İstanbul'da bebekleri anlaşmalı hastanelere sevk ederek haksız kazanç sağlamak ve ihmalkarlık sonucu ölümlerine yol açmakla suçlanan Yenidoğan Çetesi'nin üyeleri ve yöneticileriyle ilgili davanın altıncı gününde duruşma devam ediyor. Örgüt lideri Fırat Sarı, savunmasında "Hayatımda artık bir beklentim yok, insan olma anlamında içimde ne varsa yok oldu. 112'ye rüşvet vererek hasta almak mümkün değil. Tapelere itirazım var, güvendiğiniz kişilerle daha rahat konuşursunuz, ama özel konuşmalarımın kamuya sızması kabul edilemez" şeklinde açıklamalarda bulundu.
Bakırköy 22. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen davada, Medisense şirketinin sahibi ve doktor olarak anlaşma yaptığı hastanelerin yenidoğan yoğun bakımlarını işleten Fırat Sarı; Kadan, Halime ve Opara bebeklerinin ölümüne neden olduğu iddialarıyla ilk kez savunma yaptı.
"HAYATTAN ARTIK BİR BEKLENTİM, UMUDUM KALMADI"
Fırat Sarı savunmasında, "Yaklaşık 2 ay önce savcı tehdidi olayından sonra benim avukatlarım ayrıldılar. Bir süre önce yakınlarım bana savunmamı ertelememi önerdiler, ben katılmadım. Savunmamı yapacağım. Savcı tehdidinden sonra kamuoyunda infial oluştu. Benim hayattan artık bir beklentim, umudum kalmadı. Burada içtenlikle her şeyi anlatmak istedim. Akla hayale sığmayan şeyler anlatıldı. Üniversitede bir gösteriye katıldık. Terör örgütüne üyelikten suçlandım. Bir süre cezaevinde yattım. Ben mesleğimi çok seviyorum, hizmet etmek istedim insanlara. İnsan olmaya dair ne varsa içimden söküldü. Tıp fakültesini bitirdim" dedi.
“HİÇBİR ŞEY MEDYADA SÖYLENDİĞİ GİBİ OLMADI”
Sarı'nın savunmasında ayrıca "Medyada söylendiği gibi olmadı hiçbir şey. Ben zorunlu hizmetimi Esenyurt Devlet Hastanesinde yaptım. Zorunlu hizmetimden sonra Reyap Hastanesinde çalışmaya başladım. Esenyurt Hastanesinden tanıdıklarım vardı. İlker Gönen ile tanışmıştım bir dönem. İlker ile kafamız uyuştu. O da ben gibi çalışmayı seven bir arkadaştı. Hastanelerde özel sağlıkta yeni doğan bakımlarını işletmek olan bir şey. 112 sevkleri bana güvendikleri için yapılıyordu. Tıp merkezleri beni kendilerine yakın buluyordu, beni arayıp ‘hasta nasıl?’ diye ulaşıp sorabiliyorlardı, o yüzden hasta gönderiyorlardı bana” ifadeleri de yer aldı.
"112’YE RÜŞVET VEREREK HASTA ALMAK MÜMKÜN DEĞİL"
Çete lideri olan Fırat Sarı, savunmasının devamında şunları kaydetti: "Ben özel hastanecilikten yanayım ama en nihayetinde işletme orası. Hasta bulunması isteniyordu. Bu sistemi ben kurmadım, ben işletmiyorum, biz çalıştırmaya devam ettik. Ben 112 sevklerini tıp merkezlerinden aldım. Tanıdığım yönlendirdi ya da. 112’ye rüşvet vererek hasta almak mümkün değil. Bugün siz bile 112’yi arasanız hangi hastaneye kaç hasta gönderildiğini söylerler. 112’den hasta alma durumumuz yok. Biz tıp merkezlerinden aldık. Aileler bizi arardı hatta süreç uzadığında sevk olmak istediklerini söylemek için. Doğan bebek sevk edilmezse zaten orada ölecek.
“GÜVENDİĞİNİZ İNSANLARA DAHA RAHAT KONUŞURSUNUZ”
Sarı, "Tapelere benim çok itirazım var. Birincisi 2 insan konuşuyor, burada konuşurken her şeyi söylemem. Burada filtreden geçirip söylerim. Ama güvendiğiniz insanlara daha rahat konuşursunuz. Özel hayatta geçen konuşmalar kamuya yansıdı. Ama bu kamu önünde yapılan bir konuşma değil ki? Tapelerle yargılandığımız için bunu söylüyorum” dedi.