Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer, görevinden alınarak tutuklanmıştı. Silivri Marmara Cezaevi'nde halen tutuklu bulunan Özer'in yerine ise kayyum atanmıştı. Özer, avukatları eşliğinde Anka Haber Ajansı'na açıklamalarda bulundu.
Tutuklanmasına ilişkin olarak itirazına ret gerekçesiyle ilgili konuşan Özer, ""Eğer gizli tanık beyanı ifademden önce dosyaya girmişse niçin emniyet savcılık ve sorgu hakimliğinde gizli tanık beyanı tarafıma sorulmadı? Eğer sonra ise gizli tanık bugüne kadar neden bekledi" diye soran Özer, "Gizli tanık ile sonuca ulaşma çabası Ergenekon, Balyoz ve benzeri davalardaki FETÖ taktikleridir. Açıkça görülüyor ki önce suçlu ilan ediyor sonra da yalancı delil üretiyorlar, dosya boş olunca FETÖ taktiklerini devreye sokuyorlar, bir iftira attırıp sonra 'git kendini akla' mantığını işletiyorlar... Bir algı operasyonu ve itibar cellatlığı ile karşı karşıyayız" ifadelerini kullandı.
GİZLİ TANIK GEREKÇESİYLE RET KARARI VERİLDİ
Tutuklu bulunan Özer, tutukluluk haline yönelik itirazına 'gizli tanık' gerekçesiyle ret kararı verilmişti. Konuyla ilgili CHP'liler de Esenyurt'ta 'Demokrasi Nöbeti' tutmaya devam ediyor.
Silivri Marmara Cezaevi'nden avukatları ile açıklama yapan Özer, şunları kaydetti:
"Eğer gizli tanık beyanı ifademden önce dosyaya girmişse niçin emniyet savcılık ve sorgu hakimliğinde gizli tanık beyanı tarafıma sorulmadı? Eğer sonra ise gizli tanık bugüne kadar neden bekledi?" diye sordu ve "Gizli tanık ile sonuca ulaşma çabası Ergenekon, Balyoz ve benzeri davalardaki FETÖ taktikleridir. Açıkça görülüyor ki önce suçlu ilan ediyor sonra da yalancı delil üretiyorlar, dosya boş olunca FETÖ taktiklerini devreye sokuyorlar, bir iftira attırıp sonra git kendini akla mantığını işletiyorlar... Bir algı operasyonu ve itibar cellatlığı ile karşı karşıyayız"
Ahmet Özer'in açıklamalarının devamında şu şekilde konuştu:
"JET HIZIYLA CEZAEVİNE KONULDUM"
"Cumhuriyetin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ü her zaman olduğu gibi, saygı ve minnetle anardık, tıpkı tutuklanmadan bir gün önce 29 Ekim’i görkemli bir biçimde meydanlarda kutladığımız gibi. Orada onbinlerin olduğu kalabalığa şöyle seslenmiştim; 'Mustafa Kemal’in dediği gibi, Cumhuriyet bilhassa kimsesizlerin kimsesidir. Biz de yerel yöneticiler olarak kimsesizlerin kimsesi olmaya geldik ve hatta adlarımız farklı olsa da soyadlarımız Türkiye.’ diyerek, birlik beraberlik ve kardeşlik mesajı vermiştim. Ertesi gün siyasi operasyon olduğu açık bir kumpasla gözaltına alınarak jet hızıyla tutuklandım ve hukuku kullanarak seçimde alamadıkları Türkiye’nin en büyük ilçesine el koydular. Eğer bu olmasaydı yürüyüşümüz, hizmetlerimiz devam edecekti. Görevimiz Atatürk’ün kurduğu Cumhuriyeti demokratikleştirmektir, asıl yurtseverlik budur. Yoksa ele geçirdiği yargıyı kullanarak iktidarı otokratik biçimde kullanmak değil. Bir şafak operasyonu ile hukuka aykırı bir biçimde gözaltına alındım ve aynı gün jet hızıyla tutuklanarak cezaevine konuldum.
"GİZLİ TANIK DİYE BİR ŞEY İCAT ETMİŞLER"
"Esenyurt Belediyesi’ne kayyum atamak için önce beni suçlu ilan etmeleri gerekiyordu sonra kendilerine göre delil üretmeye başladılar. Nitekim tutuklanmaya gerekçe gösterilen boş ve mesnetsiz iddialara yaptığımız itiraz sonucu asliye ceza hakimliği bir önceki gerekçelerin hepsinin tartışmalı olduğunu belirterek tutukluluğun devamını bir gizli tanığa bağladı. Görünen o ki dosyada ileri sürülen iddialar boş olunca birileri yeni kanıt üretmek için daha önce Ergenekon, Balyoz gibi davalardan aşina olduğumuz FETÖ'vari itirafçı ve gizli tanık diye bir şey icat etmişler. Şimdi soruyoruz:
Eğer gizli tanık beyanı ifademden önce dosyaya girmişse niçin emniyet savcılık ve sorgu hakimliğinde gizli tanık beyanı tarafıma sorulmadı?
Eğer sonra ise gizli tanık bugüne kadar neden bekledi? Tutuklanmamdan hemen sonra ifade vermesi manidardır. Tek başına bu durumun dahi olayın siyasi bir kumpas olduğunu göstermektedir."
"YALANCI DELİL ÜRETİYORLAR"
"Gizli tanık ile sonuca ulaşma çabası Ergenekon, Balyoz ve benzeri davalardaki FETÖ taktikleridir. Bunlar nasıl kamuoyunda ve hukuk önünde mahkum olmuşsa, bu yollara başvuranlar da hukuk ve kamu vicdanında mahkum olacaktır.
Açıkça görülüyor ki önce suçlu ilan ediyor sonra da yalancı delil üretiyorlar, dosya boş olunca FETÖ taktiklerini devreye sokuyorlar, bir iftira attırıp sonra 'git kendini akla' mantığını işletiyorlar. Üstelik bütün bu durumdan bizim haberimiz olmadığı halde nasıl olur da (bazı televizyon) ve bazı gazetelerde önceden yayınlanıyor? Bir algı operasyonu ve itibar cellatlığı ile karşı karşıyayız. Bu durum açıkça soruşturmanın gizliliğinin ve adil yargılanma hakkının ihlalidir.''