Karabağlar Belediye Başkanı Helil Kınay, İzmir'de Demokrat Kadınlar Sosyal Yardım Derneği tarafından düzenlenen "Kadın ve Demokrasi Çalıştayı"na katıldı. Ahmet Adnan Saygun Sanat Merkezi'nde gerçekleşen çalıştayda konuşan Kınay, şunları söyledi:
"Bu koltuklarda kadın ve demokrasiyi konuşurken aslında hayatın her alanında var olan kadının siyasette de var olması ve sesini daha çok büyütmesi, yükseltmesi, sesini duyuramayanların sesi olması için bu yüzleri, bu salonları, sokakları, bu konuşmaları daha çok büyütmek zorundayız. Bir belediye başkanı olarak yıllarca cümlelerimizi söylerken kentlerde hayatın nasıl olması gerektiğini söyledik. Bir çevre mühendisi olarak dedim ki çevre sorunlarının toplumsal sorunlardan bir farkı yok. Ekonomiden, sağlıktan, eğitimden, toplumsal cinsiyetten, şiddetten, burada konuştuğumuz hiçbir konudan farkı yok. Bağımsız değil. Ve bu sürecin içerisinde biz yaşanabilir kentlerde yaşanabilir hayatlar istiyoruz. Ve bu hayat için de altyapısıyla üst yapısıyla, toplumsal yapısıyla o kente sahip olan o kentin refahına da sahip olan kentliler olmak istiyoruz. Kadınıyla, erkeğiyle, emeğiyle, emekçisiyle, yaşlısıyla, sağlıklı olan, hasta olanıyla, özel gereksinimli dostlarımızla tüm can dostlarımızla hep birlikte bu noktanın içerisinde siyasette belediye başkanlığını çok değerli buluyorum. Çünkü o kente dokunan o kentteki yaşama dokunan her bir mahalledeki her bir evin sesini duyan kişileriz bizler ve benim sorumluluğum Karabağlar'da diğer arkadaşlarımın kendi kentlerinde meclisteki vekillerimizin tüm Türkiye'de bu sözleri kendi adımıza büyütüp sorunları değerlendirip çözümleri ortaya koyup aslında her yere yayılmasını sağlamak. Birlikte ortak bir mücadele yürütmek."
"EKSİKLİKLERİN ACISINI EN ÇOK YAŞAYAN; KADIN"
Karabağlar Belediye Başkanı Helil Kınay, sözlerinin devamında ise şunları kaydetti:
"Kentlerde kadına baktığımız zaman yerel yönetim çalışmalarına baktığımız zaman temel altyapı hizmetlerindeki eksikliklerin acısını en çok yaşayan; kadın. Bugün Karabağlar'da kentleşme sorununu konuşurken, doğal gaz ve sorunları konuşurken, ulaşımla ilgili sorunları konuşurken kaldırımları, yolları konuşurken bunun en büyük darbesini kadınlar alıyor. Çünkü evinde pazara gidecek, alışverişe gidecek, çocuğunu okula götürecek, işe gidecek, işten çok hızlı dönecek, evdeki işini yapacak evdeki yaşlısına, belki hastasına, belki özel gereksinimli aile bireylerine bakacak. Bunlar için bunun yan ihtiyaçlarını giderecek. Dolayısıyla o kent yaşamının içerisinde bunu yaparken de toplumun ona verdiği görevleri bir sorumluluk ve bir yük olarak alıp tüm dezavantajlarını da hangi saatte geldi, hangi araca bindi? Tek mı bindi? Nereye gitti? Kadın başıyla ne yaptı? Gibi soruların cevaplarını da vermesi gerekecek.
"EKONOMİYİ KONUŞMADAN HİÇBİR ŞEY KONUŞMAK MÜMKÜN DEĞİL"
Ekonomi en önemli problem bugün ülkede ekonomiyi konuşmadan hiçbir şey konuşmak mümkün değil. Bazen bize diyorlar ki belediye başkanısınız. Asfalt konuşun, çöp konuşun, ekonomi sizin neyinize genel politika hayır bu ülkede genel politikayı konuşmadan, hiçbir şey konuşamazsınız. Su bile içemezsiniz. Suyun fiyatı bile ne kadar oldu? Herkesin onu bir düşünmesi lazım. Ve ekonomik zorluklar, ekonomik şiddet en çok kadınları vuruyor. Evinde olan, çalışmayan, çalışmayan, çalıştırılmayan Kadın eline verilen o üç kuruşla verilen ya da verilmeyen bir ailenin yaşamsal ihtiyaçlarını gidermek zorunda kalıyor. Çocuğunu okula göndermek o ihtiyaçlarını karşılamak zorunda kalıyor. Kendi ihtiyaçlarını bir kenara bırakarak ya da belli cümleler bazen sohbetlerde espri konusu olan bu esprilerimizi de düşünmemiz lazım. Şu kadar para bıraktım, nereye harcadın? Her gün şu kadar para bırakıyorum cümleleriyle şiddetin ve aslında ölüme kadar giden süreçlerin cevabı bu ekonominin içerisinde giderek büyüyen öfke. Bir taraftan da cahillik cesaretlendirme ve diğer öfke ve bunun en büyük darbesini kadınlar alıyor. Çocuklar alıyor.
"KIZ ÇOCUKLARININ DEVAMSIZLIK ORANI DAHA YÜKSEK"
Kentlere baktığımızda kentlerde yoksul mahallelerde özellikle okullardaki devamsızlıklara baktığımız zaman, kız çocuklarının devamsızlık oranının daha yüksek olduğu görülüyor. Neden çünkü ped alamadığı için o günlerde okula gitmemeyi tercih ediyor. Tercih tırnak içinde bir söylem. Ailesine bunu söyleyemediği için, alacak parası olmadığı için, çok basit, yaşamsal bir ihtiyaçtan bahsediyoruz. Bazılarının konuşmaktan utandığı yaşamsal bir süreçten bahsediyoruz. Diğer taraftan güvenlik kentlerde yaşamda güvenlik yine kadına en büyük darbeyi veren bir sorun. Bütün bunlarla beraber istihdamla ilgili sorunlar, sosyal problemler toplumdaki bakış açısı, eğitimsizlik, hepsi aileye yönelik aslında çocuklarımızı hangi yolda büyüteceğimize yönelik politikaları ortaya koyan ve bu nedenle en çok baskı gören ve bunu yürütecek olan özellikle kadınlara çocuklara bu darbeyi ortaya koyan bir anlayıştan bahsediyoruz.
"BU SİYASETİN İÇERİSİNDE HERKESİN SESİNİ DUYMAMIZ GEREKİYOR"
Yerel yönetimlerde kadın olmak çok değerli. Çünkü kadın belediye başkanı olursanız kadını daha çok duyuyorsunuz. Kadının yoksulluğunu, kadının yoksunluğunu, kadının sesini daha çok duyma şansına sahipsiniz. Kadın siyasetçi olursanız o sesi büyütme şansına sahipsiniz. Sokakta ne kadar çok kadın olursa aynı şekilde onu büyütme şansına sahip. İş dünyasında, eğitimde hayatın her alanında sadece yoksulluğu yoksunluğuyla değil, başarısıyla, gücüyle, mücadelesiyle tüm kadınların görünür olması gerekiyor. Çünkü kadınlar birbirini gördüğü zaman aslında yalnız olmadığını anlıyor. Cesaret buluyor. Yeteneklerinin belki de farkına varıp bir adım atma yolunda bir öncü görüyor kendini. Bu değerlendirmeyle beraber yerel yönetimler hayatın içerisindeki en önemli mekanizma olduğu için bizler de Karabağlar'da bu gerçeklerden farklı bir yaşam sürmediğimiz için kendi adımıza çalışmaları yürütürken kadınlar, çocuklar ve gençler ağırlıklı dedik. Sosyal belediyecilik haktan yana belediyecilik yapacağımızı söyledik. Çünkü temel belediyecilik hizmetleri hepimizin görevi. Temizlik, asfalt, planlama. Bunlar teknik konular. Zaten yapılması gereken ve personelimizin o ekipteki çalışma arkadaşlarımızın yürütmesi gereken konular. Ama hayata dokunmamız gerekiyor. Bu siyasetin içerisinde herkesin sesini duymamız gerekiyor."