Bebeklerin tedavi süreçleri ve ölümlerinden çıkar sağladıkları ileri sürülen 22'si tutuklu 47 sanığın yer aldığı "yenidoğan çetesi" iddianamesinde 'etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanmak isteyen" iki hemşirenin itirafları da dikkat çekti. Hasan Basri Gök (24) isimli hemşire ifadesinde, çete lideri Fırat Sarı ile Reyap Hastanesi'nde çalıştığı sırada tanıştığını belirterek, "İstanbul genelinde 12 farklı yoğun bakım işletmeciliği yapıyordu. Ben de işletmelerinde çalışan hemşirelerden biriydim. Kendisiyle yaklaşık olarak 3-4 yıl kadar beraber çalıştık. Kendisiyle işletmeciliğini yaptığı hastaneleri geziyorduk. Bana kendisinin şoförü olmamı teklif etmişti. Ben de bu teklifini kabul ettim. Hemşire olmama rağmen kendisi bana hemşire maaşı ödediği için yanında soför olarak çalışıyordum. Geceleyin hastanlerde eksik olması ya da yardıma ihtiyaç olması durumunda da yardıma gidiyordum. Beraber çalıştığımız dönemde çoğu zaman kendisi ile beraberdim" dedi.

"GMZ ŞİRKETİ ÜZERİNDEN NAYLON FATURA KESİYORDU"

Fırat Sarı'nın vergi de kaçırdığını ifad eden Hasan Basri Gök, "Fırat Sarı, hemşire Deniz KORKMAZ adına GMZ isimli bir şirket kurdu ve naylon fatura kesmektedir. Kendisi bana GMZ üzerine fatura kestiğini, sonradan bu faturaları ödeyeceğini söylemişti. Doktorluğunu da doğru düzgün yapmıyordu. Hastaneler ile yeteri kadar ilgilenmiyordu" ifadesini kullandı.

Hemşire Gök, iddianameye göre, liderliğini Fırat Sarı'nın yaptığı "yenidoğan çetesi"nin sevk ve idaresinde görev yapan 112 ambulans şoförü Gıyasettin Mert Özdemir'le ilgili de şu bilgileri verdi:

"EPİKRİZ RAPORLARIN NEREDEYSE TAMAMI DA USULSÜZ OLARAK DÜZENLENİYORDU"

"Gıyasettin Mert Özdemir isimli şahıs İstanbul genelinde irtibatlı olduğu hastanelerde yoğun bakım ihtiyacı olan yeni doğan bebeklerin takibini ve transferini yapıyordu. Süreci özetlemem gerekirse herhangi bir x hastanesinde doğan yeni doğan bebek, hastane şartları haiz olmamasından ötürü Gıyasettin Mert Özdemir isimli şahıs tarafından hastane ile bağlantı kuruluyor ve Gıyasettin Mert Özdemir isimli şahsın irtibatlı olduğu yoğun bakım ünitesi müsait bir hastaneye intikal ediyordu. Kendisi sürekli hastane hastane gezdiğinden kadın doğum ve

çocuk doktorları ile bağlantılı ve yakındı. Fırat Sarı isimli şahıs Gıyasettin Mert Özdemir isimli şahıstan tanıdığı ve irtibatlı olduğu hastanelerden kendi kontrolünde olan hastanelerin yeni doğan yoğun bakım ünitelerine sağlıksız yeni doğan bebek bulmasını istiyordu. Yaklaşık 350 yatak kapasitesine sahip olan Fırat Sarı isimli şahsın işletmeciliğini yaptığı yoğun bakımlar çoğunlukla fuldü. Fırat Sarı isimli şahıs bu bebekler için SGK’ya faturalandırma yapıyordu. Bunun için de epikriz raporları gerekiryordu. Bu raporların neredeyse tamamı da usulsüz olarak düzenleniyordu. Kendisi bir format oluşturmuş ve bu oluşturduğu formatı işletmeciliğini yaptığı hastanelerde yoğun bakım ünitelerinden sorumlu hemşirelere veriyor ve matbu olan format üzerinde düzenleme yapılarak epikriz raporu yazılmasını istiyordu.

"SGK’YA FATURA EDİLEBİLECEK NE VARSA FATURA EDİYOR VE DEVLETTEN FAZLA PARA ALINIYORDU"

SGK’ya fatura edilebilecek ne varsa fatura ediyor ve devletten fazla para alınıyordu. Örnek vermem gerekirse yoğun bakımda tedavi gören bir yeni doğanın bir adet ilaç alması gerekiyorsa beş ilaç kullanılmış gibi gösteriyor ve bunu fatura ediyorlardı. Bu durum sürekli bire beş olarak değil, farklılık da gösteriyordu."

Hasan Basri Gök, sanıklardan Murat Mantuş ve Sümeyye Nur Arslan'la ilgili de ifadesinde şu iddialara yer verdi:

"BEBEKLERE AİT AKCİĞER GRAFİLERİ ÜZERİNDE OYNAMA YAPARAK SGK’YA DAHA FAZLA MALİYET GÖSTERDİLER..."

"Murat Mantuş TRG Hospitalist’in hastane müdürü olarak çalışır. SGK’dan TRG Hospitalisti denetlemeye görevliler geldiğinde onun talimatı ile hastanede çalışanlar hastalara ait evrakları usulsüz bir şekilde doldurdular. Örneğin, yenidoğan ünitesinde tedavi gören bebeklere ait akciğer grafileri üzerinde oynama yaparak SGK’ya daha fazla maliyet göstererek para alabilmek adına entübe grafilerini normal hastaların grafileri olarak eklediler. Bunun talimatını çalışanlara Murat Mantuş ve Fırat Sarı isimli şahıslar verdi. Denetimler yüzünden Murat Mantuş‘un Fırat Sarı’ya senet imzalattığını da biliyorum. 

Sorumlu hemşire Sümeyye Nur Arslan, Fırat Sarı'nın sağ koludur. Kesilen faturaların tamamını o keser. Medisense hesabı hariç bütün banka hesaplarına erişimi vardır. Şirket grubunun tüm banka hesaplarını kontrol eder. SGK’nın yapmış olduğu denetimlerde tüm usulsüzlüklerin örtülmesi için ekip kurdu ve usulsüzlükleri usulsüzlük ile kapatmaya çalıştı. Usulsüz epikriz raporu oluşturulmasından hasta takibine kadar tüm işlemlerden bilgisi vardır."

HASTANE SAHİPLERİYLE İLGİLİ DE İDDİALARDA BULUNDU

İtirafçı Gök, çete soruşturmasında ismi geçenlerden Birinci İnternational Hastanesi'nin sahibi Ali Aksu için "Kendisi SGK’ya yapılan bütün usulsüzlüklerden haberdardır. Onun talimatları ile usulsüzlükler yapılmıştır" derken, Avcılar Hospital Hastanesi'nin sahibi Fetin Rüştü Yıldız için de  "Kendisi SGK’ya yapılan bütün usulsüzlüklerden haberdardır. Onun talimatları ile usulsüzlükler yapılmıştır" ifadesini kullandı. Özel Güney Hastanesi'nin de ''yenidoğan yoğun bakımının bir bebek ölümü nedeniyle kapatıldığını'' anlattı.

Çete lideri Fırat Sarı için "Kendisi patronum olduğu için maaşımı yatırıyordu. Bazen de maaşını ödeyeceği çalışanların parasını benim banka hesabıma atıyordu. Ben de çekerek çalışanlara veriyordum. Bunun dışında herhangi bir para alışverişi ya da ticari bir faaliyetim olmamıştır" diyen Hasan Basri Gök, telefon konuşmaları çözümleriyle ilgili verdiği ek ifadelerde de şunları anlattı:

Kaynak: anka