Sosyal medya çağı; özgürlük ve demokrasi sağladığı, gündem oluşturma gücünün bulunduğu, şeffaf toplum yapısına katkı sunduğu, insanları küresel boyutta birbirine bağladığı ve üretkenliği artırdığı fikirlerine dayanılarak savunulmaktadır; en belirgin özelliği ise “halka açıklık”tır.
Halka açıklık, insanların; kendilerine ait olanı, tanıdıkları ve/veya tanımadıkları kişilere gösterme, sergileme, teşhir etme, fikirlerine sunma dürtü ve eğilimlerini oldukça olağan bir hâle getirmiş hatta başarabildiği sürece bu akışın dışında kalmaya çalışanlar yadırganır olmuştur. İnternetin küresel çapta sunduğu imkânların ve zeminlerin büyüsüne kapılan şirketler, kuruluşlar hatta devletler kendilerini halka açıklığın kollarına bırakmıştır.
HALKA AÇIKLIĞIN FAYDALI OLUŞUNUN SAVUNULDUĞU BAŞLIKLAR
İlişkiler kurmak: İnternet üzerinden herhangi bir platformda dolaşıma sokulan fikirler, diğer insanlarca yayılır ve o fikirlere karşı meydan okumalar ortaya çıkmaya başlar. Bu da daha fazla ilişkinin oluşması demektir. Birey, fikrinin kimler tarafından kabul gördüğü veya reddedildiği bilgisine ulaşabilmek, paylaşımı sayesinde elde ettiği bağlantılara ulaşabilmek için halka açık olmalıdır. Bu fikir doğrultusunda eğer bütün gün odanızda kalırsanız, asla kimi / neyi kaçırdığınızı bilemezsiniz.
İş birliği fırsatı vermek: Bir firmanın, yeni bir ürününü bitmemiş ve kusurlu olarak piyasaya sürmesi, “Bu şey bitmemiş durumda, bu yüzden onu tamamlamaya yardım edin” şeklinde bir yaklaşımla hedef kitleye alenen iş birliği çağrısı anlamı taşımaktadır. Bu durumda bir açıdan “Bizim sahip olduğumuzdan daha iyi fikirlere sahip olabilirsiniz” gibi görünen mesajla müşterileri sürece dâhil olmaya yönlendirerek kendilerini değerli hissetmeleri sağlanmaktadır.
Mükemmellik masalını etkisiz kılmak: Mükemmellik; yenilik, risk alma, açıklık ve icat konularında cesareti kırar. Pahalıdır. Mükemmelliğe ulaşmak için uğraşmak, üretme işini karmaşıklaştırır ve süreci uzatarak sonucu geciktirir. Halka açık veri, bunun çaresi olarak gösterilmektedir.
Ölümsüzlük ya da en azından övgü bahşetmek: İnsanlar; kimliklerine bağlı özellikler istemekte, bir şey ile tanınmayı arzulamakta, kendilerinden sonra da unutulmayacak izler bırakmaya çalışmaktadır. Hannah Arendt, “Eğer halka açık olmazsak, kimsenin duymadığı, ormanda düşen ağaçlar oluruz. Mahrem olmak, hayatın kendisinden daha kalıcı bir şey elde etme imkânından yoksun olmaktır. Mahrem insan görünmez ve bu yüzden sanki hiç var olmamış gibidir” demiştir.
Yabancıları zararsız hâle getirmek: Daha önce tanışılmamış insanlar, yalnızca diğer vatandaşlar ya da potansiyel arkadaşlar olarak lanse edilmektedir.