İzmir Körfezi'ne ilişkin açıklamalarda bulunan İzmir Büyükşehir Belediyesi eski Başkanı Tunç Soyer, ''15 yıllık yerel yönetici deneyiminde söylemek istiyorum. Kimse hayali düşmanlar, siyasi müttefikler, bahaneler araması. İzlenecek yol bellidir. Yaşayan Körfez Stratejisi kesintisiz ve eksiksiz uygulanmalıdır. Körfez, İzmir'in canıdır, varlık nedenidir" dedi.
İzmir Büyükşehir Belediyesi önceki dönem başkanı Tunç Soyer, İzmir Körfezi'ne ilişkin açıklamalarda bulundu. Mülkiyeliler Birliği Derneği İzmir Şubesi Lokali'nde gerçekleşen açıklamada Soyer, "1986 yılına kadar Körfez'de maalesef koku ve kirlilik konusu bir kader gibi yaşandı. Yaşı yetenler hatırlayacaktır. Yetmişlerde, seksenlerde özellikle Bayraklı bölgesinden burnumuzu tutarak geçerdik. Ve İzmir'den utanırdık. Nihayet 1986'da başlayan büyük kanal projesi 2000 yılında tamamlanıyor. Ve Narlıdere ve Çiğli Atık Su Arıtma Tesisleri'nde imalatıyla Körfez Sahili'ndeki bütün büyük kanal projesi tamamlanıyor ve bu koku sorunu 2 bin sonra büyük ölçüde çözülüyor" dedi.
Tunç Soyer, şunları kaydetti:
"Hem tasarımdaki bazı eksiklikler ve hatalar nedeniyle hem Körfezdeki sığlaşma nedeniyle zaman zaman ortaya çıkan koku problemi ve kirlilik problemi, yeniden bilimsel çalışmaların yapılmasını zorunlu hale getiriyor. Ve önceki dönemde kurulan Bilim Kurulu çok değerli bilim insanlarını bir araya getiriyor ve sirkülasyon kanalı ve navigasyon kanalı fikri ortaya atılıyor. Sirkülasyon kanalı 250 metre genişliğinde 800 metre uzunluğunda, altı buçuk metre derinliğinde bir kanal navigasyon kalıbıyla beraber o günkü maliyetleri 2018 yılı itibariyle 2,5 milyon euro civarında. Navigasyon kanalının on metreden daha fazla su çekme seviyesi olan gemilerin, yani on dört, on beş metrelik gemilerinde Körfeze girebilmesine imkan verecek bir kanal. O nedenle çok değerli. Onu projeyi hazırlayanlar zamanında Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları tarafından yapılmasını öngörüyorlar. Sirkülasyon kanalında büyükşehir tarafından yapılması ön görülüyor. Öncelikle söylemeliyim ki biz bu projelere böyle elimizin tersiyle iterek onları reddetmiş falan asla olmadık. Ama Strabon'dan aldığınız dersle önce kirletmemek için ne tür mühendislik çalışmaları yapmalıyız sorusunun cevabını aradık. Çünkü sirkülasyon kanalı temiz, temizlik sağlayacak. Çözüm ortaya koymayacak. Olsa olsa körfezdeki temiz su hareketliliğini arttıracak bir etki yaratacaktır. O nedenle sirkülasyon kanalından önce kirlenmeyi durdurmak için yapılması gerekenler vardı. Bunları yapmazsak körfezli hayatın sona ereceğini gördük. Ve bir strateji ortaya koyduk. Adına 'Yaşayan Körfez' dedik.
"YAŞANAN HER YAĞIŞTA SU BASKINI VİDEOLARI SONLANDI"
Yaşayan Körfez Stratejisi'nin üç aşaması vardı. Birinci aşaması karada yürütülen projeler, ikinci aşaması kıyıda yürütülen projeler ve üçüncü aşaması denizde yürütülen projeler. Birinci aşama karada yürütülen çalışmalardı. Bu kapsamda kentin yağmur suyu yerleştirme altyapısının tamamlanmasıyla yağmur suları kanala karışmadan ve kirlenmeden doğrudan doğruya körfeze akmalıydı. Böylece atık su arıtma tesisleri üzerindeki kapasite başlığı ortadan kalkmış olacaktı. Sayıları doksanı aşan taşkınlarla Körfez'in kirliliği her geçen gün artıyordu. Ayrıca yılda 60 milyon metreküp deniz suyunun büyük kanala sızıyor olması da Çiğli Atık Su Arıtma Tesisi üzerindeki baskıyı olağanüstü artırıyordu. Ancak bu kararın bu kente neşter vurmak anlamına geleceğini biliyorduk. Çok can yakacağımızın çok insanı huzursuz edeceğimizin farkındaydık. Neşteri burduk. 3 yıl içinde 300 kilometre yağmur suyu ayrıştırma kanalı yaptık. Bu rakam 2 bin yıl boyunca yapılmış toplam 600 kilometrelik yağmur suyu pis su kanalının yaklaşık yarısına tekabül ediyor. Yani şehri şantiyeye çevirdik. Bu şehrin yaşam ve varlık sebebi olan Körfezin ölmesine her gün daha çok kirlenmesine seyirci kalamazdık. Böylece bir yandan da aşırı yağışlarda su baskınları ve taşkınların da azalmasını sağlamış olduk. Şikayetler de aldık elbette ama örneğin Kemeraltı'nda olağanüstü çalışmalar yapıldı. Bir kuyumcu hassaslığıyla çalışmalar yapıldı ve bu imalatları yaptığımız yerlerde Buca'da, Kemeraltı'nda daha birçok yerde yaşanan her yağışta su baskını videoları tamamen sonlandı.
"KOKUNUN SEBEBİ DÜŞÜK SİRKÜLASYON DEĞİL, YÜKSEK KONTAMİNASYON"
Karada gerçekleşen ikinci çalışma derelerin restorasyonu. Toplam 138 yan kola sahip 33 dere. İzmir Körfezine akıyor. Bu derelerden yüksek selimat taşıyanların da ortalama yılda 223 kilometre temizlik yaptık. 142 bin ton malzeme çıkarttık. Özellikle Ahırkuyu, Manda, Melez derelerinin ağzında periyodik temizlik çalışmalarını devam ettirdik. Sadece MeLez Deltası'nda iki yüz altmış beş bin metreküp tarama faaliyeti gerçekleştirdik. Tüm bu çalışmalar bize gösterdi ki kokunun sebebi düşük sirkülasyon değil yüksek kontaminasyon. Yani kirlilik. Bu derelerden bir tanesi de Gediz. Gediz'i özellikle eklemek gerek. Her ne kadar doğrudan Körfeze akmıyor gözükse de denizin suları dış körfezde uzun adaya kadar geliyor. Ve körfezde saat yönünün tersine olan akıntılar nedeniyle orta ve çok olumsuz etki yapıyor. Gediz Nehri'ndeki kirlilik yükünü ortadan ortaya koymak ve gerekli tedbirlerin alınmasını yaratmak için hatırlayacağınız gibi dört günlük bir Gediz güzergahı takibi yapmıştık. Kaynağından başlayarak Murat Dağı'ndan başlayarak dört yüz kilometre o güzergaha eşlik etmiştik. O pırıl pırıl doğan kaynak noktasından itibaren nasıl giderek kirlendiğini ve dördüncü kalitede simsiyah nasıl denize aktığını görmüştük. Dolayısıyla Gediz'i de özellikle bu derelerin temizlenmesiyle ilgili faaliyete mutlaka katmamız gerekiyor.
"2050 YILININ SONUNA KADAR TESİSTE YENİLEMEYE İHTİYAÇ DUYULMAYACAK"
Stratejinin ikinci ayağı Körfez kıyısındaki atık su arıtma tesislerinde gerçekleştirilen revizyon ve kapasite gelişme çalıştırmaları. Bu projelerden ilki Çiğli Atık Su Arıtma Tesisinin birinci, ikinci ve üçüncü fazlarının revizyonuydu. 2000 yılında devreye alınan Çiğli Atık Su Arıtma Tesisi mevcutta paralel yapılanmış üç faz ile yani üç büyük havuzla toplamda 604 bin 800 metreküp gün bir kapasiteyle işletiliyor. İzmir nüfusundaki artışla birlikte tesisin kapasitesinin arttırılması ve mevcut fazların revizyonu ihtiyacı doğdu. Geçen 23 yıl içinde tesisin kurulduğu günden itibaren geçen 23 yıl içinde tesiste hiç revizyon yapılmamış ve gerek difüzörler, gerek bloverlar için çok ciddi bakım ihtiyacı doğmuştu. Bu çerçevede tesisin mevcut üç fazının revizyonu ve yenileme çalışmalarını başlattık. Sonunda 250 milyon liralık bir yatırımla 23 yıl önce kurulmuş tesisin üç fazı tamamıyla revize edildi. Tamamıyla çamuru kazındı, temizlendi, pırıl pırıl hale getirildi. Yani tabiri caizse 2023 yılında sıfır kilometre fabrika ayarlarına dönüldü. Mevcut üç fazıyla 604 bin 800 metre küp yün kapasiteyle çalışan Çiğli Atık Su Arıtma Tesisi 2024 içinde tamamlanacak ve 215 bin 200 metreküp gün kapasiteli dördüncü fazın inşatıyla beraber 820 bin metreküp güne ulaşacak. Bu kapasiteyle 2050 yılının sonuna kadar tesiste bir yenilemeye ihtiyaç duyulmayacak. Dolayısıyla ifade edilen beşinci faz 2050 yılının öncesinin bir meselesi değil. 2050 yılı sonrasında konuşulması mümkün.
"YAKLAŞIK 1 MİLYON METREKÜPE YAKIN SU ARITILACAK"
Güneybatı'da Narlı Narlıdere Atık Su Arıtma Tesisinin de iyileştirme projesi hazır. Şehir merkezinden çıkan atık suların bir bölümünü arıtan, güneybatı atık su arıtma tesisi Narlıdere ve çevresinden gelen atık suları arıtıp derin deşarj Körfez'e vermektedir. Uzun yıllar şehre hizmet veren tesis için revizyon ve kapasite tartışması artışı süreci başlatıldı. 400 milyon lira bütçeye ayrılan revizyon ve kapasite artışı çalışmalarıyla atık su altyapısı güçlendirilmiş olacak. Şu an Çiğli Atık Su Arıtma Tesisi'ne giden Narlıdere Altın Evler, Narlıdere Huzur mahallelerindeki kapasite artışı sonrası güneybatı atık su arıtma tesisine bağlanacak. Bu kapsamda Narlıdere'nin tamamında hali hazırda hizmet veren atık su hattının yenilenmesi ve yaklaşık 9 kilometre daha yeni hat imalatı yapılması planlanmıştı. Aslında böylece Narlıdere bölgesinde atık suyun arıtılması için Çiğli'ye taşınmasından da kurtulunmuş olunacak. Dolayısıyla bu projenin de böyle bir önemi var. Bir başka proje Karabağlar Atık Su Arıtma Tesisi. Bunun da projesi hazırlandı. Gaziemir ve Buca ilçelerinin tamamını Karabağlar ilçesininse yarısına hizmet edecek bu atık su arıtma tesisi kentin atık su arıtma kapasitesini artırmakla birlikte asıl olarak Çiğli Atık Su Arıtma Tesisi'nin yüzde 15 kapasitesini hafifletmiş, rahatlatmış olacak. Böylece körfezin temizliğine çok önemli katkı verecek olan bu tesis birçok modern şehirde olduğu gibi aslında yer altına inşa edilecek. Böylelikle bazı kanallardaki yavaş seyir nedeniyle ortaya çıkan kokunun da ortadan kaldırıldığını görmüş olacağız. Ama en önemli yanlarından biri Karabağlar atık su arıtma tesisinin deşarj edilecek, arıtılmış su Melez Çayı'na verilecek. Böylece Yeşildere'de 2026 yılında yapılması öngörülen EXPO'ya da muazzam bir fayda sağlayacak. Melez'in rehabilitasyonuna ve şehir içinde yeni bir ekolojik koridor açılmasına imkan vermiş olacak. Böylece Narlıdere'de 21 bin metreküp gün kapasitesi 56 bine. Çiğli Atık Su Arıtma Tesisi'nde 604 bin 800 metreküp gün kapasitesi 820 bine ve Karabağlar'ın yüz bin metre küp gün kapasitesinin eklenmesiyle İzmir'de yaklaşık 1 milyon metreküp atık su arıtılıyor hale gelecek. Bugünkünün 650 binler civarında olduğunu düşünürseniz bu yapılan projelerin hayata bu rakam 1 milyon metreküpe yakın bir hale gelmiş olacak.
"1 MİLYON METREKARELİK ALANIN REKREASYON ALANINA DÖNÜŞ ÇALIŞMALARINI BAŞLATTIK"
Atık su arıtma tesisi projesinin iki önemli çıktısı var. Arıtma suyu ve çamur. Arıtmadan çıkan çamur çeşitli yöntemlerle işlenerek tarım ve sanayi gibi sektörlerde ham madde olarak kullanılabiliyor. Çiğli Su Arıtma Tesisi içinde kurulacak kurutma tesisi ile birlikte arıtmadan çıkan çamur işlenerek yeterli kuruluk seviyesine getirilebiliyor ve ham maddeye dönüştürülebiliyor. Enerjisi çamurdan elde edilen biyogazla sağlanacak kurutma tesisi günlük olarak çamuru işleyecek ve işlenen çamur, çimento sektöründe yakıt hammaddesi olarak değerlendirilecek. Yüksek kalori fit değeriyle casus bir yakıt ham maddesi olan arıtma çamurunun atıktan ham maddeye dönüşümü önemli bir ekonomik kazancı da beraberinde getirmiş olacak. Benim başkanlığım dönemimde önceki 15 yıl içinde İzmir, Türkiye'nin en çok ileri biyolojik arıtma tesisi olan kent hali getirilmişti. Buradan bunun hakkını teslim etmemiz lazım. Ancak aynı dönemde yapılan Çiğli Atık Su Arıtma Tesisinde kurulan çamur kurutma tesisi teknolojisi ve kapasitesi itibariyle maalesef yanlış bir seçim olmuş. Bu nedenle de yetersiz kalmış. Sonuç olarak Çiğli Atık Su Arıtma Tesisi çalışmaya başladığı günden bugüne kadar elli metreye iki yüz metrelik kırk havuzda iki buçuk milyon metreküp çamur birikmiş. Bizim tespitimiz bunun ciddi bir koku kaynağı olduğuydu. Dolayısıyla da öncelikle bu çamurun oraya dökülmesini durdurmalıydık. Günde her gün dört yüz beş yüz ton civarında çıkan çamuru Manisa'da lisanslı bir tesislere taşımaya başladık. Oradaki bu havuzların, çamur havuzlarının rehabilitasyonu için İYTE ile beraber bir proje hazırladık. Yaklaşık 1 milyon metrekarelik alanın rekreasyon alanına dönüş çalışmalarını başlattık. Net olarak söyleyebilirim. Bir koku kaynağını ortadan kaldırmış olduk.
"İZMİR KÖRFEZİ'NİN BİRİNCİ ÖNCELİĞİ"
Yaşayan Körfez stratejisi üçüncü etabı denizde yürütülen çalışmalar. Çiğli Atık Su Arıtma Tesisi'nin arıtılan suyun deşarj ettiği nokta körfezin en dar noktasıdır. Bu durum sürekli sıvılaşmayı arttırmaktadır. Tesisin deşarj ağzının değiştirilmesi ve iç körfezden orta körfezden aktarılması hem körfezdeki sirkülasyonu rahatlatacak hem de koku kaynaklarından biri olan sığlaşmayı sonlandıracak. Bu değişiklik İzmir Körfezi'nin birinci önceliğidir. Çiğli Atık Su Arıtma Tesisi'nin deşarj ağzının iç körfezden orta körfez aktarılması İzmir Körfezi'nin birinci önceliğidir. Bunun için yaptığımız çalışmalarda Gediz Nehri'nin eski yatağına taşınabileceğini gördük. Bunun için üniversite onay verdi. Olumlu rapor hazırladı. Bu raporu bakanlığa götürdük. Bakanlık teyit verdi. Onay verdi, izin verdi. Bunun kaynağını bulduk. Bunun imalatı için gereken parayı bulduk. Uygulama projelerini tamamladık. Bugün derse ki öğleden sonra başlıyoruz, çalışmaya başlanabilecek durumda. Ve derivasyon kanalı bir kere daha söylüyorum. İzmir Körfezi'nin en öncelikli meselesidir. Ve bunun için her şey hazırdır. Sadece 'hadi başlıyoruz' denmesi gerekir. Körfez'de 36 istasyonda, ayrıca Yeni Foça'da 9 istasyonda, Seferihisar Akarca'da 9 istasyonda örnekler alarak fiziksel, kimyasal, biyolojik, mikrobiyolojik parametrelerle düzenli olarak inceledik, izledik. Ayrıca su altı görüntüleme çalışmaları da kesintisiz devam etti.
"İZMİR İL SAĞLIK MÜDÜRLÜĞÜ RAPORLARI KÖRFEZ'DE 10 NOKTADA DENİZE GİRİLEBİLİR OLDUĞUNU GÖSTERDİ"
Burada gördüğünüz bu fotoğraflar hayal ürünü değil, bunlar Bodrum'da, Marmaris'te değil bunlar İzmir Körfezi'nde çekilen fotoğraflardır. Ayrıca bütün bunlarla da yetinmedik. HİM üzerinden gelen şikayetleri de diğer tüm talep ve şikayetlerden ayırarak her gün benim masama gelmesini sağladık. HİM üzerinden gelen şikayetleri de haftalık, aylık grafiklerle düzenli olarak takip ettik. Bir yandan bilimsel verileri takip ettik. Ve sonuç olarak haftalık aylık grafiklerle şikayetlerin azaldığı ve bilimsel verilerin giderek iyileştiğini gördük. Nihayet İzmir İl Sağlık Müdürlüğü Halk Sağlığı laboratuvarlarının analiz raporları 9 Ekim 2023 tarihinde Körfez'de 10 noktada denize girilebilir olduğunu gösterdi. Bu raporlar bizim raporlarımız değil. Büyükşehir belediyesinin raporları değil. Analiz raporları il sağlık müdürlüğü, halk sağlığı laboratuvarlarının 9 Ekim 2023'te 10 noktada İzmir denize girilebilir olduğunu gösteren raporlardır. Bunlardan da her biriniz için fotokopisini hazırladım.
"ATILAN ADIMLARDAN KESİNLİKLE VAZGEÇİLMEMELİ"
Peki bir yıl içinde ne oldu da Körfez kirliliği birden arttı ve toplu balık ölümleri gerçekleşti. 9 Ekim 2023'te 10 noktada denize girilebilir olduğunun tespitini yapan Sağlık Bakanlığı'nın bu raporlarından sonra ne oldu da İzmir'de böyle bir felaket yaşandı. Hiç daha önce eşine rastlanmamış bu felaketle ilgili üniversiteler çeşitli çalışmalar yapıyorlar. Bakanlıklar ilgili belediyenin birimleri herkes yapıyor. Çok çeşitli senaryolar üzerinde çalışılıyor. Örneğin 15 Ağustos'ta başlayan yangın 4 gün boyunca yağan külün körfezde bir tabaka oluşturduğu ve bunun oksijen seviyesini düşürdüğüyle ilgili görüşler var. Bunlar araştırılıyor. Tarihin en sıcak yazlarından birinin yaşanmış olmasının körfeze etkilerinin nasıl olduğu araştırılıyor gibi birçok şeyi araştırılıyor. Ama bizim bildiğimiz bir şey var; asla önce kirletmeme vazgeçilmemelidir. Yaşayan Körfezi Stratejisiyle ilgili olarak atılan adımlardan kesinlikle vazgeçilmemelidir. Çevre Şehircilik Bakanlığı'yla yapılan iş birliği görüşmelerinin hiçbir zararı yok. Ancak yağmur suyu ayrıştırma kanallarının yapımı Karabağlar Arıtma Tesisi'nin yapımı Çiğli, Narlıdere tesislerinin revizyonu, kapasite artışları, derivasyon kanalı, derelerin ıslahı, dere ağızlarının taranması, sünger kent uygulamaları ve benzeri birçok başlık tamamen sorumluğu İzmir Büyükşehir Belediyesi'ne ait olan yetki ve sorumlu İzmir Büyükşehir Belediyesi'ne ait olan konular.
"YAŞAYAN KÖRFEZ VE YÜZÜLEBİLİR KÖRFEZ MÜMKÜNDÜR"
Bakanlık Körfez'e akan derelerin kirliliğini, özellikle Gediz Nehri havza yönetim planıyla Gediz'i denetlemeye, kirlilik yaratanların cezalandırılmasına dair iradesini güçlendirmeye, bunları yapabilir. Sirkülasyonla, navigasyon kanallarını yapabilir. Körfezde dip taraması ve temizlik çalışmalarına katkı verebilir. Ama Körfezin temizliğinin büyük oranda İzmir Büyükşehir Belediyesi sorumluluğunda olduğu asla gözden kaçırılmamalıdır. Bu yasal olarak kaçınılmaz bir sorumluluktur. Çeşitli duyumlara göre Araplara satılan limana daha büyük gemilerin girişine imkan verilsin diye navigasyon kanalının bir koşul olarak öne olma ihtimali zaten bu çalışmayı hızlandırılacak gibi gözüküyor. Ama sonuç olarak yaşayan Körfez ve yüzülebilir Körfez mümkündür. Bu herife bu kadar çok yaklaşılmışken, bu hedefin altyapısı için bu kadar büyük yatırımlar ve hazırlıklar yapılmışken, bu hedeften vazgeçilmesi asla edinmeyecek bir tarihsel sorumludur. Tam bir yıl önce koku sorunu giderilmiş, 10 noktada denize girilebilir hale gelmiş körfezin altı ayda nasıl bu noktaya geldiği mutlaka sorgulanmalıdır. 24 Şubat'ta Körfez'de Yunus gördük. Hatırlayın.
"YAKLAŞIK 10 MİLYAT LİRALIK FİNANSMAN KAYNAĞI DERHAL HAYATA GEÇİRİLMELİ"
Görev sürem içinde bir Dünya Bankası'nın kredi paketi kapsamında İller Bankası ile Konak ve Karabağlar'da 40 kilometre yağmur suyu ayrıştırma hattının yapımı için 5 yıl ödemesiz, 30 yıl vadeli 110 milyon euro. İki, Fransız Kalkınma Ajansı'yla, arıtma tesislerinin kapasite artış ve revizyonları için dört yıl anapara geri ödemesiz, 12 yıl vadeli 100 milyon euro. Üç, uluslararası finans kuruluşu IFS'siyle derivasyon kanalı ve Körfez çevresi ekolojisinin korunması başlığı için 4 yıl anapara geri ödemesiz. On iki yıl vadeli 50 milyon euro. Yani toplamda 260 milyon euro yaklaşık 10 milyar liralık finansman kaynağı derhal hayata geçirilmelidir.
"İZMİR'İN EN YAŞAMSAL KONUSU İÇİN KAYBEDİLECEK BİR DAKİKA YOKTUR"
Körfez'de 'yüzeceğim' derken ne ham bir hayal kuruyordum ne de siyasi popülizm yapıyordum. Ne de böyle bir şey söylemeye biri beni zorlamıştı. Bunun belediye başkanı olarak İzmirlilere karşı sorumluluğum olduğunu idrak etmiştim. Görev sürem içinde yaklaşık 11 milyar liralık yatırımla başlattığımız çalışmaların devamının getirilmesi, yüzülebilir Körfezi mümkün kılacaktır. Çünkü her gün o hedefe adım adım yaklaştığımızı gördük. İzmir'in en yaşamsal konusu için kaybedilecek bir dakika yoktur. Bundan önce yapılmış tüm bilimsel çalışmaların ışığında bu çalışma gereğini yapacak iradeyi büyük bir ivedilikle ortaya koymak mecburiyetindedir. 15 yıllık yerel yönetici deneyiminde söylemek istiyorum. Kimse hayali düşmanlar, siyasi müttefikler, bahaneler araması. İzlenecek yol bellidir. Yaşayan Körfez Stratejisi kesintisiz ve eksiksiz uygulanmalıdır. Körfez, İzmir'in canıdır, varlık nedenidir. İzmir Büyükşehir Belediyesi için en öncelikli sorumluluktur. Bu şehrin yerel yöneticileri 'Körfez'de yüzeceğim demeli' ve bunun gereğini yapmalıdır."