İzmir Adliyesi'nde 2024-2025 adli yılının başlaması dolayısıyla tören düzenlendi. İzmir Cumhuriyet Başsavcısı Fahri Mutlu Tosun, Türk yargısının bugün hiç olmadığı kadar bağımsız ve tarafsız olduğunu söyledi. İzmir Barosu Başkanı Sefa Yılmaz da, "Son 15 yılda ne yazık ki yargının belli alanlarda siyasallaştığını görüyoruz. Bu çok tehlikeli. Bu ülkede bugüne kadar gerçekleşmeyen şeyler oldu son bir yılda. Anayasa Mahkemesi kararları tanınmadı. Ülkemizde bir yüksek mahkemenin üyeleri bir başka yüksek mahkemenin üyelerini neredeyse mahkemeye verdi. İlk kez Anayasa Mahkemesi Türkiye Büyük Millet Meclisi kararını yok hükmünde kabul etti. Ama bu kararlara ne yazık ki Anayasa’nın emredici bu kararlarına hiçbir zaman uyulmadığı gibi uyulmaması yönünde de sinyallerin geldiğini görüyoruz” dedi.

2024-2025 adli yılının başlaması nedeniyle İzmir Adliyesi protokol girişinde tören düzenlendi. Törene İzmir Valisi Süleyman Elban, İzmir Cumhuriyet Başsavcısı Fahri Mutlu Tosun, İzmir Adli Yargı Adalet Komisyonu Başkanı Hakim Gökberk Sunal, İzmir Emniyet Müdürü Celal Sel, İzmir Barosu Başkanı Sefa Yılmaz, çok sayıda hakim, savcı, avukat ve adliye personeli katıldı.

Adliye önünde yer alan Atatürk Anıtına İzmir Cumhuriyet Başsavcısı, İzmir Adli Yargı Adalet Komisyonu Başkanı ve İzmir Barosu Başkanı tarafından çelenk konulmasının ardından saygı duruşunda bulunuldu ve İstiklal Marşı okundu.

Törende konuşan İzmir Cumhuriyet Başsavcısı Fahri Mutlu Tosun, "Geçtiğimiz bir yılın muhasebesini yaptığımızda yargı hizmetlerinin etkili, verimli ve hızlı bir şekilde yürütülmesi için çok gayret gösterdik. Bu anlamda adliyenin fiziki imkanlarının daha iyileştirilmesi kapsamında birçok çalışma yaptık. Geçen ay itibariyle de adliye sarayımızın güçlendirme projesine başladık. Yaklaşık 550 gün sürecek bir proje ile adliye sarayımız adalet hizmetinin verilmesini de daha iyi kullanışlı bir hale gelmiş olacak" dedi.

"10 BİN SORUŞTURMA DOSYAMIZDA AZALMA VAR" 

İzmir Cumhuriyet Başsavcısı Tosun, sözlerinin devamında ise şunları kaydetti:

"2023 yılı ile 2024 yılı içerisinde Cumhuriyet Başsavcılığımızın soruşturma sayılarına baktığımızda geçen hafta itibarıyla şu verilere ulaştık. Yaklaşık 10 bin soruşturma dosyamızda azalma var. Normalde nüfus artış hızları nedeniyle soruşturmalarda paralel olarak artardı. Ancak biz bu sene gördük ki İzmir Cumhuriyet Başsavcılığının soruşturma sayısı 10 bin düştü. Tabii bunun sebebi öncelikli olarak önleyici kolluk hizmetlerinin çok daha etkin hale geldiğini görmemizdendir. İl Emniyet Müdürlüğümüzün çok yoğun gerçekleştirdiği önleyici kolluk hizmetlerinden dolayı birçok suçlu yakalanmış birçok suç işlenmeden önlenmiştir. Cumhuriyet savcılarımızın yaptığı etkin soruşturmalar da suç işlenmekteki caydırıcılığa katkı sağlamış ve bu nedenle önleyici kolluk faaliyetleri ve soruşturmanın etkinliği birleşince bu sonuç karşımıza çıkmıştır. Yaptığımız soruşturmalarda özellikle alternatif çözüm yollarını da kullanmaya özen gösteriyoruz. Bu kapsamda tarafların uzlaşma kapsamındaki suçlarını uzlaştırma büromuz tarafından barışçıl bir yöntemle çözülmesi için Cumhuriyet Savcılarımızın uzlaştırmacılarımız büyük gayret gösteriyor. 2024 yılı içerisinde 4 bin dosya tarafların uzlaşmasıyla mahkeme aşamasına gelmeden kapanmıştır. Teknolojik alandaki gelişmeler bizi yeni suç türleriyle karşılaştırılmıştır. Bu kapsamda bilişim alanındaki suçların sayısının artması ve çeşitlenmesi bizim kurumsal kapasitemizin arttırılması için tedbir almamızı gerekli kılmıştır. Geçen yıl 9 olan bilişim suçlarını soruşturmakla görevli olan Cumhuriyet savcısı sayımızı bu yıl 20 olarak belirledik ve önümüzdeki süreçte de bilişim suçlarıyla etkin bir mücadele yapacağız. Terör örgütleriyle ilgili soruşturmalarımız aynı yoğunlukta ve etkinlikte devam etmektedir. Son bir yıl içerisinde yaklaşık terör örgütüyle ilgili 900 soruşturmayı yapmış bulunmaktayız.

"TÜRK YARGISI HİÇ OLMADIĞI KADAR BAĞIMSIZ" 

Terör örgütü üyelerinin bir kısımları biliyorsunuz yurt dışına kaçarak kendilerinin sahipleri olan emperyalistlerle iş birliklerini orada devam ettirmektedirler. Gerek sosyal medya üzerinden yaptıkları kaos planları ve yalan paylaşımları ile bu sürece ülkemiz aleyhinde soruşturmalarımızı yanlış yere yönlendirecek iftira ve yalan bilgiler sunmaktadırlar. Bu nedenle önümüzdeki süreçte terör ve örgütlü suçlarla ilgili alanda özellikle yurt dışında olan, yakalaması olan şüpheliler ve sanıklarla etkin soruşturma kapsamında bir Cumhuriyet savcımızı görevlendiriyoruz. Uluslararası hukuktan ve uluslararası sözleşmelerden Ceza Muhakemesi Kanunu’ndan kaynaklanan haklarımızı etkin bir şekilde kullanacağız. Yargı geçmiş süreçte büyük sıkıntılar, zorluklar da yaşadı. İçimizdeki FETÖ terör örgütü üyelerinin kumpas iddianameleriyle, sahte hazırladıkları evraklarla ülkemizde milyonlarca insan mağdur edildi. Yargı eliyle darbe yapılmaya çalışıldı. En son 15 Temmuz hain darbe girişiminden sonra milletimizin azmi ve kahraman direniş hüsrana uğratıldılar. İlk önce yargımız gerekli şekilde soruşturmaya kovuşturmalara başladı. FETÖ terör örgütü üyelerinin yargıdan ihraç edildikten sonraki tahribatın giderilmesi için bütün meslektaşlarımız üstün bir özveri ve gayretle çalıştı. Rahatlıkla söyleyebiliriz ki Türk yargısı hiç olmadığı kadar bağımsız ve hiç olmadığı kadar tarafsızdır. Her zaman hukukun üstünlüğü ilkesi çerçevesinde soruşturmalarımızı birliğimize, beraberliğimize, kardeşliğimize karşı olan ve kaos çıkarmaya çalışan suçlulara da etkin bir şekilde mücadele edeceğiz."

TMMOB’den işsizlik ve hak kaybına sert tepki TMMOB’den işsizlik ve hak kaybına sert tepki

6 YENİ MAHKEME

İzmir Adli Yargı Adalet Komisyonu Başkanı Hakim Gökberk Sunal ise "İzmir Adliyesi'nde bu yıl 6 yeni mahkeme faaliyeti geçirildi. Toplam mahkeme sayımız 240 oldu. 2024 yaz kararnamesiyle 53 hakim meslektaşımız aramıza katılmıştır. Aramıza katılan hakim ve savcı meslektaşlarımıza, İzmir'deki görevlerinden üstün başarı ve esenlik dileyerek hoş geldin diyorum. Yine bugün başlatılan hakim, savcı uygulamasının yargı sistemimizden olumlu katkılar sağlayacağını düşünmekteyim. Adliyemizde görevli çok kıymetli personelimize de bizlerle birlikte bu yolda yürüyerek yaptıkları yol arkadaşlıkları için ben gece gündüz demeden fedakarca çalışmaları için teşekkür ediyorum. Yeni adli yılının Türk milletine ve toplumun esenliği için uğraş veren tüm hukukçulara hayırlı olmasını diliyorum" ifadelerini kullandı.

İzmir Barosu Başkanı Sefa Yılmaz da yeni adli yılın hukukun üstünlüğünün, yargının bağımsızlığının ve tarafsızlığının sağlandığı bir yıl olmasını dileyerek "Birçok temennimiz var, birçok umudumuz var, birçok talebimiz, birçok isteklerimiz var. Ama tabii bu isteklerin temelinde ülkenin laik, demokratik sosyal yapısının ve hukukun üstünlüğünün sağlandığı bir sürecin hayata geçirilmiş olması. Adli tatil boyunca bizler avukatlar, baro yönetim kurulu üyeleri bizler dahil hiçbir tatil düşüncesine sahip olmadan değişik alanlarda faaliyetlerimizi devam ettirdik" dedi.

İZMİR BAROSU BAŞKANI YILMAZ ŞÖYLE KONUŞTU: 

"Hukukun üstünlüğünü savunurken elbette ülkemizde barışı ve adaleti de savunacağız. Bizler barolar, baro yönetim kurulları sadece avukatlarla birlikte, avukatların sorunlarıyla ilgili bir dünya değil, aynı zamanda bu ülkenin sorunlarından ayrı olmayan, bizlerin sorunlarının çözümü ve ülkenin sorunlarının çözümünün de bir arada olduğu düşüncesindeyiz. Bizim için hukukun üstünlüğü çok değerli, çok önemli. Hukukun üstünlüğünün en temel argümanı ise yargının bağımsızlığıdır. Yargının bağımsızlığının sağlandığı yerde evet gerçekten hukukun üstünlüğünden bahsedilir. Orada da demokratik teamüller ve kurallar işler. O halde sizler ve bizler hukuk insanları olarak her şeyden önce tarafsız ve bağımsız bir yargının hayata geçirilmesi için emek vermeliyiz. Tarafsız ve bağımsız yargının en önemli ayağı da savunma mesleğidir. Savunma mesleğinin olmadığı yerde yurttaşın sesi olmaz. Savunma mesleğinin olmadığı yerde kadının, çocuğun, doğanın sesi olmaz savunma mesleğinin olmadığı yerde adil yargılanma hakkı olmaz. Ama görüyoruz ki son zamanlarda özellikle savunma mesleğine ve barolara karşı sistemli bir şiddetin hayata geçirilmek için ciddi adımlarının atıldığını, bunun en bariz örneği son 20 yılda 500'den fazla avukatın katledilmesi, öldürülmesidir. Avukat, bugün yaşanan şiddetlerin belki de en ağırını, en sık olanını yaşıyor. Sözel, fiziksel, ekonomik şiddet. Özellikle genç avukatlar, özellikle stajyerler.

"AVUKATIN OLMADIĞI YERDE ADALETTEN BAHSEDEMEZSİNİZ" 

Bu konularla ilgili birçok çalışmayı, özellikle İzmir Barosu Türkiye Barolar Birliği nezdinde ilgili bakanlığa bildirdi. Bir dosya halinde sunduk. Dedik ki; CMK ücretleri, adli yardım ücretleri, asgari ücret tarifesinde çekilsin. Stajyer avukatların en azından adliyede yaptıkları staj döneminde sigorta primleri ve ücretleri kamu tarafından karşılanmıştır. Adli yardım ücretleri ve CMK ücretleri zamanında ödensin. KDV oranları düşürülsün biz bunları söylemeye gittiğimizde ilgili bakanlığa ne yazık ki karşımıza 8 olan KDV yüzde 10'a, 18 olan KDV dilimi yüzde 20'ye çıkarıldı.

Bu şiddetin varlığı hepimizi rahatsız ediyor. Avukat Kanunu’nun birinci maddesi yargının kurucu unsurlarından olan bağımsız savunmayı temsil eder der avukat için. Avukatın olmadığı yerde adaletten, yurttaşın adalete erişiminden bahsedemezsiniz. O yüzden özellikle Avukatlık Kanunu'nun 76. maddesi bizlerin, barolara hukukun üstünlüğünü savunmak, geliştirmek, insan haklarını savunmak görevini vermiştir. Zorunlu hale getirmiştir. Yine o kanunun 95'inci maddesi 21 fıkrası insan haklarını savun ve yüceltmek görevidir.

"GERÇEKLEŞMEYEN ŞEYLER OLDU"

Biz bu görevleri yaparken elbette yerine getirirken birçok zorluklarla karşılaşıyoruz. Özellikle bu alanlarda verdiğimiz faaliyetlerde birçok arkadaşımıza suç isnadı yapılıyor. Gelinen süreçte özellikle son 15 yılda ne yazık ki yargının belli alanlarda siyasallaştığını görüyoruz. Bu çok tehlikeli. Bu ülkede bugüne kadar gerçekleşmeyen şeyler oldu son bir yılda. Anayasa Mahkemesi kararları tanınmadı. Avrupa İnsan Hak Mahkemesi kararları tanınmadı. Ülkemizde bir yüksek mahkemenin üyeleri bir başka yüksek mahkemenin üyelerini neredeyse mahkemeye verdi. Dünyanın hiçbir yerinde olmayan şeyler gerçekleşti. İlk kez Anayasa Mahkemesi Türkiye Büyük Millet Meclisi kararını yok hükmünde kabul etti. Yok saydı. Ama bu kararlara ne yazık ki Anayasa’nın emredici bu kararlarına hiçbir zaman uyulmadığı gibi uyulmaması yönünde de sinyallerin geldiğini görüyoruz. Biz hukukun üstünlüğünü savunurken bütün bu değerlerin bir arada olduğu bir dünyada bir arada barış içerisinde özgürce yaşayacağımız, ifade edeceğimiz ve bir arada olmanın mutluluğunu yaşayacağımız bir ülke istiyoruz. Dili, dini, inancı, mezhebi, siyasi görüşü, cinsiyeti ne olursa olsun herkesin yasa önünde eşit yurttaş olarak kabul edildiği bir ülkede yaşamak. Bununla ilgili yapılması gerekenlerin de ilgililer tarafından yerine getirildiğini görmek istiyoruz. Çünkü bu ülke için hepimizin umutları var. Bu umutları hayata geçirmenin yolu işte demokrasiden, hukukun üstünlüğünden ve yargının tarafsızlığından ve bağımsızlığından geçer. Savunma mesleğine verilecek olan önemden, değerden itibarsızlaşma çabalarından uzaklaşmakla geçer.”

Kaynak: anka