İstanbul Emek, Barış ve Demokrasi Güçleri’nin çağrısıyla Beşiktaş İskele Meydanı’nda, kaybolduktan 19 gün sonra cansız bedeni bir derede bulunan 8 yaşındaki Narin Güran için bir araya gelenler “Narin’in hesabı sorulacak” ve “Katilleri değil çocukları koru”, “Katil Hizbullah işbirlikçi AKP” sloganları atıldı. Narin için bir araya gelen yurttaşlar adına açıklamayı KESK Dönem Sözcüsü Eren Ertin okudu. Ertin şunları söyledi:
“FAİLLERİ DEĞİL ÇOCUKLARI KORUYUN”
“8 yaşındaki Narin 21 Ağustos Çarşamba günü, ailesi tarafından gönderildiği Kuran kursundan çıktıktan sonra 80 metre mesafede kayboldu, 120 hanelik köyde 19 gün boyunca bulunamadı. Günler sonra didik didik arandığı söylenen köye 3 kilometre uzaklıktaki bir derede cansız bedeni bulundu. Günlerdir 'çok kapsamlı araştırma yapıyoruz' diye açıklama yapanlar, ne hikmetse 8 yaşındaki bir çocuğu köyünden yalnızca 3 kilometre uzaklıkta günlerce bir türlü bulamadılar. Ama dün Narin için adalet isteyenleri darp etmekten, yürüyenlerin elindeki Narin fotoğrafını yırtmaktan da geri durmadılar. Narin'in cansız bedenine ulaşılmasının ardından aile üyelerinden anne, baba, 3 amca, kardeşler ile tutuklu bulunan amcanın eşinin de aralarında olduğu 21 kişi gözaltına alınırken Ensarioğlu, Narin Güran'ın katledilmesine ilişkin soruları yanıtladığı konuşmasında aileyle 40 yıllık dostluğunun bulunduğunu ifade etmişti.
"KAYBOLAN ÇOCUKLARIN SAYISI GİDEREK ARTIYOR, VERİLER AÇIKLANMIYOR!"
Biz bu açıklamayı çok iyi tanıyoruz! Tanıyoruz çünkü çocuklara karşı işlenen herhangi bir suçun failinin tarikat, cemaat ya da hükümet bağlantısı olduğunda konu hep 'çok hassas' olduğu için soruşturmaların kapatıldığına, delillerin karartıldığına, faillerin aklandığına yıllardır tanıklık ediyoruz. Siyasal iktidarın her seferinde çocukları değil failleri koruduğunu alenen söylemekten çekinmediği hassasiyetini: Ensar Vakfı'nda çocukların istismar edilmesine 'bir kereden bir şey olmaz' diyenlerden, tüm delillere rağmen Rabia Naz cinayetinin üstünü örtenlerden, 6 yaşında evlilik yoluyla istismar edilen çocukların davasından, Kuran kurslarında, tarikat yurtlarında ölü bulunduğu ya da intihar ettiği söylenen onlarca çocukla ilgili yapılan açıklamalardan tanıyoruz. Kaybolan çocukların sayısı giderek artıyor, veriler açıklanmıyor! Bu coğrafyada günde yaklaşık 40 çocuk kayboluyor. TÜİK kaybolduktan sonra bulunan çocuk sayısını açıklıyor ama toplam kaç çocuğun kaybolduğunu 2016'dan bu yana, bakanlık, 6 Şubat depremleri sonrasında kaybolduktan sonra bulunan çocuk sayısını açıklamıyor. Tarikatlarla çocuk koruma protokolü imzalayan Aile ve Sosyal Hizmetler gün gün açıklarken toplam kaç çocuk hakkında kayıp bildirimi olduğunu hâlâ açıklamıyor. Bakanlık kamuoyuna kayıp hiçbir çocuğun olmadığını söylüyor ama Deprem Mağdurları ve Kayıp Yakınlarıyla Dayanışma Derneği'nin verilerine göre en az 38 çocuğun akıbeti halen bilinmiyor.
İçişleri Bakanlığı 2019 verilerine göre Türkiye'de yılda ortalama 10 bin çocuk kayboluyor. Ve son yıllarda kayıp çocukların sayısından üç kat artış gözleniyor. Cezasızlık politikası çocuklara karşı işlenen suçları artırmaya devam ediyor! Cezasızlıktan, siyasal iktidarın söylem ve eylemlerinden alıyor. Kadına yönelik şiddet gibi çocuk istismarı da politiktir çünkü failler gücünü yasalardan, cezasızlıktan, siyasal iktidarın söylem ve eylemlerinden alıyor. Kadına yönelik işlenen suçlarda olduğu gibi, çocuğa karşı işlenen suçlarda da cezasızlık politikası failleri güçlendirmeye devam ediyor."
"BÜTÜN DELİLLERE RAĞMEN KAPATILAN DAVALARI BİLDİĞİMİZ GİBİ NARİN'İN KATİLLERİNİ DE BİLİYORUZ"
"Narin'in katillerini biliyoruz!" diye devam eden açıklamada, HÜDA-PAR yöneticisi Vedat Turgut'un açıklamalarına dikkat çekildi ve şu ifadelere yer verildi:
"Narin'in katili Hizbullah ve işbirlikçisi AKP'den HÜDA-PAR yöneticisi Vedat Turgut, cansız bedeni bulunan Narin için şu sözleri sarfetti: 'Bu tür vahşilikler, vandallıklar bizim kültürümüz değil; Avrupa'nın, Amerika'nın, İsrail'in kültürü.' diyerek aslında üstünü örtmekte olduğu tarikat, devlet, erkek hegemonya ortaklığıdır. Diğer kayıp, istismar edilen, katledilen çocukların davasında, soruşturmasında bütün delillere rağmen kapatılan davaları bildiğimiz gibi Narin'in katillerini de biliyoruz. Kadınları, LGBTİ+'ları, çocukları, hayvanları hedef haline getirirken tarikatlarla çocuk koruma protokolü imzalayanları, tarikat yurtlarında çocuklar istismar edilirken failleri aklamak için torba yasaları gece yarısı apar topar geçirmeye çalışanları biliyoruz. Çocuk istismarını evlilik adı altında meşrulaştırmaya çalışanların neden korktuklarını da çok iyi biliyoruz!
"Cezasızlık politikasına derhal son verilsin"
Tarikat, devlet ve erkek hegemonya ortaklığıyla gerçekleşen bu cinayetin üstünü kapatamayacaksınız! Acilen talep ediyoruz! Narin'in tüm faillerinin yanı sıra, failleri koruyan milletvekilleri, bakanlar, mülki amirler hakkında etkin bir soruşturma yürütülmesini, yargılama sürecinin adil ve şeffaf ilerletilmesini, akıbetlerinin düzenli olarak açıklanmasını, 2016'dan bu yana her yıl kaç çocuğun kaybolduğunun ve bu çocukların kurum ve yapılarla ilgili cezasızlık politikasına derhal son verilmesini, çocuklara karşı işlenen her türlü suçta; tarikat, cemaat, bürokrat, her türlü kişi, Türk Medeni Kanunu ve Türk Ceza Kanunu'nda çocuk istismarının önünü açan tarikat ve cemaatlerle yapılan çocuk koruma protokollerinin derhal iptalini, maddelerin çocuğun yüksek yararı gözetilerek acilen yeniden düzenlenmesini, İstanbul Sözleşmesi'ndeki tüm yükümlülüklerini yerine getirmesini, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin CEDAW, Lanzorote ve BM Çocuk Hakları Sözleşmesindeki yükümlülüklerini yerine getirmesini istiyoruz.
Vazgeçmeyeceğimizi bir kez daha beyan ediyoruz! Tekrar ediyoruz: Narin'in katili Narin'i öldüren karanlığı yırtmak için ve her bir çocuk güvende olana dek mücadeleden vazgeçmeyeceğiz. Narinin katili Hizbullah ve iş birlikçisi AKP’den hesap soracağız.”