İklim alanında çalışan sivil toplum kuruluşları, Türkiye’nin 2024 yılında attığı adımları değerlendirerek “2024 İklim Karnesi”ni yayımladı. Raporda, Türkiye’nin yenilenebilir enerji kapasitesini artırma hedefi olumlu bulunurken, nükleer bağımlılığı ve kömürden çıkış projeksiyonunun olmaması eleştirildi.

KÖMÜR VE FOSİL YAKITLARDAN ÇIKIŞ TARİHİ BELİRSİZLİĞİNİ KORUYOR

Raporun en dikkat çeken olumsuz başlıkları arasında şunlar yer aldı:

Afşin-Elbistan A kömürlü termik santralinin genişletilmesi

2053 Uzun Dönemli İklim Stratejisi'nde fosil yakıtlardan çıkışın yer almaması

2050’ye kadar nükleer enerji kapasitesinin üç katına çıkarılması hedefi

Sivil toplumla hazırlanmayan İklim Kanunu’nun belirsizliği

AFŞİN-ELBİSTAN YENİ BİR SANTRALİ DAHA KALDIRAMAZ

Maraş’taki Afşin-Elbistan A Termik Santrali’ne iki yeni ünite eklenmesi planlanırken, mevcut santralin neden olduğu hava kirliliği yönetmelik sınırlarının sekiz katına ulaşıyor. Uzmanlar, bölgedeki çevresel ve sağlık sorunları göz önüne alındığında projenin iptal edilmesi gerektiğini vurguluyor.

TÜRKİYE, AVRUPA’DA KÖMÜRDEN ÇIKIŞ KARARI ALMAYAN BEŞ ÜLKEDEN BİRİ

Avrupa’da 23 ülke kömürden çıkış tarihi belirlerken, Türkiye bu kararı almayan Polonya, Sırbistan, Kosova ve Bosna Hersek ile birlikte beş ülkeden biri olmaya devam ediyor. Ayrıca Türkiye, OECD ülkeleri içinde yeni termik santral planı olan beş ülkeden biri konumunda.

2053 PLANINDA BİLE KÖMÜRDEN ÇIKIŞ YOK

Türkiye, Birleşmiş Milletler İklim Zirvesi'nde açıkladığı 2053 Uzun Dönemli İklim Stratejisi ile net sıfır emisyon hedefini duyurdu ancak belgede kömür ve fosil yakıtlardan çıkış tarihi yer almadı. Aynı zamanda 2024-2028 Stratejik Planı’nda kömür ve diğer fosil yakıt aramalarının artırılacağı ifade ediliyor.

NÜKLEER ENERJİYE BAĞIMLILIK ELEŞTİRİLDİ

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nın COP29’da 2050’ye kadar nükleer enerji kapasitesini üç katına çıkarma taahhüdünde bulunması tartışmalara neden oldu. Akkuyu Nükleer Santrali’nin inşaatı devam ederken, burada üretilen elektriğin piyasa fiyatının üzerinde bir maliyetle alınacağı belirtiliyor. Uzmanlar, nükleer enerjinin dışa bağımlılığı artıracağını ve kamu kaynaklarının verimli kullanılmadığını vurguluyor.

YENİLENEBİLİR ENERJİ DOĞA İLE UYUMLU OLMALI

Türkiye’nin 2035’e kadar güneş ve rüzgar enerjisi kapasitesini dört kat artırma hedefi, iklim politikaları açısından olumlu bir gelişme olarak değerlendirilirken, projelerin doğayla uyumlu olması gerektiği belirtiliyor. Mevcut düzenlemelerdeki boşlukların doğal alanlar üzerindeki baskıyı artırdığına dikkat çeken uzmanlar, projelerin çevresel etkilerinin bağımsız uzmanlarca değerlendirilmesi gerektiğini vurguluyor.

İKLİM KANUNU BELİRSİZLİĞİNİ KORUYOR

2024 yılında yürürlüğe girmesi beklenen İklim Kanunu taslağının hâlâ Meclis’e sunulmadığı ifade ediliyor. 2021 yılından bu yana gündemde olan taslağın, sivil toplum kuruluşlarının görüşleri alınmadan hazırlandığı belirtilirken, yasada %35 mutlak emisyon azaltım hedefinin yer alması gerektiği vurgulanıyor.

ADİL GEÇİŞ STRATEJİSİNE İHTİYAÇ VAR

Türkiye’de kömür sektöründe çalışanların mağdur edilmemesi için adil bir geçiş planına ihtiyaç olduğu belirtiliyor. Yatağan Termik Santrali ve Çayırhan’daki işçilerin işsiz kalma riskiyle karşı karşıya olduğu hatırlatılırken, iklim politikalarının işçilerin haklarını koruyacak şekilde planlanması gerektiği vurgulanıyor.

Kaynak: Haber Merkezi