Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 2024-2025 Adli Yıl Açılış Töreni'nde yaptığı konuşmada, "Türkiye Yüzyılını adaletin de yüzyılı yapma hedefimizi yeni sivil bir anayasa ile taçlandırmak istiyoruz. Türkiye'nin ve Türk demokrasisinin bunu yapabilecek imkan ve iradeye ziyadesiyle sahip olduğunu görüyoruz. Mümkün olan en geniş mutabakatla toplumumuzun farklı kesimlerinin katkısını alarak, ortak akılla bu süreci yönetmek arzusundayız" dedi.
Erdoğan, Yargıtay'da düzenlenen 2024-2025 Adli Yıl Açılış Töreni’ne katıldı. Törende konuşma yapan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Ömer Kerkez'in Yargıtay Başkanlığı'na seçildiğini anımsatarak, tebrik etti. "Bu vesile ile adaletin tecellisi için fedakarca çalışan yargı teşkilatımızın bütün mensuplarına şükranlarımı sunuyorum" diyen Erdoğan, şöyle devam etti:
"İSLAM MEDENİYETİNİN AYIRICI VASFI ADALET OLMUŞTUR"
"Seçim atmosferinin geride bırakılmasını yargı sistemimizin hızlı ve etkin işleyişi bakımından önemsiyoruz. İnşallah önümüzdeki dönemde tüm yargı organlarımız milletimizin adalet talebinin karşılanmasına daha rahat odaklanabilecek. Biz de bu süreçte devlet organlarının düzenli ve uyumlu çalışmasını temin başta olmak üzere, Anayasamızın Cumhurbaşkanlığı makamına verdiği görev ve yetkileri harfiyen yerine getirmeye devam edeceğiz. Uyumun güçlendirilmesi için şayet atılması gereken adımlar varsa Meclisimizle beraber bunları da yerine gertireceğiz. Toplumun huzuru, iç barışı, refahı ve güvenliği için vazgeçilmez kavramlar vardır. Bunların en başında adalet yer alır. İslam medeniyetinin ayırıcı vasfı adalet olmuştur. Tarih boyunca kurduğumuz devletlerin tamamı adil yönetimleriyle tevarüs etmiştir. Toprakları ordular kontrol altına almış ama gönülleri ahlak, vicdan ve adalet gibi yüce değerler fethetmiştir. Devletin temel görevi, varlık sebebi adalettir. Toplumda huzuru sağlamanın, insaları barış içinde yaşatmanın, refah toplumunu inşaa etmenin yolu da adaletten geçer. "
"HER ALANDA TARİHİ NİTELİKTE ADIMLAR ATTIK"
Adalet sisteminin tarafsızlığı için önemli adımlar atıldığını savunan Erdoğan, "Adalet konusunda ince ayrımı da yapmamız gerekiyor. Kanun, hukuk ve adalet birbiriyle bağlantısı olan kavramlar olmakla birlikte aynı manaya gelmez. Hukuk, toplumun temel değerlerini koruyan bir kılavuzken, adalet ise hukukun doğru tatbikinin ödülüdür. Bu bakımdan adalet yalnızca bir kavram değil, toplumun bütün dinamiklerini şekillendiren bir ülküdür. Bundan 23 yıl önce Türkiye'ye hizmet yolculuğumuza başlarken siyasetimizin merkezine kalkınmayla birlikte adaleti yerleştirdik. Partimizin ismini belirlerken yine bu anlayışla hareket ettik. Aziz milletimizin takdiriyle ülkeyi yönetme sorumluluğunu üstlendiğimizde Türkiye'yi üzerinde yülselteceğimiz dört sütundan birininin adalet olduğunu ilan ettik. İktidarımız boyunca da bu değerlere sadık kaldık. Bir yandan milletin sofrasındaki ekmeğini büyütüp refahını arttırırken, diğer yandan devletle vatandaş arasındaki bağı güçlendirmenin, toplumsal barışı sağlamanın çabasında olduk. Adalet sistemimizin etkin, güvenilir, tarafsız ve bağımsız olmasını teminen her alanda tarihi nitelikte adımlar attık" şeklinde konuştu.
"ZORLUKLARI ORTADAN KALDIRMAK İÇİN ADIMLAR ATIYORUZ"
Erdoğan, yargı sisteminin daha hızlı işlemesi için çalışmalarının devam ettiğini söyleyerek, şöyle konuştu:
"İnsanı merkeze alan hızlı ve etkili bir sistem kurmak, adalet politikalarımızın en önemli hedefidir. Yeni teknolojilerin de etkisiyle toplum hızla değişiyor. Toplumun devletten, özellikle de yargı kurumlarından hızlı ve etkili talebi yükselmektedir. Vatandaşlarımızın adalet arayışında karşılaştığı zorlukları ortadan kaldırmak için yeni adımlar atıyoruz. Hukuk Mesleklerine Giriş Sınavı ile mesleki niteliklerin arttırılmasını hedefliyoruz. Bir diğer önemli müesesese Hakim ve Savcı Yardımcılığı Kurumudur. Üç yıllık bir modeli devreye alıyoruz. Yaklaşık bir yılı Adalet Akademisinde geri kalan iki yılı deneyimli hakim ve savcıların mahiyetinde usta çırak ilişkisi ile geçecek olan bir sistemle hakim ve savcılarımız çok daha donanımlı ve tecrübeli olarak yetişecek" dedi.
"ADALETE KOLAY ERİŞİM UYGULAMALARINI SİSTEMİMİZE KAZANDIRACAĞIZ"
Erdoğan, "2024 -2028 yıllarını kapsayan Türkiye Yüzyılı Yargı Reformu Strateji Belgemizi ve Türkiye Yüzyılı İnsan Hakları Eylem Planımızı önümüzdeki süreçte milletimizle paylaşacağız. Her iki belgenin hazırlığında evrensel kriterlerle birlikte milettimizin taleplerini göz önüne aldık. Türkiye Yüzyılının yargı vizyonunu, hukukun üstünlüğünü esas alan, gecikmeyen, güven veren ve öngürülebilir bir adalet sistemi olarak belirledik. Gerek kanun değişiklikleri, gerek idari faaliyetlerle sadeleştirilmiş ve verimliliği esas süreçten bir oluşacak. Adalete kolay erişim ile onarıcı ve telafi edici adalet uygulamalarını sistemimize kazandıracağız. Adli sistemelerde dijital dönüşümü hzılandıracağız. Hukuk eğitimini daha da geliştirecek adımlar atacağız" diye konuştu.
"ÜLKEMİZİ GELECEĞE TAŞIYACAK ANAYASA HAZIRLAYACAĞIZ"
Erdoğan, yeni anayasa çalışmalarına ilişkin şunları kaydetti:
"Türkiye Yüzyılını adaletin de yüzyılı yapma hedefimizi yeni sivil bir anayasa ile taçlandırmak istiyoruz. Türkiye'nin ve Türk demokrasisinin bunu yapabilecek imkan ve iradeye ziyadesiyle sahip olduğunu görüyoruz. Mümkün olan en geniş mutabakatla toplumumuzun farklı kesimlerinin katkısını alarak, ortak akılla bu süreci yönetmek arzusundayız. Tüm samimiyetimle belirtmek durumundayım, aslında Türkiye siviller eliyle yapılacak yeni, kuşatıcı ve özgürlükçü bir anayasaya hazırdır. Bu konunun sık sık gündeme gelmesinin gerisinde de toplumun ve siyaset kurumunun bunu yapabilecek yetkinliğe erişmiş olması meselesi vardır. Yeni anayasa meselesinin önündeki en büyük engel ise önyargılardır. Özellikle muhalefet çevreleri, sivillerin anayasa yapması konusunda tam manasıyla bir öğrenilmiş çaresizlik durumu yaşıyor. Özgüven eksikliğinin işaretlerine her tavır ve söylemlerinde şahit oluyoruz. Yeni anayasa konusunda maalesef sağlıklı bir tartışma değil, kemikleşmiş ön kabullerden kaynaklı bir kakafoni görüyoruz. Yeni yasama yılında inşallah siyasi partiler arasındaki diyalog zeminini güçlendirerek, esasında hiç olmaması gereken bu sıkıntıyı aşacağımıza inanıyorum. Biz yeni anayasaya sadece kuru hukuki bir belge olarak değil, haklarımızı, özgürlüklerimizi, sorumluluklarımızı bu topraklar üzerindeki ezeli ve ebedi kardeşliğimizi temsil eden bir toplum sözleşmesi olarak bakıyoruz. Ülkemizi geleceğe taşıyacak bir anayasa hazırlayacağız."
"ADALETE GÜVENİ SARSMAK YAPILABİLECEK EN BÜYÜK KÖTÜLÜKTÜR"
"Sorunları kavga ederek değil konuşarak çözebileceklerini" söyleyen Erdoğan, şöyle devam etti:
"Siyaset kurumunun görevi statüko bekçiliği yapmak değil, ülkenin ve milletin önünü açacak işlere liderlik etmektir. Bölgemizi çepeçevre saran istikrarsızlık ve çatışma iklimi ortadadır. Gerilimi körükleyen, kutuplaşmayı arttıran, 85 milyonun fertleri arasına nifak duvarları ören her türlü yaklaşımı reddediyoruz. Son günlerde altı harlanan nefret ve kavga siyasetinin ne demokrasimize ne de milletimize hiçbir faydası yoktur. Milletimize karşı sorumluluklarını yerine getirmekten kaçanları millet affetmez. Millete hakaret edenleri kahramanlaştıranları millet asla affetmez. Her alanda nezakete, iş birliğine, diyaloğa çok fazla ihtiyaç duyduğumuz günlerden geçiyoruz. Biz bu konuda üzerimize düşeni yapmaya devam edeceğiz.
SOSYAL MEDYA, ORGANİZE KÖTÜLÜĞÜN VASATI HALİNE GELDİ
Yargı mensuplarımızın tarafsızlığı ve bağımsızlığı korumak, kararlarını sadece hukukun ve vicdanlarının sesine dayanarak almaları için gerekli tüm desteği veriyoruz. Yargının gücünü, bağımsızlık ve tarafsızlığından aldığının farkındayız. Mahkeme kararları elbette herkes için bağlayıcıdır. Hukukun üstünlüğü ve hukuk devleti olmak bunu gerektirir. Fakat bir kararın bağlayıcı olması onu eleştiriden azade kılmaz. Demokrasilerde hukukun çizdiği çerçeve içinde yargı kararları hakkında farklı düşünce ve görüşler söylenebilir. Kararlar eleştirilebilir ve tartışılabilir. Ancak adalete karşı duyulan husumet kabul edilemez bir tutumdur. Kamuoyuna da yansıyan bazı kararlar bahane edilerek maalesef tüm yargımız, hakimlerimiz, savcılarımız hedef tahtasına konuldu. Çoğu zaman hukuk bilgisi ya hiç olmayan ya da sınırlı olan kişiler tarafından koskoca bir camia örseleniyor. Bilhassa sosyal medya mecraları, organize kötülüğün vasatı haline getirildi.
"HAKSIZ ELEŞTİRİLER, ADALET ALGISINA ZARAR VERİYOR"
Yanlış olduğu düşünülen bir karar varsa hukuk sistemimizde buna karşı pek çok imkan da vardır. Hukuki yollar tüketilmeden henüz karar kesinleşmeden yapılan haksız eleştiriler, toplumdaki adalet algısına da zarar veriyor. Toplumda adalete, yargıya ve mahkemelere duyulan güveni sarsmak ülkemize yapılabilecek en büyük kötülüktür. Türk yargısı bağımsızlık ve tarafsızlık vasfını koruyarak yargı yetkisini Anayasamızın amir hükümlerine göre Türk milleti adına kullanmaktadır. Ülkemizin yakın tarihinde vicdanlarını kiraya verenlerin milletimize nasıl büyük acılar yaşattığını gayet iyi hatırlıyoruz. Aklı ve muhakemeyi değersizleştirip yerine ideolojiyi koyanların işediği hukuk cinayetlerine, 27 Mayıs’ta, 12 Eylül’de, 28 Şubat’ta şahit olduk. Partimize karşı açılan kapatma davasında aynı şekilde hukuksuzluğun ne demek olduğunu bizzat tecrübe ettik. Yargıyı tahakküm aracı olarak kullananların gerçek yüzünü önce 17-25 Aralık’ta, ardından 15 Temmuz’da hep birlikte gördük. Bütün bu acı tecrübelerden gerekli tecrübeleri çıkarttık. Türkiye'yi bir daha asla bu tür sınamalarla karşı karşıya bırakmamakta kararlıyız. Her türlü vesayetle sonuna kadar mücadele edeceğiz."