlaka bir geçim ücreti olması, işçinin ailesiyle birlikte geçinebileceği bir geçim ücreti olarak belirlenmesi şarttır. Bütün uluslararası sözleşmelere aykırı bir biçimde, Türkiye’de hala asgari ücret tek bir işçi üzerinden belirlenmektedir. Oysa herkesin geçindirmekle yükümlü bir ailesi, çocukları var. Asgari ücretin gerçek enflasyon karşısındaki kaybının giderilmesi ve alım gücünün korunması şart. Aynı zamanda asgari ücret ve bütün ücretler; büyümeden, milli gelir artışından mutlaka payını almalıdır. Asgari ücretin dolar ve altın fiyatları karşısındaki kaybı giderilmelidir."
"ASIL MESELEMİZ, TÜRKİYE'NİN BİR ASGARİ ÜCRET ÜLKESİ OLMAKTAN KURTARILMASIDIR"
DİSK’in iki yıldır asgari ücret ile ilgili ayrıntılı raporlar açıkladığını belirten Çerkezoğlu, "Son iki yıldır asgari ücretle ilgili bir rakam önermiyoruz. Çünkü Türkiye o kadar yüksek enflasyonlu bir sürece girdi ki bugün söylediğiniz bir rakamın üç gün sonra bir anlamı kalmıyor. Dolayısıyla biz artık asgari ücrette rakamların peşinde koşmak istemiyoruz. Asıl meselemiz, Türkiye’nin bir asgari ücret ülkesi olmaktan kurtarılmasıdır diyoruz. Deyim yerindeyse asgari ücreti konu olmaktan çıkarmak gerekli diyoruz. Asgari ücret meselesini Türkiye’nin gündeminden çıkarmak lazım" ifadelerini kullandı.
Çerkezoğlu, şöyle devam etti:
"YETKİLİLER TARAFINDAN DİLLENDİRİLMEYE BAŞLAYAN YÜZDE 25'LER ORANINDAKİ ARTIŞI KABUL ETMEK SÖZ KONUSU DEĞİL"
"2025 yılı asgari ücreti için bugün hükümet yetkilileri tarafından dillendirilmeye başlayan yüzde 25'ler oranındaki bir artışı da kabul etmek söz konusu değil. TÜİK’in baskılanmış resmi enflasyon rakamlarının bile yüzde 50’lere dayandığı bir ülkede, asgari ücreti yüzde 25 oranında arttıracağım demek, en hafif deyimiyle insafsızlıktır. Milyonları açlığa ve yoksulluğa mahkum etmek demektir. Bu asla kabul edilemez. Hükümetin yıl sonu enflasyon hedefi yüzde 41,5, o hedefin tutmayacağı şimdiden belli oldu. TÜİK'in baskılanmış, gerçeği yansıtmayan rakamlarıyla bile yüzde 50'ler civarında olacağı görülen enflasyon karşısında asgari ücretin yüzde 25'ler oranında artırılması, yaşanan bu yoksulluğu ve gelir dağılımı adaletsizliğini daha da büyütecektir. Türkiye’de temel mesele ürettiğimiz değerin paylaşımındadır.
"HEPİMİZİN ÇALIŞARAK ÜRETTİĞİ TOPLAM DEĞER BU ÜLKENİN 85 MİLYON İNSANI, İNSANCA YAŞATMAYA YETER DE ARTAR BİLE"
DİSK olarak iş yerlerinden başlayarak alanlarda, meydanlarda mücadele vermeye devam edeceğiz. Hepimiz çalışıyoruz, hepimiz üretiyoruz. Hepimizin çalışarak ürettiği toplam değer bu ülkenin 85 milyon insanın, insanca yaşatmaya yeter de artar bile. Yeter ki tercihler değişsin. DİSK olarak iki yıla aşkın yakın süre yürüttüğümüz gelirde adalet, vergide adalet, ülkede adalet mücadelesinin asgari ücret gündemiyle de beraber daha da yükseltilerek sürdürüleceğini ve bu anlamda DİSK olarak bu süreçte milyonlarca işçinin, emekçinin, emeklinin, işsizlerin, kadınların, gençlerin ve çocuklarımızın insanca yaşayacağı bir ülke için mücadeleyi büyütme kararlılığımızı bir kez daha ifade ediyoruz."