Günümüzde sağlıklı beslenmeye dair bilinç düzeyinin yükselmesi olumlu bir gelişme olarak değerlendirilse de, bu durumun bazı bireylerde psikolojik rahatsızlık boyutuna ulaşabileceği belirtiliyor. Uzman Klinik Psikolog Emine Akın Aytop, bu takıntılı yeme davranışının Ortoreksiya Nervoza olarak adlandırıldığını ve kişinin hayat kalitesini ciddi anlamda etkileyebileceğini ifade ediyor.
GÜNLÜK YAŞAMIN MERKEZİNDE “DOĞAL BESİN” ARAYIŞI
Sağlıklı beslenmenin faydaları konusunda toplum genelinde artan ilginin sosyal medya ve televizyon aracılığıyla yaygınlaştığını belirten Aytop, bazı bireylerin bu ilgiyi aşırı boyutlara taşıdığını vurguladı. Aytop, "Sosyal medyada ve televizyon kanallarında veya bir araya gelen kişiler arasında sık sık sağlıklı beslenmenin ne kadar değerli olduğu konuşuluyor." ifadelerini kullanarak, bu farkındalığın bazen kontrol edilemeyen bir takıntıya dönüşebileceğini söyledi.
Aytop açıklamasında ayrıca şu bilgileri verdi:
“Bir taraftan da bazı bireyler bu sağlıklı beslenme durumuna karşı aşırı bir takıntı geliştirebiliyor. Kişi sürekli sağlıklı beslenme konusunda araştırma yapıyor. ‘Nasıl en sağlıklı, en saf, en doğal yiyeceği bulabilirim’ diye sürekli kafa yoruyor. Gününün belirli bir kısmını hatta belki çok uzun bir kısmını bu konuya ayırabiliyor. Bu noktada takıntılı boyuta varan bir ‘sağlıklı beslenmeye çalışma’ mücadelesi ortaya çıkıyor. Buna da ‘Ortoreksiya Nervoza’ diyoruz.”
SOSYAL YAŞAMI ZEDELEYEBİLİYOR
Ortoreksiya Nervoza’nın yalnızca bireyin kendi yaşamını değil, sosyal ilişkilerini de olumsuz yönde etkilediğine dikkat çeken Aytop, bu kişilerin dışarıda yemek yeme konusunda büyük bir huzursuzluk yaşadığını, bazen dış dünyayla ilişkilerini kesme noktasına geldiğini belirtti.
“Kişiler katı ve kısıtlayıcı diyetler uygularlar. Dışarıda yemek yeme konusunda yoğun bir kaygı duyarlar. Çünkü dışarıda yemek yerlerse, daha sonrasında suçlu hissedebilecekleri yiyecekleri yiyebilirler. Onlara göre sağlıksız olan yiyecekleri yemek durumunda kalabilirler.”
Bunun sonucunda bireylerin sosyal hayattan uzaklaşmaya başladığını aktaran Aytop, şu şekilde devam etti:
“Kişi herhangi bir restorana veya kafeye gidiyor, orada bir şeyler yiyip içmiyor. Yerse suçluluk duyuyor ya da kendi yiyeceğini içeceğini götürüyor. Bu durumda ‘en iyisi gitmeyeyim’ diye düşünebiliyor. Bu da bir noktadan sonra sosyal izolasyona yol açabiliyor. Bu durumdan mustarip olan kişiler bir taraftan da çevrelerinin de o şekilde beslenmesi için baskıda bulunabiliyorlar. Tabii ki bu da onların kişiler arası ilişkilerine zarar verebiliyor.”
MULTİDİSİPLİNER TEDAVİ SÜRECİ ÖNEM TAŞIYOR
Bu takıntının tedavisinde sadece psikolojik değil, farklı uzmanlık alanlarının da iş birliği içinde olması gerektiğini ifade eden Aytop, sürecin psikoterapi, diyetisyen danışmanlığı ve gerektiğinde psikiyatrik destekle birlikte yürütülmesinin önemine dikkat çekti:
“Bir taraftan beslenme ve diyetetik alanında bir uzmandan ve psikoterapi tarafından destek almak; bir taraftan da gerekli görülmesi halinde bir psikiyatrist desteği almak sürece olumlu bir şekilde tesir edecektir. Elbette aile ve sosyal destek de bu süreçte çok değerli olacaktır.”
SOSYAL MEDYA VE MÜKEMMELİYETÇİLİK ETKİLİ FAKTÖRLER ARASINDA
Ortoreksiya Nervoza’nın nedenleri arasında sosyal medya etkisinin önemli olduğunu ancak bunun tek başına belirleyici olmadığını dile getiren Aytop, bu rahatsızlığın genellikle obsesyonel ve mükemmeliyetçi yapıya sahip bireylerde görüldüğünü söyledi.
“Bu konu hakkında sosyal medyada çok fazla içerik var. Sağlıklı beslenmeye yönelik hangi gıdaların daha sağlıklı, hangilerinin sağlıksız olduğuna yönelik paylaşım bombardımanına maruz kalıyoruz. Dolayısıyla sosyal medyanın tabii ki bir etkisi var ama buradaki tek faktörün sosyal medya olduğunu söyleyemeyiz.”
Bu durumu etkileyen çok sayıda faktör olduğunu belirten Aytop, son olarak şu değerlendirmelerde bulundu:
“Ortoreksiya Nervoza mükemmeliyetçi bireylerde ve obsesyonel düşünmeye yatkın kaygılı bireylerde sık görülen bir durum. Ayrıca dansçılar, sporcular ya da modeller gibi belirli vücut formunu korumak durumunda olan bireylerde yaygın bir şekilde görülebilir.”