Yıllarca evinin mutfağında çocuklarına yemek hazırlayan Yeliz Karaman, bir gün, “Neden bu lezzetleri başkalarıyla da paylaşmayayım?” diye sordu kendine. Cevabı da, işe koyulmak oldu. Artık sadece ailesi değil, mahallenin dört bir yanından gelen siparişlerle mutfağı şenleniyor. Sarma, içli köfte, karnıyarık, börek. Ne ararsan var!
MUTFAKTA BAŞLAYAN YOLCULUK
Yeliz Hanım’ın hikâyesi, pandemi döneminde daha da şekillenmiş. Eşinin işleri duraklayınca mutfağa daha sık girmeye başlamış. “Zaten güzel yemek yapardım, ama bunu işe dönüştürmek cesaret istiyordu” diyor. İlk siparişi bir komşusundan almış. Sonrası çorap söküğü gibi gelmiş.
“İnsanlar hem ev yemeği özlemi çekiyor hem de güvenilir yerden almak istiyor,” diyen Karaman, malzemelerini özenle seçtiğini ve her yemeği “kendi çocuklarım yiyecekmiş gibi” hazırladığını söylüyor.
"YALNIZCA YEMEK DEĞİL, KADIN DAYANIŞMASI DA VAR"
Siparişlerini sosyal medya ve mahalle grupları üzerinden alıyor. Üstelik komşu kadınlara da fırsat sunuyor: “Yoğun siparişlerde yardım eden komşularım var, onlara da katkı olsun istiyorum.” Böylece onun mutfağı, sadece karın doyurmuyor, kadın dayanışmasına da alan açıyor.
Geleceğe dair hedefleri var: Küçük bir dükkan açmak, ama ev sıcaklığını kaybetmeden… “Büyümek istiyorum ama samimiyeti koruyarak” diyor.