Haber: Ogün AKKAYA - Kamera: Dursun ALKAYA
(ANKARA) - Orta Doğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) öğrencileri, Fizik Çimleri’nde bir araya gelerek okul içerisinde "Kötüler Direnişe Çağırıyor" yürüyüşü gerçekleştirdi. ODTÜ Rektörlüğü önünde son bulan yürüyüş sonrasında yapılan basın açıklamasında, "Biz kötüyüz çünkü, Gezi’den o kadar çok korktuk ki öğrencilerin hakları için bir araya geldiği her an her yere TOMA’larımızı ve Çevik Kuvvetlerimizi gönderdik. İşkencelerle gözaltına aldık. Biz kötüyüz çünkü, seçimlerde korktuğumuz isimleri hapislere tıktık, halkın iradesiyle seçilen belediye başkanlarına kayyum atadık. Kürt siyasetçileri kriminalize edip iktidara geldiğimizden beri, terör yaftalarıyla kendimizi meşru kıldık" denildi.
ODTÜ öğrencileri, Fizik Bölümü, Fizik Çimleri önünde bir araya gelerek, siyah renkteki dövizler ve kıyafetlerle birlikte slogansız bir şekilde "Kötüler Direnişe Çağırıyor" yazılı pankartın arkasında ODTÜ Rektörlüğü'ne yürüdü. Öğrenciler, yüzlerine "emir kulu" yazılı maskeler taktı.
"Biz kötüyüz çünkü Ali İsmail'i, Berkin'i, Ahmet Atakan'ı, Ethem’i ve nicelerini biz öldürdük"
"Kötüler" adına basın açıklamasını ise hazırlanan tahta oturan "Baş kötü" okudu. "13 yılın ardından biz kötüler tekrardan direnişe geçmiş bulunuyoruz. Kampüsümüzün içinde, dışında tüm iyiliklere direnmeye devam ediyoruz. Demokrasiye, insan haklarına ve özgürlüğe bilindiği gibi düşmanız" ifadelerine yer verilen basın açıklaması şu şekilde:
"Biz kötüyüz, çünkü ihmallerimiz ve rant hırsımız yüzünden 6 Şubat depremlerinde binlerce yurttaşın ölmesine biz göz yumduk. İnterneti kestik, çadır sattık, gelen yardımları engelledik, depremzedelere küfrettik. Yetmedi, halkın öfkesini bilinçli bir şekilde sığınmacılara yönelttik. Bu da yetmedi, depremzedelerin barınma sorununu hala çözmeyip, vaat ettiğimiz konutları yapmayıp Konteynır kentlerde süründürdük. Arsalarına çöktük. Üstüne üstlük, akıllanmadık, İstanbul’da 6 gün önce olan deprem sonrası Gezi Parkı’na sığınan insanlara saldırdık, çadırları dağıttık. Biz kötüyüz çünkü, Gezi’de direnen halkı biz kriminalize ettik, biz hedef gösterdik. Biz kötüyüz çünkü Ali İsmail'i, Berkin'i, Ahmet Atakan'ı, Ethem’i ve nicelerini biz öldürdük. Ellerimizdeki kanlar bize yetmedi, uydurma bir kumpas davasıyla 255 insanı biz yargıladık. Şu anda hâlâ Osman Kavala ve Can Atalay da aralarında bulunmak üzere 5 kişiyi kendi hapishanelerimizde hukuksuzca biz tutuyoruz.
"Biz kötüyüz çünkü halkın iradesiyle seçilen belediye başkanlarına kayyum atadık"
Biz kötüyüz çünkü Gezi’den o kadar çok korktuk ki öğrencilerin hakları için bir araya geldiği her an her yere TOMA’larımızı ve Çevik Kuvvetlerimizi gönderdik. İşkencelerle gözaltına aldık. Kimyasal suları, gaz kapsüllerini ve plastik mermileri öğrencilerin kafalarına nişan alıp, biber gazlarımızla onları boğduk. YÖK'süz, polissiz, parasız, demokratik ve özerk üniversite isteyen öğrencileri, kendi kampüslerinde ablukalara aldık. Çevik kuvvetleri, kayyum rektörlerimiz ile okullara soktuk. Kendi çimlerinde oturan öğrencilere saldırttık. Biz kötüyüz çünkü, seçimlerde korktuğumuz isimleri hapislere tıktık, halkın iradesiyle seçilen belediye başkanlarına kayyum atadık. Kürt siyasetçileri kriminalize edip iktidara geldiğimizden beri, terör yaftalarıyla kendimizi meşru kıldık. Tutuklu gazetecilerin, ihraç akademisyenlerin sorumlusu biziz. Halkın avukatı Selçuk Kozağaçlı’ya psikolojik şiddet uygulamak için önce salıp sonra 24 saat bile geçmeden tekrar tutuklayan yine bizim kötülüğümüz. Biz kötüyüz çünkü, Ekrem İmamoğlu’nun diplomasını hukuksuz bir şekilde iptal ettirip, kendisi ve onlarca kişiyi Silivri’ye kapattık.
"İşçiden, emekçiden, halkın ta kendisinden o kadar korktuk ki 1 Mayıs’ın yeri olan Taksim’i yasakladık"
Biz kötüyüz çünkü, daha fazla kar etmek için işçiyi, emekçiyi aç bıraktık, güvence olmadan çalıştırdık. İşsizi de ölüme terk ettik. Kaçak maden ocağında çalıştırdığımız Afganistanlı işçi Vezir Mohammad Nourtani’yi öldüren ve cesedini yakan da biziz. Soma’da, İliç’te maden işçilerini bile bile yine biz ölüme yolladık, ailelerine sus payı verip avukatlarını biz tutukladık. İşçilerin sendikalaşmalarına biz izin vermedik. Hatta işçiden, emekçiden, halkın ta kendisinden o kadar korktuk ki 1 Mayıs’ın yeri olan Taksim’i yasakladık. Biz kötüyüz çünkü, devrimci tutsakları, kuyu tipi hapishanelere, tabutluklara tıktık. Açlık greviyle direnenleri ölüme terk ettik. Sağlık durumları giderek kötüleşmesine rağmen tutukluları özgürlüklerine kavuşturmadık. Hapishanelerden ölümhaneler yarattık. Biz kötüyüz çünkü, gözaltındaki kadın ve lubunyalara cinsel saldırıda bulunduk. Hatta o kadar kötüyüz ki işkencemizi transfobiyle aklamaya çalıştık. İstanbul Sözleşmesi’nden biz çıktık, 6284’ü yine biz uygulamadık. Kadın ve trans cinayetlerinin baş sorumlusu da biz ve bizim çürümüş düzenimizdir. Bu kadar kötülüğün üstüne Aile Yılı, safsatası altında kadınları metalaştırdık, objeleştirdik, lubunyaların varlığını yok saydık. Onur yürüyüşlerini kriminalize ettik.
"Hrant Dink’in, Metin Lokumcu’nun, Reşit Kibar’ın fail-i meçhul’lerin katilleri biziz"
Biz öyle kötüyüz ki, sadece yetişkinleri değil, Yenidoğan çetesiyle bebekleri, kâr marjını artırmak için de çocuk işçileri öldürdük. Bisiklet almak için çalışmak zorunda kalan Abdurrahman Özkul’un katilleri biziz. Biz kötüyüz çünkü, sadece insanla kalmadık, yaşayan her canlıya zulüm etmenin bir yolunu bulduk. Sokak hayvanlarını barınaklarda vahşice katlettik, Akbelen’de, İkizdere’de, Artvin’de, Samandağ’da, Kazdağları’nda ormanları talan ettik, sermayeye peşkeş çektik. Biz kötüyüz çünkü, eğitime ayırmayacağımız bütçeyi sermayeye sağladık, devlet okullarını velilere temizlettik. Yetmedi, liselerdeki sendikalı öğretmenleri açığa aldık. Evrim’i müfredattan çıkartıp kendi propagandalarımızı koyduk.
Biz kötüyüz çünkü, Madımak’ı yakanları biz savunduk, biz akladık. Roboski’yi biz bombaladık, Ankara Gar Katliamı ve Suruç’ta 33 öğrencinin katledilmesine biz yol vedik. Hrant Dink’in, Metin Lokumcu’nun, Reşit Kibar’ın fail-i meçhullerin katilleri biziz."Ortadoğu halklarının ölüm fermanında imzası bulunanlardan biri de bizdik"
Biz kötüyüz çünkü, KYK yurtlarında kalanları ihmallerimizle biz öldürdük, öğrencileri intihara sürükledik ve bunu toplumsal değil bireysel problemlermiş gibi göstermeyi başardık. Biz kötüyüz çünkü, Filistin halkının haklı mücadelesini destekler gibi gözüküp İsrail’e mühimmat ve benzin taşıyan, soykırıma ortak olan da bizdik. İsrail’in kanlı parasıyla zenginliğimize zenginlik katanlar da biziz. Burada durmadık, Suriye’de gerçekleşen Alevi katliamının failleriyle biz masaya oturduk. ABD’nin emperyalist emellerine araç ve garantör olduk. Biz bu yüzden kötüyüz. Kadının bedenini, çalışanın emeğini, insanın manevini değerini, köylünün toprağını suyunu, lubunyanın kimliğini, alevinin inancını, Kürt halkının haklarını, yaşam onurunu, sanatın, akademinin, medyanın özgürlüğünü biz iktidarımıza tabi kıldık ve yine biz yok saydık. Ortadoğu halklarının ölüm fermanında imzası bulunanlardan biri de bizdik. Tüm Türkiye ve Dünya kamuoyuna sesleniyoruz. Gözlerinizi kapayın. Kulaklarınızı tıkayın. Kötüler direnişe devam ediyor."