Resilience’ın Türkçe karşılığı, "psikolojik dayanıklılık / duygusal dayanıklılık / duygusal istikrar" kavramları ile aktarılmaktadır. Latincede "geri zıplama" anlamına gelen "resilire"dan türetilmiş olan "esneklik" olgusunu karşılamak için "resilience" şeklinde kullanılan kelime ile verilmek istenen, zihinlerin elastik bir materyal gibi dış etkenler sonucu eski hâline gelebiliyor olmasıdır.

Sinirbilim uzmanlarının anlattıklarına göre, insandaki ön beyin yapısının özel bir bölgesi, duygusal sistem üzerinde frenleyici ve düzenleyici kontrol mekanizması barındırır. Bu alanın işlevlerinden bir tanesi, aşırı/uç duygu durumlarında ortaya çıkarak mevcut coşkunluğu yavaşlatıp en sağlıklı seviyeye getirmesiyle basit şeylerde bile mutluluktan delirilmemesi ya da üzüntü halinde cana kıyacak noktaya gelinmemesi adına kontrol sağlamasıdır. Zihnen normale dönemeyen bireyler; depresyona girebilir, tükenmişlik sendromu yaşayabilir ya da başka psikolojik problemlerle başa çıkmak durumunda kalabilir. Pozitif psikoloji alanında bu durum, "resilience yetmezliği / duygusal istikrarın kaybı" şeklinde adlandırılır.

NORMAL DUYGU SÜRECİNİN 7 BAŞLIĞI

Gelişim Psikoloğu Prof. Emmy Werner, 1955'te Hawai'nin Kauai Adası'ndaki 700'e yakın bebeğin, 40 yıl boyunca takip edildiği bir çalışma başlatmıştır. Çalışmanın inceleme konusu; bazı insanların zorluklar karşısında nasıl yıkılmadığı ya da nasıl yeniden ayağa kalkabildiğidir. Araştırma sonucunda bu 700 kişinin üçte birinin diğerlerinden ayrıştığı görülmüştür. Bu kesim, yaşadıkları zor hayat koşullarına rağmen sağlıklı, başarılı, üretken ve çoğunlukla normal duygu durumundadır. Çalışmayla birlikte normal duygu sürecinin 7 başlığı şöyle şekillenmiştir; kabul, gerçekçi iyimserlik, etki edebilme inancı, sorumluluk alma, bağlantılardan yararlanma, çözüm odaklılık ve gelecek odaklılık. Bu 7 beceri, çocukluk döneminde edinilmeye başlanır ya da tam tersi olarak çocukluk döneminde edinilememiştir.

Muhabir: Elif Aybike Demir