Haber: Mustafa USTA
(SİNOP) - Sinop’ta Nükleer Güç Santrali için ikinci kez ÇED raporu bilirkişi çalışması yapıldı. Sinop Belediye Başkanı Metin Gürbüz, "Sinoplu yurttaşlar burada nükleer santral yapılmasını istemiyor. Nükleer santrallere ihtiyacımız yok" dedi. Nükleer Fizik Profesörü Dr. Hayrettin Kılıç, "Şu anda yapılan olay nükleer endüstriye bir ÇED lisansı satışı" diye konuştu.
Sinop İnceburun mevkisinde yapılan bilirkişi çalışmasında, jandarma ekipleri tarafından güvenlik önlemleri alındı.
Bölgeye giden Sinop Belediye Başkanı Metin Gürbüz, şöyle konuştu:
"Burası İnceburun yarım adası. Tamamı ormanlık bir alan. Yaklaşık 10 buçuk metrekarelik alanda bir milyon 200 bin ağaç kesildi. Hem de tıraşlandı. Köklerine dair hiçbir emare bırakılmadı. Bu alanda nükleer karşıtları 30 yıla yakın bir süredir nükleer santrallere karşı mücadele ediyorlar. İnceburun yarımadasına yapılmak istenen nükleer santral bir oldubittiye getirerek ÇED olumlu kararı çıkmıştı. Biz, nükleer karşıtı platformu olarak ve onun bileşenleri olarak tüm Türkiye’de ki meslek odaları ve bilim insanları davalar açtık. Bu davalarımız sonucu ÇED iptal davasının keşfi için buradayız. Daha önce Danıştay'dan 2 kez geri dönmüştü. Şimdi yeni bir bilirkişi heyeti geldi. Bu bilirkişi heyeti ne kadar bu işi biliyor, bilmiyor onu göreceğiz. Fakat, daha önceki bilim insanlarından oluşan bilirkişiler objektif kriterlere dayalı olarak kararlar üretmişlerdi. Bu nedenle bu kararları, bu raporları beğenmemiş olacaklar ki, yeni bir keşif için yeni bilirkişiler oluşturdu. Bilirkişilerin bilip bilmediğini göreceğiz. Açıkçası Sinoplu yurttaşlar burada nükleer santral yapılmasını istemiyor. Nükleer santrallere ihtiyacımız yok. Bizim, Türkiye’de talebimizin iki katı kurulu gücümüz var. Bütün hayatı, doğal yaşamı etkileyecek bir nükleer santral girişimine karşıyız. Nükleere inat, burada bunu yaptırmayacağımızı tüm Türkiye kamuoyuna bir kez daha belirtiyoruz.”
“Kaç milyar dolara istediğini teknolojiyi kullanabilirsiniz diyecekler?”
Nükleer Fizik Profesörü Dr. Hayrettin Kılıç da şu uyarılarda bulundu:
"Dünyada başka bir örneği olmayan 'yap, sahip ol, işlet' nükleer projesinin sözde keşfini yapıyoruz. Dünyada hiçbir ülkede bu bazda nükleer santral yapılamaz. Amerika’da yapılmak istendi. Amerikan federal hükümeti Amerika’nın milli çıkarlarına, milli güvenliğine karşı olduğu için o projeyi iptal etti. Fakat, bildiğiniz gibi Akkuyu’da 'yap, sahip ol, işlet' bazında bir nükleer santral yapılmak isteniyor. Aynısı Sinop’ta düşünülüyor. Şu ana kadar yapılan anlaşmalarda bildiğimiz nükleer endüstrilerin hiçbiri, hiçbir şirket buraya yatırım yapmadı. Şuanda yapılan olay nükleer endüstriye bir ÇED lisansı satışı. Bunu kim satacak? Bu ÇED’in sahibi kim? Kaç milyar dolara istediğini teknolojiyi kullanabilirsiniz diyecekler? Böyle bir ÇED’i satın alan diyelim ki, Rusya. Elindeki modası geçmiş malzemeyle burada bir santral kurduğu zaman karışamazsınız. Çünkü, ÇED’i teslim ettiğiniz zaman önümüzdeki bütün hukuki platformlarda hakkımızı kaldırıyorsunuz. Çok tehlikeli."
"Burada 4 ünite devreye girdiğinde 22 milyar metre küp deniz suyu tamamen kirletilecek"
Dört ünitenin devreye girmesi halinde 22 milyar küp deniz suyunun kirleneceğini belirten akademisyen Çevre Bilimci Dr. Enver Yaser Küçükgül, "Bu sahada düzenlenecek nükleer santralin ÇED’ini, mahkeme dosyalarını ve bilirkişi raporlarını okudum. Danıştay'ın kararlarını inceledim. Burada yapılmak istenen iş dünyanın hiçbir ülkesinde böyle bir şey yapılmadı. Ülkemizde ÇED diye bir şey yok. Ben bu ülkede sıfır numaralı ÇED’i yapan kişiyim. Şuanda yürürlülükte olan ÇED, ÇED değil. Benim uzmanlık alanlarımdan birisi deniz kimyasıdır. Burada 4 ünite devreye girdiğinde 22 milyar metre küp deniz suyu tamamen kirletilecek. Karadeniz’in bütünü için deniz yaşamı ortadan kalkacağı gibi atmosfere salınan toksit kimyasallar, ağır metaller burada çalı çırpının dahi yaşamasına izin vermeyecek" diye konuştu.
“Bilirkişi ataması ekonomik anlamda da, çevre örgütlerine ve yöre halkına bir dayatma”
Sinop Nükleer Karşıtı Platformu Dönem Sözcüsü Kayhan Konukçu da "Danıştay ÇED olumlu raporunu bölge ara mahkemesince reddedince Danıştay'a gitmiştik. Danıştay böyle bir karar verdi. Bu karar üzerine İdare Mahkemesi dosyayı geri gönderdi. Aslında Danıştay'ın bu kararı İdare Mahkemesi'nin de karar vermesinde önünü açmıştı ama onlar tekrar buradan kendilerine bir rol alarak yeni bilirkişi atamayı uygun gördüler. Aslında bu bilirkişi ataması ekonomik anlamda da çevre örgütlerine ve yöre halkına bir dayatma. Adrese teslim bilirkişi raporu yapılması istedikleri için yeni bir heyet atandı. Bu bizim mücadelemizi daha da arttıracak" şeklinde konuştu.